İlhan Deliktaş'ın "Kafka Oteli" Adlı Romanı Raflarda Yerini Aldı
Yazar İlhan Deliktaş'ın hocası Turgut Özakman'a ithaf ettiği eseri 'Kafka Oteli' isimli roman raflarda yerini alarak kitap severlerle buluştu.
Yazar İlhan Deliktaş'ın ilk romanı 'Kafka Oteli' raflardaki yerini aldı. 'Kafka Oteli' yazarın kendi deyimiyle kalemi kavrayacak gücü aşılayan hocası Turgut Özakman'a ithaf ettiği kitabıdır . Kahramanımızın bir rüyanın izini sürmeye başlamasıyla başlayan kitap Ankara'da geçiyor, günümüzde başlıyor ve sonra geçmişe gidiyor.
Şehir, bir yaranın kabuğuna benziyordu. Altını kazımak için can attığınız bir doku ama bunu yapmak doğru olmayabilir. Sahiden iyileşmesini umsak bile asla iyileşmeyecek bir yara, zedelenmiş bir canlılık. İnsanın dünyada aldığı ilk soluk onu annesiyle ayıran yaranın taze olduğu sıradadır. Aralarındaki bağ kesilmiştir.
Doğmanın ilk koşulu kendisini var eden bütünden sıyrılmaktır. Bebeğin bilincini ayırmak, tek başına yaşamasını sağlamak için onları ayıran bu kesi, geriye kalan yaralar, zamanla iyileşir ama iz, hep oradadır. Göbek deliği işte bunu hatırlattığı için bazılarınca çirkin bulunur. İnsanlar, yaşadıkları şehre görünmeyen bir kordonla bağlıdır. Oradan beslenir, onu anlamaya çalışır, kendini onun içinde tanımlar, terk ettiği şehri bile yalnızca doğduğu yer olduğu için aidiyetini tanımlayan bir kanıt olarak kullanır.
Sonuç olarak şehir, yaşayan bir şeydir. Ancak çoğu kez, daha küçük ölçekte de olsa, tıkanan kendi yaşamımız yüzünden bunu pek fark etmeyiz. Bununla iftihar etmiyorum ama bazen, o kazınması gereken kabuğun bizler olduğunu düşünüyorum.
Elinizdeki roman, kitaptan yaratılan bir şehirdir ve bir şehri tanımanın en iyi yolu orada kaybolmaktır. Tüm kayıpların birleştiği karanlık bir cennet: KAFKA OTELİ
YAZAR HAKKINDA
1983 yılında Sivas'ta dört çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya geldi. Geniş bir kütüphanesi olan, evde okumaya ilgi duyan ailenin kitaplarla büyütülen bir ferdi oldu. Her çeşit ağaç ve çiçekle dolu bahçeli bir evde geçirilen zaman, kurulan hayaller yazar olma arzusunun temelini oluşturdu. Herkesin bir enstrüman çalabildiği bir ailede yetiştiği için geleneksel sazlara ve batılı enstrümanlara ilgi duydu. Bir süre enstrüman yapıp satabilmek için saz ustasının yanında çalıştıysa da yazar olma hayali onu Turgut Özakman'la tanışmaya götürdü.
Usta-çırak ilişkisi yazma tutkusuna boyut kazandırdı. Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Tiyatro Bölümü Dramatik Yazarlık Anasanat Dalı'ndan mezun oldu. Bir yandan tutkuyla yazı yazarken diğer yandan geçimini sağlamak için İngilizce öğretmenliği, yardımcı oyunculuk, müzisyenlik gibi işler yaptı.
Öğrencilik hayatında yazdığı tiyatro oyunları ona referans oldu ve bir süre senarist olarak çalıştı. Reklam filmleri yazdı. Japon kültürüne ve edebiyatına özel ilgi duydu. Japon dilini özel dersler alarak öğrendi.
Kendini "Kâğıttan mabedimde kalemimin kuluyum, kendimden akarım ben, hep kendimle doluyum" cümleleriyle tanımlayan yazar kırtasiyeye özel ilgi duymakta ve dolmakalem koleksiyonu bulunmaktadır.
Kendini Türk edebiyatının roman geleneğinin devamı olarak gören yazar öncü romancıların disiplinini ve ahlakını örnek almaktadır. "Çağınızın onurlu tanığı olun" cümlesini düstur edinmiştir. Ankara'da yaşamakta ve yazmaktadır.