Resmen Sultan Abdülaziz
Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde yarın açılacak ‘Sarayda Meçhul Bir Ressam: Sultan Abdülaziz’ sergisinin çok ilginç bir öyküsü var. Polonya’dan İstanbul’a uzanan bu öyküde parçalar birleşince ‘kayıp halka’yı tamamlayan bir eşleşme ortaya çıktı.
Uluslararası Kültür Sanat Derneği (UKSD) Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde ‘Sarayda Meçhul Bir Ressam: Sultan Abdülaziz’ adıyla önemli bir sergiye imza atıyor. Yaşadığı dönem ve şahsi trajedisi itibarıyla en tartışmalı Osmanlı padişahlarından birinin Türkiye’de hiç bilinmeyen bir özelliği olan resim çalışmalarını gündeme getiren sergi, Türk sanat tarihinin gölgede kalmış bir dönemini aydınlatıyor.
Serginin küratörü Mehmet Lütfi Şen, serginin özelliği hakkında ‘Osmanlıda saray, sanatı desteklemenin ötesinde, sanatı icra eden padişahlar tarafından yönetilmiştir. Hemen hemen tüm Osmanlı padişahları sanatla uğraşmış, hatta ilgilendikleri sanat alanının şaheserler yaratmışlardır. Eskizlerden yağlıboyalara Ressam Sultan Abdülaziz projesi, bu tespiti batılı anlamdaki resim sanatı açışından tamamlayan önemli bir halkayı oluşturuyor” şeklinde konuşuyor.
Koleksiyoner bir Sultan
Ressam Sultan Abdülaziz’in sarayda resim atölyesi açıp ressam istihdam ettiğini hatırlatan Lütfi Şen, “Bugün İstanbul’da bazı kamu binalarının önlerinde ve meydanlarda gördüğümüz aslan, kaplan, boğa gibi hayvan heykelleri de Sultan Abdülaziz’in Pierre Louis ve arkadaşlarına sipariş vererek oluşturduğu ilk heykel koleksiyonunun eserleridir. Yine Abdülaziz’in saltanatı döneminde İstanbul’da ilk resim atölyesi açılmış ve öğrenci yetiştirmeye başlamıştır. Elbette ilk resim sergisi de bu dönemde yapılmıştır. Padişah bu gün birçoğu Milli Saraylar Tablo Koleksiyonu’nda bulunan ağırlıklı Fransız, Rus ve Polonyalı ressamların imzasını taşıyın önemli bir resim koleksiyonu da oluşturmuştur” diyerek Sultan Abdülaziz’in Türk resmi ve heykeline desteğinin altını çiziyor. Şen, sergiyle ilgili heyecanını “Padişah’ın elinden çıkmış eserlerle açılacak ilk resim sergisinin küratörü olarak, Sultan’ın yalın ve güçlü çizgilerine sadık kalma çabası içinde oldum. Eskizlerin çizgilerinden tablolardaki fırçalara bir cihan padişahının kılavuzluğunda, varisi olduğumuz büyük medeniyetin sanatla beslenmiş yüreğine sade bir yolculuğa çıkalım istedim. Projeyi hayata geçirmek için büyük katkı sağlayan kurumlar ve kişiler olarak, sanat alanındaki birçok ilki hayata geçiren Sultan Abdülaziz’i vefatından 137 yıl sonra kendi resim sergisiyle anmanın büyük heyecanı içindeyiz” cümleleriyle özetliyor.
Chlebowski Sultan Abdülaziz’le mi çalıştı?
“Sarayda meçhul bir ressam” sergisinin en önemli özelliği, Sultan Abdülaziz’in Polonya’daki Krakow Müzesi’nde bulunan ve yayın hakkı alınan 67 adet eskiz çalışmasını da günışığına çıkarıyor olması. Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği (UKSD) Başkanı Tuğrul Tuna, Chlebowski’ye ait olduğu düşünülen tabloların Sultan Abdülaziz’e ait eskizlere olan benzerliği hakkında şu değerlendirmede bulunuyor: “Uluslararası Kültür Sanat Derneği (UKSD) tarafından Krakov Ulusal Müzesi’nden temin edilen bu eserler, sanat tarihi uzmanı Ömer Faruk Şerifoğlu’na inceletildi. Bu eskizlerin halen biri Askeri Müze’de, diğerleri Dolmabahçe Sarayı koleksiyonunda yer alan imzasız bazı tablolarla örtüştüğü tespit edildi. Sonuç olarak, şimdiye kadar Chlebowski’ye ait olduğu düşünülen bu tabloların ya Sultan Abdülaziz’e ait veya Sultan’ın da katkılarıyla bir ortak çalışma şeklinde gerçekleştirilmiş eserler olabileceği ihtimali ortaya çıktı.”
ESKİZLERLE TIPATIP
Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği (UKSD) 6 ay önce, Polonya Krakov Ulusal Müzesi’ndenSultan Abdülaziz’e ait olan 67 eskiz satın aldı. Sözkonusu eskizler, TBMM Milli Saraylar Koleksiyonu’nda yer alan bazı imzasız tablolara olağanüstü benzerliğiyle dikkat çekince, eserleri inceleyen sanat eksperleri, imzasız bu tabloların 32. Padişah Abdülaziz’e ait olduğunu öne sürdü.