Hıfzı Topuz, Ak Sanat'a Konuk Oldu
Akbank Sanat, "Bir Usta Bir Hayat" söyleşileri kapsamında gazeteci-yazar Hıfzı Topuz'u ağırladı.
Akbank Sanat, "Bir Usta Bir Hayat" söyleşileri kapsamında gazeteci-yazar Hıfzı Topuz'u ağırladı.
Gazeteci Faruk Şüyun'un moderatörlüğünde Beyoğlu'ndaki Ak Sanat'ta gerçekleşen söyleşide, Topuz, gazetecilik geçmişini, meslek hayatı boyunca yaptığı önemli röportajları ve yazdığı kitapları anlattı.
Gazeteciliğe hukuk fakültesinde okurken başladığını söyleyen Topuz, "Daha okulda okurken, Galatasaray'dayken (Galatasaray Lisesi) yazar olmaya merakım vardı ve iyi hocalarla okudum." dedi.
Okuldayken kompozisyonlarda başarılı sayıldığını dile getiren 93 yaşındaki yazar Topuz, şöyle konuştu:
"Aklımda gazeteci olmak vardı ama gazetecilikte geçimi insan sağlayamaz, kapı dışarı edilir. Daha başlamadan işsiz kalmaktan korkuyordum. 'Yanında başka bir mesleğim olsun' dedim. Hukuku bitirdikten sonra avukatlık stajı yaptım, bitirdim. Avukat olup, 6 ay avukatlık yaptım. Ondan sonra gazetecilik tutunca, oradan istifa ettim."
Hıfzı Topuz, Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili bugüne kadar 3 kitap yazdığını kaydederek, "Ben biraz kendimi Atatürk hassası sayıyorum, gazeteciliğe başladığımdan beri. Evde, ailemde çok Atatürk meraklısı vardı. Yakın akrabalarımdan Atatürk'ün sofrasında bulunan insanlar vardı. Hep Atatürk hikayeleri dinlerdim evde ve kendimi her zaman Atatürkçü saydım." ifadesini kullandı.
"Atatürk Sesleniyor" isimli kitabı 2 hafta sonra çıkacak
Atatürk hayranlığına vurgu yapan Topuz, kendisini birkaç defa gördüğünü ve bütün dostlarıyla röportajlar yaptığını söyleyen Topuz, 2 hafta sonra "Atatürk Sesleniyor" isimli yeni kitabının çıkacağını kaydetti.
Usta gazeteci, gönül eğlendirmek için yazı yazmadığını belirterek, yazılarında dikkat ettiği hususlara ilişkin şunları aktardı:
"Yazarken, halkın konuştuğu dilden ayrılmıyorum. Herkesin anlayacağı sözcükleri kullanıyorum. Ukalalığa kaçmıyorum. Fransızca ve İngilizce kelime kullanmaya kalkmıyorum katiyen ve eski deyimleri kullanmıyorum. Osmanlıca'yı yaşım dolayısıyla bilirim ama kullanmıyorum. Mutlaka Türkçeleştiriyorum. Atatürk'ün sözlerinde bile 'ictimai hayat' dediyse, ben 'toplumsal yaşam' diyorum. Atatürk de bugün olsa, 'ictimai hayat' demezdi. Böyle şeylere dikkat ediyorum."
Okuyucunun düzeyinden uzaklaşmamaya gayret ettiğini vurgulayan Topuz, "Zaten benim bildiğim de okuyucudan fazla değil. Onunla aynı düzeyde kalıyoruz." diye konuştu.
Mektupla dolandırmaya çalıştılar
Hıfzı Topuz, 2 gün önce, bir kadından kendisine gelen 14 sayfalık bir mektuba değinerek, şunları söyledi:
"Çektiği sefaleti anlatıyor. Annesi, babasına ne olmuş, evlenmiş, kocası kazık atmış, 2 çocuğu olmuş, kredi almış ödeyememiş, intihar etmeye kalkmış, şimdi hala bocalıyormuş. Sonuç, 'Çocuklarımı kurtar'. Bu mektubu niye bana yazdı? Ben varlıklı bir insan değilim ve mektupta benim kitaplarımı okuduğuna dair hiçbir şey yok. Bunu arkadaşlarıma sordum. 'Bu profesyonel bir mektup. Senin gibi bunu 20 kişiye göndermiştir. Hangisi tutarsa' dediler. Ben telefon edecektim. 'Sakın telefon etme, gayet klasik bir soygun usulü' dediler. Böyle dertler de başımıza geliyor."
Edebiyatla ilgilenenlere tavsiyelerde bulunan Topuz, televizyon ve telefonlarla yetinmemelerini önererek, çok okumak gerektiğinin altını çizdi.
Topuz, toplantı sonunda dinleyicilerin sorularını yanıtladı ve kitaplarını imzaladı.