Muhteşem Yaratıklar Yakında Vizyonda
Richard LaGravenese doğaüstü bir aşk hikayesi olan Muhteşem Yaratıklar'ı yönetiyor.
Beautiful Creatures
Muhteşem Yaratıklar
Yapım Notları
Oscar® adayı Richard LaGravenese ("The Fisher King,""P.S. I Love You") Kami Garcia ve Margaret Stohl'un çok satan serisinin ilk kitabından yaptığı bu uyarlamayı ; doğaüstü bir aşk hikayesi olan MUHTEŞEM YARATIKLAR'ı yönetiyor.
17 yaşındaki Ethan Wate ( Alden Ehrenreich ), aylardır aynı rüyayı görmektedir. Gizemli bir genç kız, kendisini bir İç Savaş alanında beklemektedir. Ethan karşı konulamaz biçimde onunla olmak istemektedir fakat bilinmeyen bir tehlike vardır - ve her seferinde bir yıldırım çarpar ve Ethan kıza ulaşamadan onu öldürür.
Bu rüyalar dünyasındaki tehlike bile Ethan'ın gerçek hayattaGatlin, Güney Carolina'da uyadığı hayatına tercih edilirdir. Burası küçük ve 21.yüzyıla ayak uyduramamış, tutucu bir kasabadır; burada hiçbir şey asla değişmez ve hiçbir şey olmaz. Annesinin ani ölümünün ardından tamamıyla içine kapanın babasıyla eve tıkılan Ethan, ancak kitaplarda okuyabildiği hayatlara hasret duyar.
Fakat Ethan'ın sıradan hayatı, gotik Ravenwood Manor'un münzevi sahibi Macon Ravenwood (Jeremy Irons)'ın yeğeni olan Lena Duchannes (Alice Englert) adlı güzel ve gizemli kızın gelmesiyle sarsılır. Ethan aniden Lena'ya tutulur; her ne kadar bela bu kızın peşini bırakmıyor gibi görünse de ve onun kontrolünün ötesinde güçlere sahip olan bir Caster olduğu aşikar olsa da. Kasaba muhafazakar Bayan Lincoln ( Emma Thompson ) tarafından yönetilmektedir ve kızın sürgüne gönderilmesini ister. Even Gatlin'in her şeyi bilen kütüphanecisi Amma ( Viola Davis ), tarihin tekerrür etmesinden korkar - 16.yaşına yaklaşan Lena'nın aile sırrının ve lanetin yeniden belirmesinden. Bir Caster'ın Aydınlık ya da Karanlık'ın güçlerince seçildiği bir zamandır.
Fakat Lena'nın kaderi onu ve Ethan'ı karmakarışık büyülerin ağına ve kaçışı olmayan bir tehlikeye çoktan lanetle mühürlenmiş olabilir.
Filmde Alden Ehrenreich ("Tetro"), Alice Englert ("Ginger & Rosa"), Oscar ödüllü Jeremy Irons ("Reversal of Fortune"), Oscar® adayı Viola Davis ("The Help," "Doubt"), Emmy Rossum (TV dizisi "Shameless"), Thomas Mann ("Project X") ve Oscar® sahibi Emma Thompson ("Howard's End," "Sense and Sensibility") oynuyor. Diğer oyuncular Eileen Atkins, Margo Martindale, Zoey Deutch, Tiffany Boone, Rachel Brosnahan, Kyle Gallner, Pruitt Taylor Vince ve Sam Gilroy.
Filmin yapımcıları Erwin Stoff ("Water for Elephants"), Oscar® adayı Andrew A. Kosove ve Broderick Johnson ("The Blind Side"), Molly Mickler Smith ("Something Borrowed") ve Oscar® adayı David Valdes ("The Green Mile").
Yolanda T. Cochran yürütücü yapımcı, Steven P. Wegner ortak yapımcı.
Kamera arkasındaki ekipte Oscar® -sahibi görüntü yönetmeni Philippe Rousselot
("A River Runs Through It"), yapım amiri Richard Sherman ("Gods and Monsters"), kurgucu David Moritz ("Jerry Maguire") ve Oscar®-adayı kostüm tasarımcısı Jeffrey Kurland ("Bullets Over Broadway") yer alıyor. Müzikler thenewno2'ya ait.
