Sinemaya Genç Adımlar" Projesi
Sinema eleştirmeni İhsan Kabil, "Sinemaya Genç Adımlar" projesi kapsamında "Türk Sineması'nda Yerel Arayışlar" başlıklı söyleşi gerçekleştirdi.
Sinema eleştirmeni İhsan Kabil, "Sinemaya Genç Adımlar" projesi kapsamında "Türk Sineması'nda Yerel Arayışlar" başlıklı söyleşi gerçekleştirdi.
Bilim ve Sanat Vakfı (BİSAV) Sanat Araştırmaları Merkezi bünyesinde, Türk Sineması Araştırmaları Merkezi (TSA) tarafından yürütülen Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Projeleri Destek Programı kapsamında desteklenen "Sinemaya Genç Adımlar" projesi söyleşi dizisi devam ediyor.
Bu kapsamda İhsan Kabil, BİSAV Zeyrek Salonu'nda gerçekleştirilen söyleşide, ünlü yönetmen Ahmet Uluçay'ın "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" filmi üzerine konuştu.
Kabil, "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" filminin Uluçay'ın bir ara filmi olduğunu belirterek, "Asıl niyeti, uzun metraj film olarak 'Bozkırda Deniz Kabuğu' filmini düşünüyordu. Bu daha büyük bir proje olduğu için yeteri desteği bulamadı. Bu nedenle de ara yapım olarak daha çok kısa filmlerinin, bir uzun metraj haline getirilmişi olarak görüyoruz bu filmi." dedi.
Uluçay'ın filmde, kasaba hayatında sosyolojik bir gözlem gerçekleştirdiğini söyleyen Kabil, şunları kaydetti:
"Film çok içten bir film. Bir filmde en fazla samimiyet ararız ve bu filmin her karesinde bu samimiyeti görebiliyoruz. Ahmet Uluçay'da, yıllar içerisinde biriken enerji uzun metraj filmle bir salınıma geçmiş oldu. Filmin sahnelerinden bunu anlayabiliyoruz. diye konuştu.
Kabil, Uluçay'ın modern sinema aletleriyle kurgulanan sahneleri el yordamıyla yapmayı başardığını, filmindeki karakterlerin sahici karakterler olduğunu, hayata dair gerçek cümleler kurduğunu ve senaryoda bu karakterleri belirli bir düzen içerisinde vermeyi başararak büyük bir sinemacı olduğunu gösterdiğini anlattı.
Türk sinemasında yerlilik konusunda, sinemanın ekonomik boyutları olması nedeniyle zorluklarla karşılaşıldığını vurgulayan Kabil, "Geçmişe döndüğümüzde yerli sinemadan söz edebiliyoruz. Ancak bundan daha fazlası yerli olmayan, bu topraklara ait olmayan uyarlamalardan oluşuyor. Bu konu sinemada kimlik başlığı altında toplanıyor. Biz kimiz, hangi sanat ve kültür birikimi üzerine oturmaktadır? Bu soruyu sorduğumuz da değerli örneklerle karşılaşabiliyoruz." ifadelerini kullandı.
Sinemada neyin, nerede ve ne kadar kullanılabileceği noktasında bir sınır bulunmadığına işaret eden Kabil, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sinemada yapımcılar seyircilerin taleplerini gözetir. Dönem itibariyle bizim sinemamızda Amerikan tarzında filmler yapmaya yöneldiler. Bu tutan bir tarzdı. Ancak bütün eksiklerine rağmen Yücel Çakmaklı'nın milli sinema üzerine çalışmalarını görüyoruz. Çakmaklı, sinemasında norm olarak Yeşilçam içerisinde kalıyor. Bunu aşmak istemiyor. Sinema diline bir farklılık getirmiyor. Ancak tam olarak bir halk sinemacısı olarak kayıtlara geçiyor."