Medeniyetler Beşiği "Harput"Un Çehresi Değişiyor
Elazığ'da, yazılı kaynaklara göre 4 bin yıllık medeniyet ve kültürün buluşma noktası olan tarihi Harput Mahallesi paydaş kurumlar tarafından aslına uygun olarak yürütülen restorasyon ve kazı çalışmalarının ardından değişen çehresiyle ziyaretçilerini karşılamaya hazırlanıyor.
İSMAİL ŞEN - Elazığ'da, yazılı kaynaklara göre 4 bin yıllık medeniyet ve kültürün buluşma noktası olan tarihi Harput Mahallesi paydaş kurumlar tarafından aslına uygun olarak yürütülen restorasyon ve kazı çalışmalarının ardından değişen çehresiyle ziyaretçilerini karşılamaya hazırlanıyor.
Antik çağlardan bugüne uzanan bir tarih ve kültür kenti olan Harput, sinesinde barındırdığı Urartular, Hurriler, Asurlular, Selçuklular, Bizans ve Osmanlı gibi medeniyetlerden kalma tarihi yapılarıyla adeta bir açık hava müzesini andırıyor.
Toprağında çok sayıda evliyanın metfun bulunduğu evliyalar diyarı Harput, asırlar boyunca İslam hoşgörüsüyle Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve Rum kimliklerini bir arada yaşatmış bir yerleşim alanı olarak ziyaretçilerine bir kültür mozaiği sunuyor.
Elazığ Belediyesinin girişimleri sonucu Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) "Dünya Geçici Miras Listesi"ne kabul edilen Harput'un paydaş kurumlarca yürütülen ve devam eden çalışmalarla UNESCO asıl listesine girmesi hedefleniyor.
Yürütülen restorasyon ve kazı çalışmalarıyla her geçen yıl çehresi daha da değişen tarihi mahallenin ziyaretçi sayısında da artış gözleniyor.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Demirdağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yazılı kaynaklara göre 4 bin yıllık bir geçmişe sahip Harput'un içinde bulundurduğu tarihi ve kültürel dokusuyla asırlar öncesine ışık tuttuğunu söyledi.
"Harput, Anadolu içerisinde adeta bir açık hava müzesi niteliğindedir." diyen Demirdağ, tarihi yerleşim alanının birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını belirtti.
Demirdağ, şöyle devam etti:
"Medeniyetlere baktığınız zaman ilk başta Asurlular ve Hurrilerden kalan izlere rastlamaktayız yazılı kaynaklara göre. Daha sonrasında Urartular zamanından yapılmış Harput Kalesi 3 bin yıllık tarihiyle günümüze kadar özelliklerini koruyarak gelmiştir. Bu kalenin içerisine baktığınızda Bizans, Roma, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini görürsünüz. Kısacası Asurlulardan günümüze kadar birçok medeniyetin burada hüküm sürdüğü, farklı dillerin konuşulduğu ve farklı dinlerin yaşandığı çok önemli bir merkez. Harput'a baktığınız zaman camiler de çok diğer taraftan kiliseler de çok. Yani farklı dinlerin ve ırkların bir arada yaşadığını ve kaynaştığını, farklı bir kültür birikiminin bize yansıdığını ve miras olarak geldiğini buradan çok rahat bir şekilde müşahede ediyoruz."
Ziyaretçi sayısında büyük artış
Zaman içerisinde tarihi dokusunda tahribatlar oluşan Harput'un eski ihtişamlı günlerindeki çehresine yeniden kavuşması için hemen hemen bütün kurumların çok önemli çalışmalar yürüttüğünü dile getiren Demirdağ, devam eden restorasyon ve kazı çalışmalarının tamamlanmasıyla Harput'un yeniden gerçek kimliğini kazanacağını aktardı.
"Harput'ta bölgelerin restorasyonu, kültürel varlıkların ve değerlerin tekrar ayağa kaldırılması amacıyla bütün kurumlar el ele vererek çok ciddi çalışmalar yürütmekteyiz. İnanıyoruz bu çalışmalar Harput'umuzun gerçek değerini bulması ve yeniden şahlanışına ciddi anlamda katkılar sunacaktır. Yapılan çalışmalarla birlikte Harput'un ziyaretçi sayısı çok fazla arttı." diyen Demirdağ, özellikle hafta sonları 9 bine yakın aracın Harput'a ziyaret amaçlı giriş yaptığını kaydetti.
Demirdağ, medeniyetlerin beşiği Harput'un Elazığ Belediyesinin girişimleri sonucu UNESCO Dünya Geçici Miras Listesi kabul edildiğini anımsatarak, bunun Harput için önemli bir kazanım olduğunu anlattı. Demirdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bundan sonraki süreçte Harput'un yapacağımız çalışmalarla UNESCO asıl listeye girmesi noktasında göstereceğimiz gayretler ön plana çıkacaktır. Asıl listeye girme adına yapacağımız çalışmalarımıza daha fazla katkı sunacağız. Harput'a gerçek kimliğini ve gerçek değerini verme noktasında önemli çabalar göstermemiz gerekiyor. UNESCO listesine girmek demek aslında Harput'u önemli bir turizm ve cazibe merkezi haline dönüştürmek demektir. Çünkü dışarıdan binlerce turist belki Harput'a akın edecektir."
"Herkesin Harput'u görmesi gerektiğini düşünüyorum"
Diyarbakır'dan ziyarete gelen Hasan Can da Harput'un tarihi ve manevi dokusunu çok beğendiklerini, her yıl ailece gelmeye çalıştıklarını belirtti.
Herkesi burayı görmeye davet eden Can, "Çünkü bir insan ancak tarihi ile ayakta kalabilir. Bu manada özellikle tüm kurumlara burada yapmış oldukları hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Türbelerini, kalesini ve Ulu Cami'yi gezdik. Yeni nesiller buraya kazandırılmalı. Özellikle gençler için bu tür yerlere turistik seyahatler düzenlenmeli." dedi.
Yöreyi İstanbul'dan ziyarete gelen Halil İbrahim Kurt ise ilk kez gördüğü Harput'a hayran kaldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Harput'un girişinden itibaren eski bir yerleşim yeri olduğunu uzaktan görüntüsüyle bile hissettiriyor. Tarihi yerlere olan merakımdan dolayı burayı görmek istedim. Harput kalesini, Ulu Cami'yi ziyaret ettik. Şefik Gül Konağı'nı bir görelim istedik. Gerçekten çok emek verilmiş, çok kıymetli yerler. Bu tip yerlere sahip çıkılması turizm açısından çok önemli. Bunlara sahip çıkıldığını, yeniden restore edildiğini görmek bizleri de mutlu etti. Herkesin Harput'u görmesi gerektiğini düşünüyorum."
Malatya'dan gelen Nurettin İnan da Harput'u ilk defa gezdiğini ve adeta kendisini tarihte yolculuğa çıkmış gibi hissettiğini belirterek, "Buralar çok güzel. Memnun kaldık." ifadelerini kullandı.