Son dakika haberleri: Şanlı "Kop Dağı Savunması" belgeselle gelecek nesillere aktarılacak
Son dakika haberler: Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı-Rus Savaşı'nın yaşandığı, çok sayıda şehidin verildiği ve tarihte "İkinci Plevne Savunması" olarak bilinen "Kop Dağı Savunması", çekilecek belgeselle gelecek nesle aktarılacak.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı-Rus Savaşı'nın yaşandığı, çok sayıda şehidin verildiği ve tarihte "İkinci Plevne Savunması" olarak bilinen "Kop Dağı Savunması", çekilecek belgeselle gelecek nesle aktarılacak.
Bayburt ve Erzurum sınırında yer alan 2409 rakımlı Kop Dağı, Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı yıllarında Çanakkale'den sonraki en önemli direniş noktalarından biri olarak kabul ediliyor.
Ankara Bayburt Kültür ve Yardımlaşma Derneğince, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile Bayburt Belediyesinin katkılarıyla, savaşın yaşandığı ve 2016'da milli park ilan edilen "Kop Dağı Müdafaası Tarihi Milli Parkı"nda belgesel çekimlerine başlandı. Kop Dağı'ndaki savunmayı konu alan belgeselin çekimleri 1 hafta sürecek.
Yörede yaşayanların da katkı sunduğu "Zor Geçit Bayburt" belgeselinin, Bayburt'un düşman işgalinden kurtuluş günü 21 Şubat'ta izleyiciyle buluşturulması hedefleniyor.
"Kop Savunması kazanılmış ikinci Plevne'dir"
Bayburt Belediye Başkanı Hükmü Pekmezci, AA muhabirine, 15 Şubat 1916'da Erzurum'u işgal eden Rusların en büyük hedefinin Kop Dağı'nı geçerek kısa sürede sıcak denizlere ulaşmak olduğunu söyledi.
Erzurum-Trabzon güzergahındaki Kop Dağı'nda bir kahramanlık destanı yazıldığını vurgulayan Pekmezci, "Ruslar, 6 Mart 1916'da buraya geldiklerinde karşılarında çok güçlü Türk ordusu ve Bayburt halkını buldu. Burada yaklaşık 5,5 ay gibi uzun süren bir mücadelenin örneğini gördüler." dedi.
Pekmezci, oluk oluk kan aksa da dağın teslim edilmediğinin altını çizerek, "Mareşal Fevzi Çakmak Paşa'nın ifadesiyle Kop Savunması kazanılmış ikinci Plevne'dir. Onun için Kop Dağı, Türk tarihinde önemli bir yer işgal etmektedir. Eğer Ruslar kısa zamanda burayı geçseydi haziran başında İstanbul'da olacaklar ve Türkiye'nin kaderini de etkileyeceklerdi." diye konuştu.
Türk tarihinin önemli bir dönüm noktasının belgeselle geleceğe taşınmasından mutluluk duyduğunu dile getiren Pekmezci, şunları kaydetti:
"Geçmişi unutmadan gelecek kuşaklara aktarmak zorundayız. Buralarda nice canlar toprağa düştü, nice vatan evlatlarını kaybettik. Gelecek kuşaklar bunun bilincinde olmalı, bu toprakların kadrini, kıymetini iyi bilmeliler. Arkadaşların bu kapsamdaki çalışmalarını mutlulukla takip ediyoruz. Bu çalışmalar gelecek kuşaklar için de örnek teşkil edecektir. Bu dağlarda, bu topraklarda nice vatan evlatları, değil Anadolu'nun, Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok bölgesinden gelmiş ve burada şehit olmuşlar. Onları bir kez daha minnetle yad edeceğiz. Ruhlarına Fatiha'lar okuyacağız. Şehitlerimizi gelecek kuşakların yad etmesi için elimizden geleni yapmak zorundayız."
"Dünya tarihini çok derinden etkileyen bir savunmadır"
Senarist Güner Erdugan da şanlı Kop Dağı Savunması'nı canlandırmak, doğru ve etkili biçimde kamuoyuna anlatmak amacıyla yaklaşık 50 kişilik ekiple çekimleri sürdürdüklerini aktardı.
Kop'ta verilen direnişin dünya tarihini etkileyen bir savunma olduğuna işaret eden Erdugan, şöyle konuştu:
"Ruslar eğer burayı kısa sürede geçip General Yudeniç'in dediği gibi İstanbul'a rahatlıkla ulaşsaydı bugün ne Sovyet devriminden bahsedebilirdik ne de buralarda yaşıyor olurduk. Bu yönüyle dünya tarihini çok derinden etkileyen bir savunmadır. Kimseye kin gütmeden, intikam duygusu beslemeden, herkesi kardeşçe kucaklayacak bu medeniyet, bu topraklar, gerçekten üzerinde yaşayan insanların yurdu ve bundan sonra da ilelebet böyle devam edecek. İnşallah biz de bunu yeni nesle aktaracağız."
Erdugan, yüksek rakım ve kar dolayısıyla zorlu şartlarda çekimleri tamamlamamak için gayret ettiklerini anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Genç arkadaşlarımız sağ olsunlar bize figürasyon desteği sağladılar. Teknik ekibimiz de büyük fedakarlıkla ve profesyonellikle işlerini devam ettiriyor. Şu anda gerçekten o günleri yaşıyoruz. Sanki 100 yıl öncesine gitmiş, atalarımızın yanında omuz omuza savaşıyormuşuz gibi hissediyoruz. Çok farklı ve büyülü bir mekan. Her Türk vatandaşı buraya gelsin, görsün, bu kokuyu içerisine çeksin, atmosferi hissetsin. Yüz yıl önce ecdadımızın yazdığı Kop destanını buraya gelerek görsünler isterim. Çanakkale çok önemli bir savunma hattıydı ama Kop Dağı da bir o kadar önemli savunma hattıydı. Bütün gençlerimizden özellikle istirham ediyorum, Bayburt'a gelsinler, Kop Dağı'nda gezsinler. Burada bir asır önce yazılan destana kendileri şahitlik etsinler."