Muzaffer Akgün Son Yolculuğuna Uğurlandı
"Türkülerin Anası" olarak anılan Muzaffer Akgün için cenaze töreni düzenlendi.
"Türkülerin Anası" olarak anılan Muzaffer Akgün için cenaze töreni düzenlendi.
Harbiye'deki TRT İstanbul Müdürlüğü'nde düzenlenen törene katılan TRT İstanbul Müdürü Abdülhamit Avşar, ölüm ve hayat kavramları üzerine çok şey söylenebileceğini belirterek, "Hayatta öyle insanlar, öyle büyük sanatçılar vardır ki, bir yer doldururlar. Yer işgal ederler. Kalenin burçları gibidir. Biz onları ekranlarda görmesek, radyoda seslerini işitmesek ve gazetelerde isimlerine rastlamasak da bu böyledir. Onların doldurdukları yerin büyüklüğünü ancak aramızdan ayrıldıkları zaman idrak edebiliriz" dedi.
Akgün'ün Türk Halk Müziği'nin ve türkülerin büyük bir dehası, ustası ve hizmetkarı olduğunu aktaran Avşar, "Muzaffer Akgün, okuduğu türkülerin kahramanıydı. Boş Beşik'ten bahsedildi. Orada kızı kaçırılmış bir annenin dramını yaşıyordu. Onun kahramanı orada oydu" ifadelerini kullandı.
Abdülhamit Avşar, ünlü sanatçıyla tanıştığı zamanki hislerine de değinerek şunları söyledi:
"Muzaffer hanım konuşurken, kelimelerin ruhu olduğunu anlıyorsunuz. Kelimeler, sıradan harflerin oluşturduğu birşey değil. Bir ruhu var ve bunu türkülerinde hissediyorsunuz. O hakikaten, yeri doldurulamaz, inşa edici bir insandı."
Sanatçının vasiyeti üzerine tören öncesi, "Yine Gam Yükünün Kervanı Geldi" ve "Geceler Yarim Olmuş" isimli eserleri kendi sesinden dinletildi. Ardından törene katılan Sezen Cumhur Önal ilk duayı yapmak isteyerek cenazenin başında bir süre dua etti.
Törene, TRT sanatçıları ile Akgün'ün sevenleri ve ailesi katıldı.
Sanatçının cenazesi daha sonra Teşvikiye Camisi'ne getirildi. Öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından, sanatçı Merkezefendi Mezarlığı'ndaki aile kabristanına defnedildi.
- Muzaffer Akgün
İstanbul'da 1930 yılında doğan Akgün, Ankara'daki İsmet Paşa Kız Enstitüsünü bitirdi. Akgün, sanat hayatına 1946 yılında Ankara Radyosunda başladı. Sonra İstanbul Radyosu kadrosuna geçen Akgün, dönemin en önemli halk müziği yorumcularından biri olarak tanındı. Büyük gazinolarda assolist olarak çalışan Akgün, "Boş Beşik", "Soytarı", "Gurbet Türküsü" filmlerinde rol aldı.
Akgün, Türkiye'nin ilk Altın Plak ödülüne sahip sanatçısıydı.