Halil Kut'un Şanssızlığı Enver Paşa'nın Amcası Olması"
"Halil Kut'un şanssızlığı Enver Paşa'nın amcası olması" - İSTANBUL - Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi'nin kurucusu Çuhadaroğlu: "Müzenin daha büyük, daha merkezi bir yerde, Türkiye ve İstanbul'a yakışacak, uluslararası, dünyada alanında tek olan bir müze olmasını istiyorum" "Rahatlıkla söyleyebilirim ki Enver Paşa, kendisine vatan haini diyenlerden on bin kat daha vatanını seven bir insan. Bu müze Enver Paşa'nın orijinal iki tip kıyafetini sergileyen de tek müze. Ben tarihi tek taraflı işleyen bir insan olmadım hiçbir zaman. Tarih tek taraflı işlenecek bir şey değil" SALİHA ÖZDEMİR - Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi kurucusu Nejat Çuhadaroğlu, "Kut'ül Amare'nin yeni biliniyor olmasının bir sebebi İngilizler, bir sebebi de Halil Kut Paşa'nın Enver Paşa'nın amcası olması. Niye? O dönem Enver Paşa'ya bir karalama kampanyası ile, fazlaca haksız eleştiriler yapılıyor.
"Halil Kut'un şanssızlığı Enver Paşa'nın amcası olması" - İSTANBUL - Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi'nin kurucusu Çuhadaroğlu:
"Müzenin daha büyük, daha merkezi bir yerde, Türkiye ve İstanbul'a yakışacak, uluslararası, dünyada alanında tek olan bir müze olmasını istiyorum"
"Rahatlıkla söyleyebilirim ki Enver Paşa, kendisine vatan haini diyenlerden on bin kat daha vatanını seven bir insan. Bu müze Enver Paşa'nın orijinal iki tip kıyafetini sergileyen de tek müze. Ben tarihi tek taraflı işleyen bir insan olmadım hiçbir zaman. Tarih tek taraflı işlenecek bir şey değil"
SALİHA ÖZDEMİR - Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi kurucusu Nejat Çuhadaroğlu, "Kut'ül Amare'nin yeni biliniyor olmasının bir sebebi İngilizler, bir sebebi de Halil Kut Paşa'nın Enver Paşa'nın amcası olması. Niye? O dönem Enver Paşa'ya bir karalama kampanyası ile, fazlaca haksız eleştiriler yapılıyor." dedi.
Diorama, maket, resim ve heykel sanatçısı, koleksiyoner, iş adamı Nejat Çuhadaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzede üzerine birebir orijinal kıyafetler giydirilmiş 350'si büyük manken, irili ufaklı 10 binlerce maket, aksesuar, fotoğraf, obje, afiş, tablo ve kostüm bulunduğu müzenin tek başına canlandırma, vitrin olarak dünyada tek olduğunu, Guinness Rekorlar Kitabı'na girebileceğini anlattı.
Çuhadaroğlu, eli kalem tutmaya başladığı yaşlarda resim, heykel çalışmalarına yöneldiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Buradaki çalışmalar, hem anne babamın sanatçı insanlar olması hem de Allah vergisi, ciddi bir resim ve heykel kabiliyetimin olmasından kaynaklanıyor. 3 yaşında resim yapmaya başlayan, sonraki safhalarda her türlü çamurdan, macundan heykel yapan, kendi oyuncağını kendi yaratan bir insandım. Devamlı çizgi roman çiziyordum. Okuduğum çizgi romanların ve seyrettiğim filmlerin büyük etkisi var."
Babasının yurt dışından plastik uçak maketi getirince maketle tanıştığını aktaran Çuhadaroğlu, ilk canlandırma dioramayı 7 yaşında yaptığını kaydetti.
"Bunlar oyuncak değil, tarih"
Çuhadaroğlu, bir süre sonra çalışmalarını bir mizansen içinde yapmaya karar verdiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Üç boyutlu bir fotoğraf karesi çok daha hoş, çok daha güzel bir görüntü veriyordu. Günümüzde artık bir takım bilgisayar oyunlarında falan üç boyutlu çalışmalar yapılıyor ama statik modelcilik apayrı bir şey. Bunlar oyuncak değil, bunlar gerçek tarihi olayların veya güncel hayatın boyutlandırılarak belli ölçeklerde maket haline getirilmesi. Üç boyutlu tablo yapıyorsunuz ve her konuda yapıyorsunuz. Tabii her konuda, her ölçekte yapmanız büyük bir ayrıcalık. Bu açıdan dünyada zaten bu konuda profesyonel olarak çalışan çok az."
Maket yapımının milattan önceki savaş stratejileri sırasında başladığını belirten Çuhadaroğlu, 150 yıl önce de "Kurşun Asker" dönemine geçilerek geliştiğini ifade etti.
Çuhadaroğlu, müzenin dünyanın son bin yıllık tarihini işlediğini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Selçuklular'ı ciddi manada işleyen tek müzedir burası, Selçuklu eserlerini bulmak özellikle askeri malzemelerini bulmak çok zordur. Doğu Roma, Bizans, Osmanlı, 1. Dünya, 2. Dünya savaşları, Kore, Kıbrıs Harekatı, Filistin, hepsi var. Mesela buraya Çanakkale, Kut'ül Amare konuları için gelen onlarla ilgili her ölçekteki dioramayı, maketi, canlandırmayı, yanında da o maketteki gerçek kahramanları, gerçek askerleri, orijinal kılık kıyafet ve aksesuarlarıyla görüyor."
Müzeyi tamamen kendi finansmanı ve çabasıyla kurduğuna dikkati çeken Çuhadaroğlu, eserlerin artık 6 katlı müzenin bin 500 metrekarelik alanına sığmadığını, en az 5 bin metrekarelik alanda sergilenmesi gerektiğini belirtti.
