Sarıkeçililer "Eğitim İçin" Konargöçerlikten Vazgeçiyor
Yüzyıllardır hayvanları ile kışın yaylalardan sahile, yazın da yaylalara göçen Sarıkeçili Yörüklerinin sayısı azalırken, bazı aileler çocuklarının eğitimi uğruna geleneklerinden vazgeçmeye başladı.
MEHMET ÇETİN - Yüzyıllardır hayvanları ile kışın yaylalardan sahile, yazın da yaylalara göçen Sarıkeçili Yörüklerinin sayısı azalırken, bazı aileler çocuklarının eğitimi uğruna geleneklerinden vazgeçmeye başladı.
Türklerin Anadolu'yu yurt tutmalarından itibaren, Akdeniz sahili ile Toros yaylaları arasında develeri, atları ve keçileriyle göç eden Sarıkeçililerin sayısı çeşitli nedenlerle her geçen yıl azalıyor.
Yörük kervanlarındaki develerin yerini, şimdilerde traktörler almaya başladı. Orman alanlarının azalması, meraların yok olması, eskiden ekilip biçilmeyen arazilerin gelişen teknoloji sayesinde bağ bahçe olmasından olumsuz etkilenen "dağların özgür çocukları" Yörükler, artık çok rahat konup göçemiyor.
Bölgede birçok aile yerleşik hayata geçerken, yaklaşık 200 aile zamana direnip geleneklerini tüm zorluklara rağmen sürdürmeye çalışıyor.
Bazı aileler, çocuklarının iyi bir eğitim alması ve daha rahat yaşam sürmesi için kışın sahillere göç etmeyi bırakıyor.
Kışı Karaman'da geçiriyorlar
Sarıkeçili Yörüklerinden Kerim Çelik de (41) ailesi için geleneklerinden vazgeçenlerden. Yaşamı Silifke ile Konya arasında konup göçerek geçen Çelik ve ailesi, birkaç senedir sahile inmeyerek kışı Karaman'a bağlı Kurucabel köyü yakınlarındaki çadırlarında geçiriyor.
Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20-25 yıl öncesine kadar 2 bine yakın Yörük ailesi olduğunu ve her ailenin en az 8-10 devesinin bulunduğunu söyledi.
Ömürlerinin dağlarda geçtiğini anlatan Çelik, "Her geçen gün yaşam şartlarımız zorlaşıyor. Birçok aile bu yaşamdan vazgeçti. Bugün belki 200 aile ancak kaldı." dedi.
"Çocuklarımız bizim gibi yaşamak istemiyor"
Gelişen teknolojinin, konargöçerlerin hayatlarında da değişikliğe neden olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Yüzlerce yıl geleneklerimize bağlı yaşadık. Ancak günümüzde her şey değişmeye başladı. Eskiden develer ile göç ederdik, şimdi develerin yerini traktörler aldı. Onun için karayollarına yakın yerlerde konaklamak zorunda kalıyoruz. Bir evin yanına başka ev konmazdı. Develerle eşyalarımızı en ücra yerlere taşıyabilirdik. Kentlerdeki insanların nasıl yaşadıklarını bilmezdik. Televizyon yoktu. Hayatımız; hayvanlarımız, çadırımız ve konup göçtüğümüz dağlarla sınırlıydı. Şimdi kentlere yerleşen akrabalarımız var. Televizyon, radyo, telefon var. Çocuklarımız bizim gibi yaşamak istemiyor. Biz de artık onları düşünmek zorundayız."
Çelik, düzenli bir okul hayatı olmadığını, çocuklarının daha iyi eğitim almasını istediğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Okulun tatile girmesine 3 ay kala göç başlıyor. Okul açıldığında ise biz daha göçü bitirmemiş oluyoruz. Okullar 9 ay açıksa, çocuklarımız 5 ay gidebiliyordu. Bu yüzden birkaç aile kışı burada geçiriyoruz. Çocuklarımız taşımalı eğitimle okula gidiyor. Tatil olunca Taşkent ve Seydişehir yaylalarına göçümüz başlayacak. Çocuklarımızın eğitimi için sahile inmekten vazgeçtik. Belki yakın gelecekte çocuklarımız için bu hayattan tamamen vazgeçeceğiz."
Çocuklar okula gidebildikleri için mutlu
Anne Zeynep Çelik de devamlı hareket halinde olmanın zorluklarından bahsederek, şunları anlattı:
"Yağmur, çamur, kar, kış. Düzenli bir hayatımız yok. Günlerimiz hep aynı, sadece mekanlar farklı. Sabah erken kalkar, çocukları okula göndeririz. Sonra hayvanları otlatır, keçi kılından çadır, çuval dokuruz. Biz bu yaşama alıştık ama çocuklarımın böyle yaşamasını istemiyorum. Onlar okusunlar, rahat etsinler."
Çelik ailesinin 4. sınıf öğrencisi kızlarından Huriye, okula gidebildiği için çok mutlu olduğunu, büyüyünce polis olmak istediğini söyledi. Hayriye ise hayalinin öğretmenlik olduğunu ifade etti.