Yakında gösterime girecek filmi Alcon Entertainment sunar. Bir 3 Arts
Entertainment/Belle Pictures Yapımı "Beautiful Creatures." Filmin dünya dağıtımı bir Warner Bros. Entertainment şirketi olan Warner Bros. Pictures'a ait. Türkiye'de ithal eden Fida Film ve dağıtımcısı Tiglon.
YAPIM HAKKINDA
Gatlin, Güney Carolina, asla hiçbir şeyin olmadığı, sessiz bir Güney kasabası gibi görünebilir. Fakat buzdağının görünen yüzünün ardında garip ve mucizevi güçler vardır, kökleri geçmişe dayanan ve kasaba insanlarının aklına bile gelemeyecek şekilde yeniden ortaya çıkmak üzere olan şeyler.
Kami Garcia ve Margaret Stohl'un New York Times en çok satanlar listesinde en üst sıralara çıkan ve serinin ilk kitabı olan MUHTEŞEM YARATIKLAR tüm dünyada çok popüler hale geldi. Hikayenin ana eksenindeki karakter Ethan, küçük kasabadaki sıradan hayattından 'yırtmaya' çalışan bir lise öğrencisidir ve bir Caster olan Lena da doğaüstü güçlere sahiptir. Lena 16 yaşına girerken ve The Claiming ile yüzleşirken, ailesine dair bu lanetten kurtulmaya çalışıyordur...ve Aydınlık ya da Karanlık'ın güçleri tarafından seçilmekten de.
Hikayenin tüm dünyada çok sevilmesinin ardında yatan sadece aşkın, talihsiz aşıkların hayatında her şeyi yenip yenemeyeceği sorusu değil, aynı zamanda bu aşıkların birey olarak kaderleri üzerlerinde bir seçim hakkı olup olmadığının da irdelenmesi.
Oscar adayı ® yazar Richard LaGravenese'ı da bu hikayeyi yalnızca adapte etmekle kalmayıp, filmi de yönetmeye iten bu oldu. "Mitolojileri severim ve küçük bir kasabanın altında yatan mistik dünya da çok zengindi. Fajat beni etkileyen daha çok kitaptaki o büyük fikirdi, Kami ve Margaret'i anlatan bu başlangıç hikayesi çok iyi anlatılmıştı. İleri sürülecek olan bir genç kızın aslında kim olduğunu bulmaya çalışması ve aynı zamanda bu genç çocuğun da onu savunma cesareti göstermesi. Bunun üzerinde oynanabilecek evrensel bir fikir olduğunu düşündüm çünkü her birimiz, bize miras kalan kalıtsal durumlar dışında birey olarak kim olduğumuzu ileri sürmek durumunda kalıyoruz."
Yapımcı Erwin Stoff ekliyor, "Film gerçekten de büyüme sırasındaki deneyimlere dair çok evrensel bir gerçeği sunuyor; genç yaştaki birinin illa da ona biçilen rolü kabullenmeyip, kendisine uygun bir yolu seçme hakkını sunan olasılığı seçme yetisini irdeliyor."
Film, Alcon Entertainment afişi altında yapılıyor. Yapımı Andrew A. Kosove diyor; "Kitap, romantizm ve doğaüstü öğeleri mükemmel bir kombinasyonla sunuyor. Richard LaGravenese ile çalışıyor olmaktan da çok mutluyuz."
"Taze bir çekimle karşımıza çıkan, bir nevi Romeo ve Juliet aşk hikayesi." diyor yapımcı Molly Mickler Smith. "Caster'ların dünyasına bir Mortal'ın bakış açısından giriş yapabilmek hoşuma gitti, özellikle de Ethan'ın gözünden. Sonuçta biz de birer Mortal'ız (ölümlü), ondaki korku ve dehşet duygularını anlayabiliyoruz, ona aşık olduğunda bile."
Bu bakış açısı Ethan Wate rolündeki Alden Ehrenreich'in de ilgisini çekiyor. "Ethan dünyasını kendi istediği hale getirebileceğine ve bariz biçimde onun gerçekliğinden uzak olan bu kızı kazanabileceğine inanıyor. Bana kalırsa, izleyenler onunla çıktıkları bu yolculukta eğlenecekler, o çabalarken onun kafasında olmaktan da."
Herkesin birbirine benzediği bir kasabada, Lena'nın kendine özgü halleri Ethan'ın ilgisini çeken şey oluyor. Genç bir Caster'ı canlandıran Alice Englert anlatıyor; "Beni filme çeken asıl şey iyi ile kötünün arasındaki bitmek bilmeyen mücadelenin çok insani duygular üzerinden anlatılıyor olmasıydıs."