Çuhadaroğlu, "Müzeye gelen insanların bir kısmı haklı olarak vitrinlerin çok yoğun ve sıkışık olduğunu söylüyorlar. Ben de bilerek bunu yaptığımı söylüyorum çünkü gelen yetkililerin daha büyük bir yere ihtiyaç duyduğumu görüp bana yardımcı olmalarını istiyorum. Müzenin daha büyük, daha merkezi bir yerde, Türkiye ve İstanbul'a yakışacak, uluslararası, dünyada alanında tek olan bir müze olmasını istiyorum." şeklinde konuştu.
"Tarihi tek taraflı işlemiyorum"
Tarihi tek taraflı işlemediğinin altını çizen Çuhadaroğlu, "Fransız, Alman, Rus, İngiliz de var. Döneme ait, her ülkeden kim varsa karşılıklı yer alıyor. Hem, resim hem maket hem gerçeğini aynı anda görmek dünyada bir tek bu müzede mümkün. Bu müzenin en önemli özelliklerinden biri de dünyada başka hiçbir müzede olmayan veya sergilenmeyen çok esere sahip olması." açıklamasını yaptı.
Çuhadaroğlu, dioramaları hakkında şu açıklamada bulundu:
"Diorama çalışmak için tüm tabiatı, coğrafyayı da biliyor olmanız gerekiyor. Benim o dönemlere ait ciddi bir fotoğraf, kitap, gazete arşivim de var. Böylelikle hem gezerek, hem araştırarak doğru bilgilere, doğru görsellere, detaylara ulaşmaya çalışıyorum. Günümüzde yapılmış dönem filmleri gibi hata yapmamalıyız. Bu çok önemli, yanlış şeyleri gerçekmiş gibi kullanarak insanları yanıltmak çok yanlış, tarihi doğru aktarmak gerek."
"Biritanya İmparatorluğu daha önce Kut'ül Amare gibi aşağılayıcı bir yenilgiye şahit olmamış"
Çuhadaroğlu, "Mesela Kut'ül Amare bu sene farkına varılan bir şey oldu." düşüncesini paylaşarak, şöyle devam etti:
"Ben iki sene önce Kut'ül Amare konusunu işledim. Bu müze Kut'ül Amare konusunu işleyen tek müzedir. Orayla ilgili en fazla orijinal şapkalara, üniformalara, silahlara, aksesuarlara, madalyalara, görsel eşyaya, koleksiyona da bu müze sahiptir. Benim de, 10 yıl önce tanıştığım tarihçi arkadaşlarım vesilesiyle Kut'ül Amare'den haberim oldu açıkcası. 10 sene bile iyi bir şey, insanlar yeni öğreniyor."
Kut'ül Amare Zaferi'nin 1. Dünya Savaşı'na bakıldığında, Çanakkale'den sonra en önemli zafer olduğunu savunan Çuhadaroğlu, konunun müzede yer almamasının "ayıp" olacağını düşünerek çalışmayı yaptığını söyledi.
Nejat Çuhadaroğlu, şunları dile getirdi:
"Kut'ül Amare'de de koskoca bir İngiliz ordusunu, generalleriyle, subaylarıyla esir alıyorsunuz. Bunun ayrı bir anlamı var tabii. Sonucu tarihin akışını Çanakkale gibi etkilemiyor ama netice olarak çok ciddi bir askeri başarı. Çünkü karşınızdaki koskoca Britanya İmparatorluğu, daha önce böyle bir aşağılayıcı yenilgiye, teslim oluşa şahit olmamış, bu çok önemli. Bu yüzden İngilizler bunun üstünü kapatmak istiyorlar ve zorluyorlar."
"Enver Paşa vatanını seven bir insan"
Tarihi olayları mantıklı ve objektif bir şekilde incelediğine değinen Çuhadaroğlu, Kut'ül Amare hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kut'ül Amare'nin yeni biliniyor olmasının bir sebebi İngilizler, bir sebebi de Halil Kut Paşa'nın Enver Paşa'nın amcası olması. Niye? O dönem Enver Paşa'ya bir karalama kampanyası ile, fazlaca haksız eleştiriler yapılıyor. Ne vatan hainliği, ne dinsizliği kalıyor. Rahatlıkla söyleyebilirim ki Enver Paşa, kendisine vatan haini diyenlerden on bin kat daha vatanını seven bir insan. Bu müze Enver Paşa'nın orijinal iki tip kıyafetini sergileyen tek müze. Ben tarihi tek taraflı işleyen bir insan olmadım hiçbir zaman. Tarih tek taraflı işlenecek bir şey değil."
Çuhadaroğlu, sözlerine "Bunun bir politikası var tabii, bunu da öğrenmemiz lazım. Niye Enver Paşa karalanıyor? Yok sayılıyor, çamur atılıyor?" şeklinde devam ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Kurtuluş Savaşı döneminde Enver Paşa Atatürk'e birçok sefer mektup yazıyor, 'Anadolu'ya geçeyim, Milli Mücadele'mizde ben de rol almak, yardımcı olmak istiyorum' diyor. O günün şartlarında Atatürk'ün böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün değil. ya Atatürk gidecek yerini Enver Paşa'ya bırakacak ya da onu dışarıda bırakacak. Çünkü maalesef iki başlılık olacağı için, Enver Paşa'nın da halen ciddi bir etkinliği olduğu için orada çok ciddi ayrılık olacağı için tek lider olması lazım, bu işler böyle. Halil Kut Paşa'nın şanssızlığı da Enver Paşa'nın amcası olması."