Kitabına Göre Konuşalım"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, "Mehmet Akif ve Necip Fazıl'ı doğru okuduğumuzda, yaklaşık 300 yıl önce bozulmaya başladığımızı görüyoruz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, "Mehmet Akif ve Necip Fazıl'ı doğru okuduğumuzda, yaklaşık 300 yıl önce bozulmaya başladığımızı görüyoruz." dedi.
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesince düzenlen "Kitabına Göre Konuşalım" programının konuğu Şen oldu. Birliğin Sultanahmet'teki merkezinde gerçekleştirilen etkinlikte, "Bir Destan Adam-Mehmet Akif Ersoy" kitabıyla yer alan Şen, Ersoy'un, İstiklal Marşı'nı yazmış birisi olarak, başka hiçbir eser yazmamış olsa da edebiyat tarihinin ön saflarında yer alması gerektiğini söyledi.
Şen, eserlerin edebi kriterlerle değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaparak, "Bir özel yayınevi 1980'lerde bir ansiklopedi yayımladı. Bu ansiklopedinin 'Edebiyat' başlıklı cildinde, sadece ideolojik yönüyle bilinen bir şair için 6 tam sayfa ayrılmıştı. Mehmet Akif'e ayrılan ise 1,5 sütundu. O günlerde bu ansiklopedinin bu sayısı ve ansiklopedinin geneliyle hemen hemen tek bir kişi mücadele etti. Ulaşabildiği her yere 'Bu terbiyesizliğe bir son verin, bunu engelleyin' diyen merhum Mustafa Miyasoğlu idi." diye konuştu.
Öğrencilik yıllarında, okuldaki sosyal ve kültürel faaliyetlerin çok olduğuna değinen Şen, kendisinin ise okulun tiyatro oyunlarında yer aldığını dile getirdi.
Şen, o yıllarda daha kalıcı işler yapmak için hareket ettiklerini anlatarak, "Mehmet Akif, hayatımızın ekseninde yer alıyordu. Neden Mehmet Akif hakkında bir şey yapmıyoruz diye sorduk kendi kendimize. Sonrasında 'Asım' isimli oyunu sahneledik. Biz, 'Asım'la başlayıp ' Safahat'ın bütününü oynayan ve üzerine tartışabilen öğrencilerdik o zamanlar. Elimizde ' Safahat'ımızla dolaşırdık." ifadelerini kullandı.
Beyoğlu Belediyesi'nde görev yaptığı yıllarda okul ziyaretleri yaptığına dikkati çeken Şen, şöyle devam etti:
"Öğretmenler sınıf kitaplıklarında eksik olduğunu belirtti. Bu açığı kapatmak üzere çalışma yaparken, bir arkadaşımız 'Bu çocuklar Safahat'tan ne anlayacak? Bu arkadaşlara kaynak küçük bir kitap lazım' dedi. Sonrasında küçük bir kitapçık hazırladık. Benim bunun içini dolduracak bilgim var mı yok mu emin değilim. Allah sağlık versin, Ertuğrul Düzdağ ağabeyimizi aradım. 'Senin kitabından bir şeyler alacağım, senin ağzından alıp bu kitapta anlatacağım. İznin olur mu?' dedim. 'Parayla satmazsanız olur' dedi. Onun için de buraya 'Ertuğrul Düzdağ'ın eserinden istifade edilmiştir' notunu ekledik."
O kitapçığın öncelikle sadece Beyoğlu için 5 bin adet basıldığını ifade eden Şen, sonrasında ise çevre ilçelerden gelen taleplerle 30 bin adet daha bastıklarını sözlerine ekledi.
Öğrenciler için hazırlanan kitapçığın kitaba dönüştürülmesi için bir yayınevinden teklif geldiğini bildiren Abdurrahman Şen, "Bu, hafızamızdaki bilgiyle olacak bir iş değildi. Derinlemesine şekilde Mehmet Akif çalışmış biri değildim. Üzerine daha fazla okuma yapmam gerekiyordu. Sonrasında 'Bir Destan Adam- Mehmet Akif Ersoy' kitabıyla ilgili hazırlığa başladık. Benim bakışıma göre, benim tamamen özgün eserim olmadığı için, yayınevi kabul etmemesine rağmen ısrarla adımı yazdırmadım ama içeriye 'derleyen' diye yazıldı." ifadelerini kullandı.
Şen, Mehmet Akif Ersoy'un hayatının olduğu gibi, değiştirilmeden incelenmesi gerektiğine değinerek, "Mehmet Akif ve Necip Fazıl'ı doğru okuduğumuzda, yaklaşık 300 yıl önce bozulmaya başladığımızı görüyoruz. Osmanlı ruhu dediğimiz, 600 yılı ayakta tutan şeyin nasıl olması gerektiğini iki üstatta da görebiliyoruz. Burada Mehmet Akif'in, çocuklarına Nazım Hikmet'in annesinden resim ve müzik dersleri aldırdığını öğrendiğinde rahatsızlık duyan birçok insan var." değerlendirmesinde bulundu.
Kitaptan sonra Mehmet Akif'in filmini yapmak istedikleri bilgisini veren Şen, film için uzun uğraşlar sarfettiklerini fakat birtakım aksiliklerden dolayı filmi çekemediklerini ifade etti.