Caster ve Mortal (ölümlü) dünyası arasındaki tek dans Aydınlık ve Karanlık arasındaki değil, aynı zamanda geçmiş ve şimdi arasındaki de aynı zamanda ve bunların tümü geleceği etkileyen birer dalga yaratıyor.
Yapımcı David Valdes anlatıyor, "Şimdiki zamanla, Casterların bu kasabada jenerasyonlar boyunca yaşamış olması konsepti beni çok etkiledi. Richard'ın bu tanıdık ama bir o kadar da başka dünyaya ait olan ortamı yakalamakla mükemmel bir iş çıkardığını düşünüyorum."
"Richard'ın kitaba yaklaşımı çok özgün oldu; fantazi ve mizahın karanlık yanlarını dengeledi ve bu da bizi çok etkiledi. Yazarın büyük ilgisini ve desteğini görebilmemiz de çok önemli oldu" diye ekliyor yapımcı Broderick Johnson.
Yazar Margaret Stohl şöyle diyor, "Daha en başından Richard ve yapımcılar karakterleri ve yarattığımız dünyayı anladılar. Onların gayesinin bizimkiyle paralel olduğundan emindik, ki bu da bizim için çok önemliydi."
"Richard'ın senaryosundan çok etkilenmiştim." Stohl'un yazı partneri Kami Garcia, anlatıyor "Yalnızca yazıda ve okuyucuların zihninde yer eden bir dünyayla bu kadar ilgilenmesi ve bu dünyaya bir dolu detay ekleyebilmesini görmek dahi yorucuydu."
LaGravenese ekliyor, "Daha başından, Margaret ve Kami bana kitabun ruhunu ve özünü kavrayabildiğimiz sürece, mutlu olacaklarını söylemişti. Filmin zamanlaması içerisinde kesinlikle bazı öğeleri ve karakterleri indirgememiz gerekiyordu ve sonunda bize, asıl göstermek istedikleri şeyi, temelde bir aşk hikayesini yansıtabildiğimizi söylediklerinde inanılmaz mutlu oldum."
MORTAL'LAR VE CASTER'LAR
Lena Duchannes kasabaya geldiği günden beri Gatlin'de garip olaylar yaşanmaktadır. Ethan Wate'in de bir süredir rüyalarında yıldırım ortasında garip bir kız görüyor olması tesadüf değildir. Aralarındaki asıl bağ gizemini korusa da, kesin olan bir şey vardır: Ethan ve Lena tanıştıkları anda aralarında güçlü bir bağ olmuştur; o kadar güçlü bir bağdır ki başka bir fırtınayı alaşağı eder – kudretli Aydınlık ve Karanlık güçleri arasındaki karmaşayı körükler; jenerasyonlar boyunca bu Güney kasabasında hakim olan etkisiz ve kırılgan ateşkesi.
Yazar/yönetmen Richard LaGravenese, fırtınanın ortasındaki genç aşıkları canlandıracak doğru aktörleri bulmak için geniş bir araştırma yaptılar. Binden fazla kişiyle oyuncu seçimi yapıldı ve aradığını, ikisi de henüz tanınmayan Alden Ehrenreich ve Alice Englert'te buldu. "Alden ve Alice'i çok özel kılan bir şey vardı,"diyor. "Çok zeki olmaları bir yana, özgün biçimde eski ruha sahipler. Statü ya da fark edilmek umurlarında bile değil. Yeteneklerini mükemmel bir bireysellik ve tutkuyla bir şeyler yaratmak adına kullanıyorlar. Lena ve Ethan'ı samimi hale getirdiler."
Stoff de buna katılıyor, "Niyetimiz tanınmayan oyuncularla çalışmak değildi, en iyi oyuncuların yeni yüzler arasından çıkması öylece oluverdi ve onları bulduğumuz için çok şanslıyız."
Alden Ehrenreich ana karakterlerden Ethan Wate rolünde. Annesini kaybeden Ethan, yaşının gerektirdiğinden önce sorumluluk sahibi olmak zorunda kalmıştır. Bir yandan da Gatlin'deki atıl hayattan kurtulmak için can atar. Ehrenreich şöyle söylüyor, "Bir senaryo okuduğunuzda onu hissetmek ve görmek istersiniz ve ben okuduğumda gerçekten gördüm. Karakterlerin sesindeki açıklık beni daha ilk birkaç sayfada yakaladı. Ethan dışında neredeyse herkes küçük kasaba yaşantısından memnun fakat Ethan daha fazlasını tasavvur ediyor. Yaşadığı şeylere rağmen bu umut dolu optimizmine gerçekten hayranım. Başından çok şey geçmesine rağmen halen esprili ve nüktedan oluşunu da çok seviyorum."
