"Organik Tarım Havzası" Hemşin'de su değirmenleri yeniden dönmeye başladı
Rize'de 2006 yılında "Organik Tarım Havzası" ilan edilen Hemşin ilçesinde organik tarımın daha da geliştirilmesi için tarihi su değirmenleri onarılarak hizmete açılmaya başlandı.
Rize'de 2006 yılında "Organik Tarım Havzası" ilan edilen Hemşin ilçesinde organik tarımın daha da geliştirilmesi için tarihi su değirmenleri onarılarak hizmete açılmaya başlandı.
Hemşin Belediyesi ile Tohum Platformu iş birliğindeki çalışmalar kapsamında ilk etapta ilçe merkezine tarihi değirmen yerleştirildi. Ardından da ilçede tespit edilen üç tarihi su değirmeni restore edildi, su yolu onarılarak yöre halkının hizmetine açıldı.
Bölgede bulunan 20 civarındaki değirmenin restore edilerek kullanıma açılması hedefleniyor.
Tohum Platformu Kurucusu Mine Ataman, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrasında önemi çok daha artan organik tarım ve iklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla yöre kadınları ile su değirmeninde mısır öğüttü.
Kadınlar, elde edilen mısır ununa bahçelerinden topladıkları çeşitli bitkileri de ekleyerek ekmek pişirdi.
"Organik tarım bize çok şey kattı"
Hemşin Belediye Başkanı Halim Kazım Bekar, AA muhabirine, 2006 yılında "Organik Tarım Havzası" ilan edilen Hemşin'de organik çay ve bal alanında önemli yol katettiklerini, bütün sebze ve meyve çeşitlerinde de organik üretim yaptıklarını söyledi.
Salgın döneminde gurbete gidenlerin bir kısmının geri dönmeye başladığını belirten Bekar, "Bölgede toprağın değeri daha da artmaya başladı. Herkes kendi toprağını işlemeye, ekmeye başladı. Bu vesile ile değirmenlerin de önemi yeniden gün yüzüne çıktı." dedi.
Bekar, değirmenleri faaliyete geçirmek için bir yıldır çalışma yürüttüklerini vurgulayarak, "Örnek olsun diye ilçe meydanında eski değirmen kurduk. Yıllar önce kullanılan bir fırını da restore ederek kurduk. Mısırların saklandığı "naliya" diye adlandırdığımız Hemşin'in önemli mimari yapılarını yeniden bütünleştiriyoruz." diye konuştu.
Hedeflerinin, bölgedeki ahşap ve taştan değirmenleri proje kapsamında restore edip toplumun hizmetine sunmak olduğuna dikkati çeken Bekar, yaptıkları çalışmanın sonucunun güzel olmasını diledi.
Bekar, organik tarıma geçilmesinin ardından bölgedeki bütün ürünlerden daha güzel tat almaya başladıklarının altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Organik tarım bize çok şey kattı. Eko turizmi organik tarım ile birleştirerek burada insanlara geçim kaynağı oluşturmak istiyoruz. Toprağına dönemeyen diğer insanların da bir, iki yıl içinde dönüp toprağını işleyerek kendi ve şehrin ekonomisine katkı vermesini istiyoruz. Bu çalışmaların birkaç yıl içerisinde tam anlamıyla sonuç vereceğine inanıyoruz."
"Bu coğrafyada çok şanslıyız"
Tohum Platformu Kurucusu Mine Ataman ise dünyada olduğu gibi Türkiye'de de iklim değişikliğinin olumsuzluklarının yaşandığını, tarım ürünlerinde yüzde 30'a varan rekolte kaybı oluştuğunu söyledi.
Hemşinlilerin fırıncılık ve pastacılık ile tanındığına işaret eden Ataman, bölgenin yerel tohumlarının, yemeklerinin ve su değirmenlerinin yöre insanının yaşamındaki önemini dikkate alarak Hemşin Belediyesi ile ortak çalışma yaptıklarını belirtti.
Mısır ekmeğinin, özellikle Doğu Karadeniz insanı için önemli bir ekmek türü olduğunu dile getiren Ataman, şöyle devam etti:
"Geçmişte büyüklerimiz mevsimine göre mısır ekmeğini sebzeler takviye ederek daha sağlıklı bir besin haline getiriyor, zenginleştiriyordu. Biz de bu ekmeği yeniden canlandırarak iklim değişikliğine karşı farkındalık oluşturmaya çalıştık. Bu coğrafyada çok şanslıyız. Doğa bize adeta, 'beni yemekleriniz içerisine koyarsanız size şifa olur, bütçenize de katkı sağlarım' diyor. Mısır ekmeği gibi ekmekler, israfın da önlenmesinde önemli rol oynuyor."
Ataman, geçmişten bugüne her türlü kültürün yaşatılmasının önemli olduğunun altını çizerek, "Bulutların ülkesi Hemşin'de yerel ürünlerimize, yemeklerimize sahip çıkıyoruz. Değirmenlerimiz, suyumuz, doğanın bize sunduğu her şeyle yeni bir mutfak akımını başlatmış oluyoruz. Kültürü mayalayan kadınlar, sofrayı da onlar kuruyor." dedi.
Tüm kadınlara yaşadıkları yer neresi olursa olsun mutlaka balkonlarında bir şeyler yetiştirmelerini öneren Ataman, "Ailelerin çocuklarına, doğanın insanın tamamlayıcısı olduğunu göstermeleri gerekiyor." diye konuştu.
Ataman, doğayı sofraya taşımanın israfı önleyeceğini, ayrıca iklim değişikliğinin etkilerini çocuklara anlatma noktasında da etkili olacağını vurgulayarak, "Her şeyi manavdan almak zorunda değiliz. Köye gidince insan üretime katılıyor. Üretime katılınca daha da sürdürülebilir ve yaşanabilir bir dünyayı çocuklarımıza bırakmış oluyoruz." ifadesini kullandı.
Salgın döneminde sosyal medyada en çok aranan kelimelerin başında "ekmek" ve "tohum" geldiğine dikkati çeken Ataman, tohumun doğru kullanılmasının önemli olduğunu sözlerine ekledi.