Fırat Kızıltuğ'a Saygı Gecesi"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü tarafından şair ve yazar Fırat Kızıltuğ'a saygı gecesi düzenlendi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü tarafından şair ve yazar Fırat Kızıltuğ'a saygı gecesi düzenlendi.
Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezinde, Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneğinin (ESKADER) katkılarıyla düzenlenen geceye, aynı zamanda ud ve viyolonsel ustası da olan Kızıltuğ'un ailesi ve sevenleri katıldı.
İBB Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, etkiliğin açılışında yaptığı konuşmada, Kızıltuğ'un tepeden tırnağa sanatçı tanımlamasının az sayıdaki örneklerinden olduğunu söyledi.
Kızıltuğ'un her türlü övgüye layık bir usta olduğunu belirten Şen, bu tür değerlere, emeklerinin boşa gitmediğini göstermenin boyunlarının borcu olduğunu anlattı.
Oturum başkanlığını edebiyatçı-yazar Mehmet Nuri Yardım'ın üstlendiği panelde konuşan Cemil Meriç'in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç de Kızıltuğ'un, kopuz coğrafyasının şairi, edibi ve musikişinası olduğunu dile getirdi.
Meriç, "Ülkemizi gece yarılarına kadar televizyon mahkumu yapan zaman dışı değil, zaman altında kalan çoğu dünsüz ve yarınsız dizilere bir son verip dilbestede, dildestede ve satrançnamede yer alan bütün hikayeleri usta bir yönetmenin ellerine tevdi ederek onları senaryodan beyaz cama aktarıp insanımızı genetik kodlarına saklanmış kimlikleriyle tanıştırmakta acele etmemiz gerekiyor" şeklindeki görüşünü paylaştı.
Prof. Dr. Ruhi Ayangil ise şairin, içten, samimi ve derinlikli bir bestekar olduğunu vurguladı.
Basılan kitaplar, yayınlanan eserler arasında bestelediği eserlerin CD'lerinin olmayışının, kültür hayatı açısından önemli bir eksiklik olduğuna dikkati çeken Ayangil, "Sevgili hocamız sordu, 'Hangi yönüyle tarihe kalmak ister?' Musikici yönüyle tarihe kalabilecek bir ses kaydı lazım. Gerçi konserlerde alınmış kayıtlar var ama bunların, artık 21. yüzyıl teknolojisiyle nitelikli ses kayıtları halinde kamuya sunulması lazım. Bu yolda da müzik en geride kalan ve nal toplayan sanatlar sınıfında olduğu için, yazılı ve sözlü materyal bunların önüne geçiyor" dedi.
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi de Kızıltuğ ile dostluklarının 1985 yılına dayandığını bildirdi.
"Fırat bey, beyaz ışıktır" diyen Hatemi, şöyle devam etti:
"Ruhi bey ve Ümit Meriç hanım da bir prizma görevi yaparak beyaz ışığı 7 rengine ayırdı. 7 renkten biri şiir, biri dış Türklere olan derin sevgisidir. 3'üncüsü aruzla şiirler, 4'üncüsü hece vezni ve şairlerinin şiirlerine çok iyi vakıf olmasıdır. Başka bir rengi hiciv de üstadlığıdır. Sonuncu rengi de musikişinaslığıdır. Fırat beyin bütün renkleri birbirinden canlıdır."
Yazar Belkıs İbrahimhakkıoğlu da Kızıltuğ'un maddi dünyaya eğiliminin olmadığını anlattı.
Kızıltuğ'un hayat karşısında gerçek bir derviş sabrı ve teslimiyeti içerisinde bulunduğuna işaret eden İbrahimhakkıoğlu, "Çünkü hayatında çok üzüntüler, sıkıntılar yaşadı. Öyle bir tevekkülle karşıladı ki o yaşadıklarını, 'Hakikaten teslimiyet bu olmalı' dedirtti bizlere. Çünkü hiçbir feryadını, hiçbir şikayetini duymadık" ifadelerini kullandı.
Türk müziğine 100'ü aşkın eser kazandıran ve edebiyat dünyasına katkıları olan Fırat Kızıltuğ, Bayburt'ta 1935'te doğdu.