"Alden çok gerçekçi." diyor LaGravenese. "Zekası ve yeteneği parmaklarının ucunda ve ekrana yansımış halde. Çalışmayı seviyor, yaptığı şeyi seviyor. Bütün doğru soruları soruyor – bir oyuncuda en sevdiğim şeydir bu, çünkü bu sorular senaryoyu daha da iyi hale getirir. O ve Alice iyi bir partnerdi. Alden daha önce çalıştığım bir çok iyi aktör kadar yetenekliydi."
Yönetmen ve oyuncu tabii ekran dışında da bir bağ kuruyorlar. Bu iki film düşkünü sette her gün uydurdukları anlık film yarışmalarıyla birbirleriyle yarıştılar.
Yaşının gerektirdiğinin üstünde bir yük taşıyan yalnızca Ethan değil. Lena da onun gibi normal bir genç olmak ve normal bir hayat yaşamak isterken, tam tersini yaşıyor. Kast direktörü Margery Simkin'in telvikiyle LaGravenese, Londra'ya gidiyor ve Avustralya doğumlu Alice Englert (Oscar® sahibi senarist/yönetmen Jane Campion'ın kızı) role seçiliyor.
"Onunla tanıştığımız anda, bu 17 yaşındali itidal sahibi ve görünüş, değerleri ile iilgili çok net olan bu kızdan biraz gözüm korkmuştu," diyor LaGravenese says. "Başka kimsede olmayan bir kalitesi vardı. Alice, Lena'nın vücut bulmuş hali ve ona güç, sertlik, nükte ve tehlike de katıyor. Tamamıyla içten ve saf bir yetenği var. Mükemmel bir ruha sahip."
Yapımcılar, Alice ile Alden'ı bir odaya koyduklarında herşey çıtırdadı. Valdes anlatıyor, "Arada bir Once in a while, you get lightning in a jar, and this was a double bolt."
Doğaüstü bir savaşın ortasında birbirine tutunan iki gencin hikayesiyke bütüncül bir kimya vardı.
Englert anlatıyor, "Casterlar, sana biçilen kaderi yaşaman gerektiği fikri ile yetiştirilirler. Fakat Ethan'ın insan oluşu, Lena'yı da uyandırıyor ve onunda insanlığındaki gücü - ve onun kaderşnde bir seçim hakkı olma olasılığı da benim ilgimi çeken taraf oldu."
Lena'nın filizlenmekte olan kendi gücü, inkar da edemeyeceği ve kontrol edemediği bir güç. Bir Caster bir elemente özellikle bağlı olur, bir Natural'e, Lenaise rüzgarı, ateşi, suyu ve havayı yönlendirebiliyor. Bu da ergenlik çağında birisi için hayatı zorlaştırıyor çünkü sinirlendiğinde kapı çarpmak yerine yağmur yağdırabiliyor ya da daha kötüsünü...
Lena'nın iradesi de yeni sınıf arkadaşlarınca sınanıyor, ailesinin şanı kendinden önce duyulan 'yeni kıza' işkence etmekten zevk duyan tipler. Onu tanımıyor olabilirler, ve Duchannes ailesinden ve bir zamanlar çok büyük olan Greenbriar eyaletinden geliyor, olsa da, pek de bilinmeyen Ravenwood soyundan geliyor olması onu herkesin onu hedef göstermesine yeterli oluyor.... Ethan hariç.
Ehrenreich bildiriyor, "Tanıştıkları anda bir kıvılcım oluşuyor. Lena, Ethan'ın daha önce tanıştığı herkesten farklı, ki dğer herkesin karşıt olduğu durum da bu, Ethan'ı ise çeken şey tam da bu."
Kasaba dışından gelen bu yabancyı etkilemeye çalışırken, Lena onun bilmediği ve asla anlamayacağını düşündüğü sebeplerden dolayı ilgisiz ve temkinli davranıyor. Fakat
Ethan'ın atılganca esareti onu tamamen yumuşatıyor. Kalkanını indirmek istese de, ondan korkuyor."
