O Heykel Yaptı Biz Çiğ Köfte!
Sabancı Müzesi’nde sergisi açılan uluslararası saygınlıktaki sanatçı Anish Kapoor aynı günün akşamında kendini dansözlü çiğköfteli bir eğlencede buldu. Sanat eleştirmenlerine göre Sabancı bu reklama izin vermemeliydi. Buyurun partiye!
Malum; aylardır ön haberleri yapıldı: Dünyaca ünlü modern sanatçı Anish Kapoor Türkiye’de ilk kapsamlı sergisini Sakıp Sabancı Müzesi’nde açacaktı. O vakitler geldi çattı ve önceki gün Kapoor’un İstanbul sergisi açıldı. Hint asıllı İngiliz sanatçı dün sabah da bir basın toplantısı düzenleyerek sanat görüşüne dair önemli açıklamalarda bulundu. Lakin bu açıklamalar, Kapoor’un boğazda çiğ köfteli, dansözlü parti haberlerinin önüne geçemedi. Kapoor haberlerinin keyfini şimdilik magazin basını çıkardı. Dünkü magazin sayfaları iri puntolarla ‘Kapoor bizden biri’ diyordu. Peki nasıl? Ünlü sanatçı dansöz karşısında gerdan kırıp, çiğ köfteleri hüpletmiş. Demek biz buymusuz ki Kapoor da ‘bizden biri’ oluvermiş.
‘Oryantalizm’ meğer içimizdeymiş!
Dahası var… Kapoor ‘Heykel gibi durmadı, dansözlerle döktürdü.’ Bu da bir başka magazin haberinin başlığı… Kim daha oryantalist, bazen şaşırmamak elde değil! Eserleri tüm dünya sanat çevrelerinin ilgisini çeken pahalı sanatçılardan biri olan Kapoor’u, yemeyip içmeyip boğazda orjantalist eğlencelere meze yapmak da neyin nesi? Hani ‘Anish Kapoor resim ve heykel müzesini gezdi’ gibi haberler görsek gam yemeyeceğiz ama ‘Şovları ayakta alkışlayan, porsiyon porsiyon çiğköfte yiyen heykeltıraş’ türünden haberler, sanki, ciddi paralar harcanarak, emekler sarfedilerek Türkiye’ye getirilen Kapoor, İstanbul’a ‘dağıtmaya’ gelmiş dedirtiyor. Oysa Kapoor sabahki basın toplantısında sanat anlayışına dair akıllı uslu sözler sarfetmişti. Hepsi çiğ köfte ve dansöz haberlerinin arasında eriyip gitti.
Sorun elbette eğlence meselesi değil
Mesele elbette bir sanatçının eğlenmesi meselesi değil, olabilir. Lakin, henüz iki müze bir galeri bile gezdirmeden Kapoor’u gece kulüplerinde dansözlü çiğ köfteli partilerde eğlendirmek de neyin nesi! Hele bi Anish Kapoor’u, ne bileyim, güzel sanatlar fakültesinden üç beş öğrenciyle buluştur, bir iki workshop yaptır... Gelmişken bişeyler alalım. Yok, illa, klasik müzikle başlayıp göbek havasıyla sonlanan düğünler gibi olacak... ‘Kapoor nasıl olsa yüksek sanatsal yaklaşımlarını, işin felsefesini Londra’da dile getirir, tartışır. Bize yakışan adamı eğlendirmek, yiyip içirip misafirperverliğimizi göstermek. Biraz stres atsın havasını bulsun, cebine parasını da koyalım, dostlar ne güne lazım.’ Bunu hep yapıyoruz. O yüzden içimizdeki ‘orjantalist’ kımıl kımıl, vıcık vıcık...
Sabancı Müzesi’nden oryantal partiye
Sabancı Müzesi’nin prestijli sergilerinden biri olan “Anish Kapoor İstanbul’da” sergisi, sanatçının da konuk olduğu bir gece ile başladı. Geceye cemiyet hayatının ünlü simaları katıldı. Ancak bu tanıtım gecesinin ardından gidilen gece kulübünde Anish Kapoor bol bol çiğ köfte yiyip dansözlerle karşılıklı göbek atınca magazinde günün konusu oldu. Eleştiriler ise ‘sanatçıya daha anlamlı bir tanıtım yapılabilirdi’ şeklinde.
Beral Madra: Sergiyi ‘RUHSUZ’ buldum
Türkiye’de pek çok önemli sergiye imza atan küratör ve sanat eleştirmeni Beral Marda, Anish Kapoor haberlerini ve sergiyle birlikte medyanın sanatçıya bakış açısını değerlendirdi: ‘’Bu magazin haberlerine bakınca, basın ve medyanın "sanatçı"dan ne anladığı kanıtlanmış oluyor. Sabancı Müzesi'nin bu tür "reklam"a izin vermemesi daha yakışık alırdı. 50 yıldır felsefi iş ürettiğini iddia eden bir sanatçının tanıtımı daha anlamlı olmalı. Örneğin Tate Modern böyle mi tanıtım yapıyor? Sergiye gelince; küratör ve sanatçı belirlemiş olabilir ama heykellerin yerleşmesinde ve sunumu, ışıklandırma bu yapıtların anlamlarıyla hiç örtüşmüyordu. Sanatçının iddiası olan "tinsellik" algılanamıyordu. Sergiyi "ruhsuz" buldum.
Kapoor: ÖNCE KEŞİF
KENDİ kuşağının en önemli heykeltıraşlarından olan ve ikonik eserleriyle uluslararası alanda tanınan Hint asıllı İngiliz sanatçı Anish Kapoor, önceki gün düzenlediği basın toplantısında, eser üretme sürecinin ilk aşamasının keşif olduğunu dile getirdi. Kapoor sanata yaklaşımını şu cümlelerle aktardı: "Bir esere başlarken bir bilmeme alanı yaratıyorum. Bilmek de istemiyorum. Yaptığım şey hakkında ne kadar az şey bilirsen, tesadüfen bir şeye rastlama olasılığım daha çok olur. Zaten keşifin içinde bir bilme eğilimi var. Halbuki daha önce var olanı olabileceğini bilmediğim bir şeye tesadüfen rastlamak beni ilgilendiren şey. Eğer bu bildiğim şey benim dikkatimi çekecek kadar ilgi çekici bir şeyse, bir şekilde sizin de dikkatinizi çeker diye düşünüyorum. İşte bence asıl ilginç olan süreç budur."