Necip Fazıl Kısakürek Düzenlenen Panelle Anıldı
Şair, düşünür ve yazar Necip Fazıl Kısakürek, Beykoz Belediyesi tarafından düzenlenen, "Bir Adam Yaratmak 80 Yaşında" isimli panelde konuşuldu.
Şair, düşünür ve yazar Necip Fazıl Kısakürek, Beykoz Belediyesi tarafından düzenlenen, "Bir Adam Yaratmak 80 Yaşında" isimli panelde konuşuldu.
Beykoz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezinde gerçekleştirilen panelde konuşan Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan, Kısakürek'in, şiirleriyle, oyunlarıyla, fikirleriyle ve yazılarıyla bir kuşağa ışık tuttuğunu söyledi.
Necip Fazıl'ın, kitleleri peşinden sürükleyen ve adı hiç unutulmayacak biri olduğunu aktaran Gürdoğan şöyle konuştu:
"Sezai Karakoç'un deyimle, bizim medeniyetimiz 3 büyük şair üzerine kurulur. Yahya Kemal, dünün görkemini bugüne taşıyan şairimizdir. Mehmet Akif, bugünü kurtarmaya çalışan, savaş şairidir. Necip Fazıl ise geleceğimizi, yarınımızı anlatan şairimizdir. O yüzden bizim kuşak için çok önemli olmuştur. 68 kuşağının öncü ismidir. Büyük çatışmaların yaşandığı o dönemde, 'Durun gençler! Bu cadde çıkmaz sokak' diyerek gençlerin önünde durdu. 'Bizim geleceğimiz sağda ya da solda değil, Anadolu'dadır' dedi."
"Çile" isimli şiirinin, Kısakürek'in hayatının özeti olduğunu savunan Gürdoğan, "'Biz şiiri ve edebiyatı iman için biliriz' derdi. İnsanımızın üzerine düşen karamsarlık bulutlarını, şiirleriyle, oyunlarıyla dağıtmıştır. Tasavvufla tanıştıktan sonra büyük değişim yaşamıştır. Tasavvuftaki 'bir lokma bir hırka' anlayışı, insanları atalete sürüklediği gerekçesiyle eleştirilir. Biz, bir lokma bir hırka tüketmesini, bin lokma bin hırka üretmesini bilirsek, kendimizi de dünyayı da dönüştürürüz. O zaman ekonominin, teknolojinin, sermayenin hatta dünyanın burnuna halka takarız. İşte, Necip Fazıl eserlerinde bunu yansıtmaya çalışıyordu." ifadelerini kullandı.
"Necip Fazıl, Anadolu'yu mayalamıştır"
Araştırmacı yazar Üzeyir İlbak ise Fransa'nın, Necip Fazıl Kısakürek'in hayatında çok özel bir yeri olduğunu ve Paris'te geçirdiği zamanların düşünce yapısını ve edebiyatını çok etkilediğini dile getirdi.
Özellikle gençlik döneminin çelişkiler içerisinde olduğunu kaydeden İlbak, "Necip Fazıl, sancılı bir hayat yaşamıştır. Yazılarından, endişelerini ve hayata bakışını çok net görebiliyoruz. Kısakürek, Allah, kader ve ölüm kavramlarını 'Bir Adam Yaratmak' eserinde toplamıştır. Bu kavramları bir kitaba yığmaya çalıştığınızda, itikadi, felsefi, ontolojik ve kelam açısından bir tartışmaya girersiniz. 'Bir Adam Yaratmak'ta bu üç mesele özetlenmiştir. Sürekli bir sorgulama hali vardır." dedi.
Anadolu Ajansı Kültür Sanat Haberleri Editörü Bünyamin Yılmaz da Necip Fazıl Kısakürek'in, Muhsin Ertuğrul'la yollarının çok defa kesiştiğini anlatarak, "Bir Adam Yaratmak" oyununda, hasta olmasına rağmen başrolü Muhsin Ertuğrul'un oynadığını ifade etti.
Yılmaz, Sonraki dönemlerde Kısakürek'in oyunları repertuarlarda yer aldıysa da oynatılmadığına veya özünden koparılarak sahneye konulduğuna vurgu yaptı.
Şair Seyfettin Ünlü de Necip Fazıl'ı anlamanın en iyi yolunun onun eserlerini okuyup, çözümlemesi yapmak olduğunu bildirdi.
Ünlü, Necip Fazıl'ın entelektüel birikiminin eserlerine yansıdığına dikkati çekerek, "Necip Fazıl, Anadolu'yu mayalamıştır. Anadolu'ya kendi değerlerimizin irfanını, çizgisini en sahih bir biçimde yansıtmaya çalışmıştır. Yayınladığı tarih değerlendirmelerinden dolayı sürekli takibata uğramış, davalar açılmış ve zorluklar çekmiştir. Kendi ruh gel gitlerinin durulmasına sebep olacak bir karşılaşmayla 1934'te Abdulhakim Arvasi'yle tanışır. Ondan sonra Üstad'ın içindeki coşku açığa çıkıyor. Açığa çıkmada iman, tefekkür ve aksiyon faktörleri vardı." diye konuştu.
Kısakürek'in her alanda yazılar yazdığının altını çizen Ünlü şunları söyledi:
"Fransız edebiyatında Balzac, İngiliz edebiyatında Shakespeare'i çıkardığımızda bir şey kalmaz. Bizim 100 yıllık sürecimizi anlamada ve geleceğe dönük bir sistem geliştirebilmemizde de Necip Fazıl yok sayılırsa Türk edebiyatı çoraklaşır. Bizim dönemimizde, bir orta okul öğrencisi, Necip Fazıl'ın eserlerini okuduğu zaman oldukça yerinde, verimli ve kendi düşünce dünyasını kurmasına yardım edecek ölçüde bir fikir sahibi olabiliyordu. Dolayısıyla, o yıllardan bu yıllara bir çizgi çektiğimizde Üstad'a çok şey borçlu olduğumuzu görüyorum."