"Üçümüzün de ortak olduğumuz fikir, Lena ve Ethan'ın ilişkisini geliştirmekti," diyor LaGravenese. "Herşey o kadar da mükemmel ilerlemiyor; her zaman bir kıskançlık, öfke, sinir var çünkü bazen sevdiğiniz insanlarla ya da onlar için savaşmalasınızdır da."
"Lena, Güney'in inceliklerine riayet etmeyi reddediyor," diyor yönetmen. "Ethan'a meydan okuyor. O kurtarılması gereken bir kız değil. Çok fazla güce sahip bir kız olduğu için, bir kurtarma kısmını kendisi yapacak cinsten bir kız."
Ethan'ı ailesinden kurtarmak zorunda olduğu kesin. O da ne aile! Lena, Gatlin'de yeni olabilir fakat kasabanın kurucusu Ravenwood'lar ve amcası Macon halen toprağın büyük çoğunluğuna sahip. Fakat yıllar içerisinde Macon'ın toplumdan elini eteğini çekmiş halleri, korkutucu hikayelere türetilmesine yol açıyor, kasaba halkı üzerinde bazı rivayetlere de.
Macon rolündeki Jeremy Irons karakterini şöyle canlandırıyor; "...bir bilmece. Stili olan birisi, kıvrak zekaya sahip ve biraz da gizemli. Tüm bunları oynamayı çok enteresan buldum. Richard'la konuşunca, New Orleans'a gelip hikayeyi anlatmanın komik olacağını düşündüm."
Gariptir ki, yazarlar da Macon'ı yazarken gözlerinde Irons'ı canlandırmışlar, hatta kitabı yazarken bilgisayarlarına onun bir fotoğrafını da kopyalamışlar."
LaGravenese dile getiriyor, "Jeremy, Macon'a daha önce düşünmediğim bir şey getiriyor - onun Macon'ı daha insani. Orada bir öfke ve kırılganlık var. Kitapta daha çok Noel Coward tarzında bir sofistike ama onda çok daha fazlası var ve Jeremy tüm bunları deşip ortaya çıkardı. Onun güçlerini keşfederken hepimiz çok iyi vakit geçirdik."
Macon gençliğinde Karanlık tarafınca Hükmedilmiş olsa da, Lena için kendi doğasını bastırmayı denemiş hep. Ve onu korumak için, Karanlık, Aydınlık farketmez, hangi güç gerekirse kullanıyor. Irons diyor ki, "Lena'nın 16.doğumgünü yaklaştığında, Macon ona Karanlık'ın Hükmedebilmesine olanak sağlayabilecek her türlü etkiden onu uzak tutmaya çalışıyor. Bue etkilerden birisi de, onun inancına göre, bir Mortal'a (ölümlüye) aşık olmak."
Onu anlayan yegane kişilerden birisi de Viola Davis'in canlandırdığı Amma. Amma, Ethan'ın annesinin en yakın arkadaşıdır ve o öldüğünde Ethan'a göz kulak olmakaya söz verir. Bir Caster değilken, Amma bir Seer(Kahin)'dir ve bu iki gencin birleşmesine dair onun da korkuları vardır.
LaGravenese'in aklında Amma rolü için yalnızca bir kişi varmış, kasabanın, spiritüel doğayla gizemli bir bağı olan kütüphanecisi ve Davis de film için oyuncu seçimine tabii tuttuğu ilk kişiymiş. "Kitapta Amma ve kütüphaneic iki farklı karakter fakat ben onları birleştirdim çünkü Viola Davis gibi büyük bir oyuncu için tek yönlü ve enteresan bir rol çizmek istedim. Onu tiyatro sahnesinde 'Fences'de, Denzel Washington ile oynarken izlemiştim birkaç yıl önce, ve tabii 'Doubt' ile 'The Help'te. Beni benden alıyor. O zamandan beri hep onunla çalışmak istemişimdir. İnanılmaz bir güce sahip, korkusuz ve sevecen bir oyuncu."
Onun rolü için Davis, İç Savaş dönemindeki Afrikalı Amerikalılar'ı inceledi, ve Nijerya'ya kadar dayanan daha da öncesini. Diğer oyuncuların hepsi lehçe hocası Rick Lipton ile Güneyli aksanı üzerine çalıştı.
