Haberler
Antalya açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem

Antalya açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem

Bakan Uraloğlu açıkladı: Özel araçlara kış lastiği zorunluluğu geliyor

Özel araçlara kış lastiği zorunluluğu geliyor

Suriye'de 'rejim askerlerinin kullandığı iletişim cihazları patlatılıyor' iddiası

'Rejim askerlerinin iletişim cihazları patlatılıyor' iddiası

Beşiktaş'ın yeni başkanı belli oldu

İşte Beşiktaş'ın yeni başkanı

Miyasoğlu Dua Bekliyor, Akif Duruşlu Bir Ses

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Modern bir üslupla kaleme aldığı roman ve hikayelerinde milli manevi değerlerin izinden giden yazar Mustafa Miyasoğlu’nun her zamankinden daha çok duaya ihtiyacı var. Miyasoğlu Glial tümörü teşhisiyle hastanede yatıyor.

İnsanların, arkadaşları, dostları vardır. Kimi günübirlik, kimi gönül birliktir. Kırk yıllık arkadaş, kırk yıllık dost, denilince bir başka içtenlik, sağlamlık ve derin anlamları düşündürür. 1967 yılında Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydımı yaptırırken iki gerekçem vardı. Birincisi, maddi açıdan üniversitede okuma imkanım yoktu. Hem çalışıp hem okumak zorundaydım. Bu bölümün gece öğretimi vardı. İkinci gerekçem, yazar ve şair olmak istiyordum. Yazar ve şairlik burada öğretiliyor sanıyordum.

Romanlarında ‘biz’ varız

Okulda ilk arkadaşlarım Bekir Oğuzbaşaran ve Mustafa Miyasoğlu olmuştu. İkisi de Kayseriliydi. Ben Şarkışlalıydım.

Mustafa Miyasoğlu’nun şiirleri, daha Kayseri’deyken Abdullah Satoğlu’nun çıkardığı Filiz Dergisi’nde çıkmaya başlamıştı. Üniversite’ye girdikten sonra,  “Hisarcılar” olarak tanıdığımız edebiyat ekolüne kendini kabul ettirmişti. Şiirleri ve yazıları yalnız Hisar’da değil pek çok dergide yayınlanmaya başlamıştı. O artık bizden ileriydi. Nitekim Mustafa da, Bekir de benden önce okulu bitirdiler, liselerde ve üniversitelerde öğretmenlik mesleğine başladılar. 1973 yılında Mustafa’nın şiir kitabı “Rüya Çağrısı” elime geçmişti. Sevinmiştim. Arkasından Mustafa’nın hikâyeleri “Kaybolmuş Günler” adıyla yayınladı. Peş peşe romanları, hikâyeleri, denemeleri yayınlanmaya başladı. Yıllıklar çıkardı. Ülkemizin önemli kültür ve sanat ödüllerini kazandı.

Sözünü ettiğim gibi, Miyasoğlu Kayseriliydi. Orta Anadolu’nun bu önemli şehrinin insanlarını yakından tanıyordu. Bu insanlar, inançlarına, geleneklerine, göreneklerine, milletlerine yürekten bağlı kimselerdi. Bu özellik, Miyasoğlu’nda da vardı. Bir artı değer olarak büyük bir gözlemcilik yeteneği vardı ki, bunu gerek hikâyelerinde, gerekse romanlarında görürsünüz. Ya da gözlerinizin önünden türlü insanlar, insancıklar ruh dünyalarını yansıtan türkülerini söyleye söyleye geçer giderler. Bu “Güzel Ölüm”de, “Kaybolmuş Yıllar”da, “Yollar ve İzler”de böyle...

Miyasoğlu’nun romanları, yalnızca bir aşk serüvenini yücelten, şiirleştiren sevda anlatımları değil. Bir sevi çevresindeki akış içerisinde, geçmişin, yakın zamanın muhasebesi ve geleceğe bırakacağı tortular da var. Kimi zaman kültürler mukayesesini, kimi zaman ruhları arındıran mistizmi barındırıyorlar. “Bir Aşk Serüveni”ni, ödüllü “Dönemeç”i böyle değerlendirmek gerekir. Her biri yepyeni bir anlatım tarzı ve tekrara düşmeyen eserler.

Miyasoğlu’nun özellikle öğretmen ve öğrencilere kaynak olabilecek Necip Fazıl, Asaf Halet Çelebi, Ziya Osman Saba, Haldun Taner gibi şair ve yazarlarımıza ilişkin biyografi kitapları da var. Ama, “Edebiyat Geleneği”, “Devlet ve Zihniyet”,  “Muhacir”, “Kültür Hayatımız”, “Sanat ve Edebiyat Konuşmaları” adlı deneme ve inceleme kitaplarıyla birlikte “Roman Düşüncesi ve Türk Romanı” adlı çalışması, büyük bir boşluğu doldurdu. O yalnız bir roman yazarı değil, romanın bilimini yapan, araştıran bir kişi. Bu alanda en bilgili ve yetkin kişilerden birisi. Miyasoğlu, köklerini inkâr etmeden, onlarla onur duyarak geleceğe bakabilen arkadaşım... Mehmet Âkif duruşludur.

Yılmaz bir kültür insanı

Eğilmez, bükülmez. İnandığını, bildiğini yüreklice söyler. Bu duruşu kimilerinin hoşuna gitmez. Belki bu nedenle hak ettiği yerlerde değildir. Onun yerinin kültür ve sanat dünyamızın yarınlarında olduğundan kuşkum yok. Çoğumuz, çocuklarımızı kendi yolumuzda yürütemedik. Ne mutlu Miyasoğlu’na ki hayrül halefi, evlâtları var. Gönül birlik arkadaşıma Allah’tan acil şifalar diliyorum.

Usta yazarın zor günleri

Edebİyatçı yazar Mustafa Miyasoğlu yaklaşık iki aydır tedavi altında tutuluyor. Beyninde oluşan dört tümörden ancak biri alınan Miyasoğlu konuşamıyor ve yürüyemiyor. Bağcılar Medipol hastanesinde tedavisi süren yazar Miyasoğlu’na radyoterapi tedavisi uygulanıyor. Hastanede ziyaret ettiğimiz yazarın ailesi, Miyasoğlu’nun sevenlerinden, dostlarından ve öğrencilerinden dua bekliyor.

Kaynak: Star / Kültür Sanat
title