The Duchannes'in geçmişi Hükmetmeyi de çevreleyen bir laneti barındırıyor ve ortaya çıkıyor ki Amma ve Macon, lanetin nasıl ortaya çıktığını belli ettiklerinden daha fazla biliyorlar. Fakat bu hikaye, Ethan İç Savaş dönemine dair bir bilgiyle yüzleştiğinde, sırra kadem basmayı reddediyor. Ethan Greenbiar kalıntıları arasında, yerlilerin tabiriyle "Kuzeyli Öfkesi Savaşı"nda yanan Dushannes çiftliğinde, bir madalyon buluyor. Lena ve Ethan ona dkunduğu anda, geçmiş ve uzun zamandır saklanan aile sırları ortaya çıkıyor. LaGravenese "Madalyn, geçmişe olan kapıyı ve Lena'nın ailesi üzerindeki lanetin kökenini açığa çıkarıyor."
Lena ve Ethan aynı anda madalyona dokununca geçmiş bir hayalet gibi ortaya çıkıyor ve Honey Hill Muharebesi'nde ve 1800'lerdeki Greenbriar yangınında neler olduğunu açığa çıkartıyor.
Ehrenreich anlatıyor, "Gördükleri rahatsız edici ve vahşet dolu şeyler fakat Lena'nın kendini neden bir ölümlüye aşık olmaktan kaçırdığını da gözler önüne seriyor, ve Ethan'ın bir Caster ile beraber olursa alacağı riskleri de."
Bir sırrı olan ve Lena ile Ethan'ı ayrı tutmaya çalışan yalnızca Macon ve Amma değil;, Macon hakkında meşum hikayeler uyduranların başını çeken ve Lena'nın okuldan ve kasabadan atılmasını isteyen Bayan Lincoln da var. Emma Thompson, Ethan'ın annesinin en yakın arkadaşı rolünde ve muhafazakar bir kasaba tellalı olarak Link rolünde karşımıza çıkıyor. Thompson ikili bir rolle, aynı zamanda Sarafine- Gatlin'deki menfur güçleri ortaya çıkarmak için elinden geleni yapan bir Karanlık Caster olarak da karşımıza çıkıyor. LaGravenese anlatıyor, "Emma Thompson'a yıllardır aşığımdır. Sıradışı bir kadın. Onunla çalışmak için herşeyi yapabilirdim. İki zıt karakteri ortaya çıkarışını izlemek akıllara durgunluk vericiydi, bazen aynı sahnede ikisini karşı karşıya oynuyordu ve sadece vücut dilini ve tonunu değiştirerek. Şimdi sesini komik birinden, şeytansı bir hale çevirmesindeki niteliği görseniz, inanılmaz. Çok zeki ve eğlenceli birisi."
Sarafine'in işleri iyice karıştırmak için beklediği gün ie Lena'nın yaklaşan doğumgünü. Sarafine bunun için Karanlık'a güveniyor çünkü lanet jenerasyonlar boyunca ailenin kadınlarını ele geçirmiş. Partiye dahil olan bir de Karanlık Caster Ridley var; başkalarına dediğini yaptırma gücü olan bir Siren o da. Ridley'yi Emmy Rossum canlandırıyor. 16 yaşında Karanlık tarafından Hükmedilen Ridley, o günden beri dünyayı geziyor ve pek de iyi niyetleri için değil. "O kadar kötü ki, Casterlar bile onu sürmüşler" diye gülüyor Rossum. Sarafine gibi Ridley'i de belayı körüklemek istiyor. Ve yola Link'ten, Gatlin'den kaçabilmek için herşeyi yapabilecek olan Ethan'ın en yakın arkadaşından başlıyor. Link'i ise Thomas Mann canlandırıyor.
Jeremy, Viola ve Emma ile göz dolduran oyuncu kadrosunun genç tarafında Zoey Deutch (Emily Asher rolünde, Ethan'ın okulda çok popüler olan eski kız arkadaşı) ve Tiffany Boone (Savannah Snow rolünde; Emily'ye Lena'nın hayatını zorlaştırmak içn yardım ediyor) de var.
Casterlardan diğerleri; Lena'nın Büyükannesi rolünde Eileen Atkins; Del Teyze rolünde Margo Martindale; Lena'nın kuzeni Larkin rolünde Kyle Gallner.
Pruitt Taylor Vince, öğretmen Bay Lee rolünde. Rachel Brosnahan ve Sam Gilroy ise İç Savaş dönemi aşıklarından ve kaderleri Lena ile Ethan'a bağlanmış.
Zaman ve mekan da Mortal'larla Caster'lar arasındaki bitmeyen savaşta önemli bir rol oynuyor.
GEÇMİŞ VE GELECEK
Louisiana'da çekilen filmin yapımının çoğu New Orleans ve civarında gerçekleşti. Köprünün ardındaki terkedilmiş bir fabrika, sesli çekim stüdyosuna dönüştürüldü, Lena'nın odası dışında - Baton Rouge'da bir sahne de onun için yapıldı.
LaGravenese, görüntü yönetmeni Philippe Rousselot, kostü tasarımcısı Jeffrey Kurland, ve prodüksiyon amiri Richard Sherman ile çalıştı. Doğaüstü bir izlenim de verebilmek için bu dörtlü çok sıkı ve yakın çalıştı.
Daha önce çekim yapılmamış, özgün mekanlar bulabilmek için Sherman "küçük ama dış dünyadan saklı hissiyatı veren" mekan arayılına girdi.
Covington, Louisiana, Gatlin kasabasını canlandırmak üzere seçildi. Sherman dış çekimler için de, Ethan ile Lena'nın Macon Amcası ile ilk kez karşılaştığı Ravenwood Manor gibi mekanlar da buldu. unun için New Orleans'ın biraz kuzeyindeki Morganza'yı buldu. İç çekimlerin işi ise daha zordu.
Sherman ekliyor, "Macon hevesine göre yaşayan birisi. O gün nasıl bir modda uyanırsa, ev ona göre şekilleniyor. Odalar arasında bir uyum da yok, hepsi birbirinden farklı. Ben de bu deişik açılı eve gelmemizin doğru olacağını düşündüm, garip ve çok büyük, ve yuvarlak bir odanın ortasından uzanan bir merdiveni var."
Bu devasa merdiven ve asma kat destekli ve karşı-ağırlıklı olduğu için inşaat mühendisleri gelip güvenliğini kontrol ettiler çünkü mükemmel görünmesi yetmiyordu; tüm oyuncuları ve set ekibini kaldırabilecek güçte olmalıydı.
Az eşya kullanımı da konseptin bir parçasıydı. Olan eşyalar da Sherman'ın arkadaşı olan moda tasarımcısı Rick Owens tarafından tasarlanmıştı.
Ev akışkan olduğu gibi, Macon'ın yokluğunda da Lena'nın ruh haline göre renk değiştiriyor. "Lena'nın iç dünyasını yansıtıyor, o sinirliyken daha tehditkar renklere bürünüyor,"diyor LaGravenese.
Englert ekliyor, "Hikayede çok sevdiğim bir şey de, mekanların da adeta bir karakter gibi olmasıydı, özellikle de Ravenwood Manor."
Lena'nın karanlık modunu yansıtmak için Sherman'ın ekibi bütün eşyaları çıkartıp mekanı taamen siyaha boyadılar; camlar ve merdiven hariç.
"Olabildiğince yeşil bir ekran istedim." diyor LaGravenese remarks. "35mm filme çekiyorduk ve oyuncular için olabildiğinde gerçekçi bir ortam yaratılmasını istedim."
LaGravenese tüm oyuncuların orada olmasını planlamıştı ama Jeremy Irons yaşlı Caster'ların da orada bulunmasının daha dinamik bir etki yaratacağını önermişti ve tüm ekip katıldı.
İç Savaş sahnelerinin çekimi ise 3 hafta kadar sürdü; 4 kamera ve 400 figüran kullanıldı. Fakat Honey Hill muharebesini çekmeden önce bir tepe bulmaları gerekiyordu.
"Louisiana dümdüz bir yer ve çekimlere çok az zaman aklmıştı. Muhteşem mekan sorumlumuz Ed Lipscomb, sonunda şahane bir yer buldu." New Orleans'ın biraz uzağında bir vadi ve tek bir ağaçtan oluşan bir mekan.
Geçmişler geleceği ve Mortallar ile Casterları bir arada gösteren çok önemli setlerden birisi de Caster kütüphanesi. Caster dünyasının tüm sırlarını ve tarihini saklayan bir yer ve Gatlin kütüphanesinin altında, ölümlülerin farkında bile olmadığı bir mekan. Sherman'ın ekibi için bu da oldukça zorlayıcı bir mekandı.
Diğer New Orleans mekanları arasında Garden yakınlarındaki ev (Bayan Lincoln ve Ethan'ın evi), Prytania sineması (Lena ve Ethan'ın ilk buluştukları mekan) de var.
LANETLER VE CORSETLER
Kostüm tasarımcısı Jeffrey Kurland'ın zorlandığı nokta, yapım tasarımınınkiyle aynı oldu; geçmiş ve gelecek için farklı görüntüler yaratmak. Mortallar ve Casterlar için farklı zaman dilimlerinde farklı kostümler yaratmak da bir diğer zorluktu.
Sherman anlatıyor, "Jeffrey, ben ve set dekoratörü Matthew Ferguson hangi odalarda kimin ne giyeceğini oturup beraber karaklaştırdık,.
Kurland, Aydınlık ve Karanlık temasını herkes için göz önünde bulundurduç "Bir yere kadar bunu renkle gösterdik ama sonrasında silüet, gölge, açılılık ve sonra sadece rengin kendisi de işe girdi. Çok fazla gölge kullanımı hakim çünkü karakterleri ayırd etmenize yarıyor."
Kurland 80 üzerinde kostüm yarattı; Jeremy Irons'ın tüm gardırobu da dahil olmak züere. "Karanlık, her zaman orada ve nasıl olasa sızacak. Macon istediğini giyebiliyor bu yüzden.Bu güzel bir özgürlük getirdi. '20ler, '30lar ve sonrasından esintiler de görüyorsunuz çünkü o zamanları da yaşamış."
Ridley'nin görünümünü de çok öenmsemiş çünkü kendisi gibi tahmin edilemez olması gerekiyor. "Ridley biraz kokoş bir tip," diyor. LaGravenese büyü ile biraz ynamak istediği için, Kurland, Rdiley'nin ikonik görüntüsünü yaratmak için Rita Hayworth'ın "Gilda" ve Marilyn Monroe'nun "River of No Return"ünden esinlendi.
"Jeffrey bir dahi. İlk filmim 'Living Out Loud.'tan beri beraber çalışırız. İkimiz de film delisiyiz ve aranırken bu gözle bakıyoruz." diyor yönetmen.
Kurland bir çok yeni kostüm konsepti yarattıysa da, kitapta çok spesifik ve ikonik şeyler de var, Lena'nın kolyesi gibi. Kurland kolyeyi kendisi tasarladı "Gitiiği yerlerden topladığı parçalardan oluşuyor."
Amma'nın da çok özel bir dövmesi var. Afrika kökenlerine dayanan ve nedbeleşme denen bir adete dayanan, kabileden gelme kimliğini yansıtan bir şey. Amma'nın ruhani ve zarif yanını yansıtıyor.
Caster Balosu'nun çekimleri birkaç gün aldı ve Ravenwood'da dış çekimle gerçekleşti. Yönetmen Hükmetme ritüelini Rousselot ile tartışarak ilerledi.
Büyünün bir çiftlikten kütüphaneye kadar heryeri dönüştürdüğü bir filmde, özel efekt uzmanı Matt Kutcher ve ekibi, görsel efekt uzmanı Joe Harkins gibi isimler olmazsa olmazdı.
"Görsel efekt kullanarak rüya gibi bir görüntüden, organik ve gerçekçi bir görüntüye geçebilmek çok heyecan vericiydi." diyor LaGravenese
Genleşen duvarlar ve tuğlalara ek olarak, ekip yıldırım, yağmur, kar ve deprem de yarattı. Enteresan bir biçimde, hayat sanatı imitaklit etti ve sete yakın bir yerde hortum gerçekleşti ve sete bir süre ara verildi.
Doğaüstü güçlere sahip Caster'lar fantastik olaylar yaratabilirken, ölümlüler doğa güçlerine bağlı yaşamaktalar ve elementleri kendi emirlerinde kullanamıyorlar. Mortallar yağmurlar yağdırıp, depremler yaratacak güçte olmasalar da, Casterların sahip olmadığı çok önemli bir şeye sahipler: insan olmak. Ve bu güç, doğuştan gelen bir herşeye karşı durabilme gücü veriypr onlara.
Richard LaGravenese son olarak , "Tüm korkularımız, karmaşıklığımız, zayıflıklarımıza rağmen biz ölümlülerin de süper bir güçleri var. İnanç. Seçim. Şefkat. Fedakarlık. Aşk.
Doğaüstüne dair bir hikaye anlatırken umduğumuz, insan olarak sahip olduğumuz büyüyü, sıradanı sıradışı yapan özelliğimizi, bu güzel yaratıkları anlatabilmekti.''