Haberler
İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

Karın vurduğu Malatya'da 787 vatandaş misafirhanelere yerleştirildi, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

Bir şehir kabusu yaşıyor! 787 kişi kurtarıldı, 5 çobandan biri hayatını kaybetti

CHP'li Karabat'tan gündem yaratacak iddia: 200 TL'ye tüm kimlik bilgileriniz satılık

CHP'li isim video paylaşıp skandal bir iddiada bulundu

Görüntü Türkiye'den! Yolun ortasında donan at, kaskatı kesildi

At donduran soğuk

Dünya Durdukça Lütfi Akad Sineması Duracak"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İSTANBUL(AA) - Azerbaycan'da gerçekleşen 'Bakü Türk Filmleri Haftası'nda Cahit Yıldız'ın yönetiminde Prof. Dr. Tevfik İsmailov ve Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, Ömer Lütfi Akad ve Türk sineması üzerine değerlendirmelerde bulundu.

İSTANBUL(AA) - Azerbaycan'da gerçekleşen 'Bakü Türk Filmleri Haftası'nda Cahit Yıldız'ın yönetiminde Prof. Dr. Tevfik İsmailov ve Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, Ömer Lütfi Akad ve Türk sineması üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Bakü Park Sineması'nda gerçekleşen Akad'ın yönettiği "Gelin" filminin gösteriminin ardından gerçekleşen etkinlikte konuşan Azerbaycanlı yönetmen Prof. Dr. Tevfik İsmailov, Azerbaycan'da Türk filmlerinin Azerbaycanlı sinema izleyicisi tarafından büyük ilgi gördüğünü belirterek, "Türk filmi seyredeceğiz diye heyecanla beklerdik. Azerbaycan'da zamanında Türk sözü diyenin dilini keser, Türkiye'ye bakanın gözünü oyarlardı. Bu gözümüzün oyulmaması, bugünlerde Türk kardeşlerimizle yan yana oturduğumuz için çok mutluyuz. İnşallah gelecek nesil bizim çektiğimiz bu zulümleri çekmez, dost, arkadaş olurlar" dedi.

İsmailov, Türkiye ve Azerbaycan'ın kardeş ülke olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Biz bir millet iki devletiz. Biz bir millet, çok devletiz. Kazak da, Türkmen de, Kırgız da hepimiz aynı devletiz. Türki cumhuriyetleri de dahil edersek, ne büyük coğrafyaya yayılmış onbir ülkemiz var. Türkiye'ye kökü dayananlardan bir ülke olan Azerbaycan'ın büyük Türkiye'nin etrafında olması Azerbaycan için en büyük hediyedir."

Günümüzde Türk ve Azerbaycan ortak film çekimlerinin yapılmadığına vurgu yapan Prof. Dr. İsmailov, "Bu benim için en yaralı konu. Ben Türk sinemasının en parlak simalarından biri olan Atıf Yılmaz'la çalıştım. Lütfi Akad, Metin Erksan, Halit Refiğ, bunların hepsi çok güzel filmler çeken, çok iyi yönetmenler" diye konuştu.

Azeri yönetmen İsmailov, Türkiye'de sinema eğitimi aldığını dile getirerek, yaşadıklarından örnekler verdi:

"Ben Lütfi Akad'la 18 yıl yan yana idim. Türkiye'ye tez için gitmiştim ve üniversiteye başladığımda onun sınıfındaydım. Türkiye'nin en meşhur, sinemacı, sanatkar yetiştiren üniversitesindeydim. Lütfi Akad bana çok yardımcı oldu. O günlerde hocalarımız, rektörümüz gelirdi beni dinlemeye. Utanırdım, 'ben size danışacağım, siz niye beni dinliyorsunuz' derdim. Benim Azerbaycan lehçem herkesin ilgisini çekerdi, bütün hocalar beni konuştururdu. Avrupa sinemasını da çok iyi bilen hocalardı. Ben de onlara Azerbaycan sinemasını ve diğer Türki cumhuriyetlerin sinemasından bildiklerimi aktarırdım."

Türk yönetmen Ömer Lütfi Akad'ın o günlerde Bakü'de tanınmadığını aktaran İsmailov, Akad'ın filmlerini Bakü'de göstererek, sinemasını tanıttıklarını için çok mutlu olduğunu söyledi.

"Allah rahmet eylesin, dünya durdukça Lütfi Akad sineması duracak, Azerbaycan'da da Tük sinemasının baba yönetmenlerinden biri olarak anılacak" ifadelerini kullandı.

İsmailov, konuşmasında başlangıcından bugüne sinemanın büyük mesafe katettiğini kaydederek, Azeri ve Türk sineması arasındaki farklılıklara şu sözlerle işaret etti:

"Ben Türk sinemasını ilk defa 1963 yılında gördüm. 'Türk Dünyası Sinema Tarihi' adlı bir kitap yazdım ve bu kitapta birçok şeyleri açtım ve söyledim ama Türk sinemasını tahlil edemedim. Çünkü Türk Cumhuriyetleri dediğimiz Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi ülkelerin sineması sosyalist sinemaydı. Bunlar eski dönemde yapılmış sinemaydı, inkılaba kadar olan devirdi. 1898'de Azerbaycan sineması başladı,1920 yılına kadar Azerbaycan sinemasının birinci devri sayılır. Türk sinemasını bu dönemle mukayese edemedim."

Konuşmasını "Çünkü Türkiye'nin hükümeti başkaydı ve serbestlik vardı. Türkiye'de kapitalizm vardı Azerbaycan'da sosyalizm. Bu iki sinema birbiriyle uzlaşamaz. Türkiyeli sinemacılar istedikleri mevzuyu çekebilirdi, biz çekemezdik. Biz devletin bütçesini verdiği, onun istediği filmi çekebilirdik" tespitiyle sürdüren İsmailov, Türk sinemasında yönetmenlerin istedikleri filmi çekebildiklerini gözlemlediğini belirtti.

İsmailov, Türkiye sinemasına dair gözlemleri hakkında da şöyle konuştu:

"Türkiye'deyken gözlemlerimi yazdım. Mesela, Türk sinemasında üniversiteyi bitirenlerin talihi kötüydü. 'Simit satan film çekebilir, üniversite bitirenler ise simit satıyor' demiştim. Çünkü para lazımdı film çekebilmek için. Ben, Azerbaycan'da Sabit devri bitince istediğimiz filmi çekeriz diye düşünürdüm, bitti, yine aynı faciada kaldık, çünkü paramız olmadı ve istediğimiz filmi çekemedik. Bir şey değişmedi."

Türk sinemasının ikibinli yıllarda yeni dönemine girdiğini düşündüğünü ve dünyaca izlenir hale gelerek yaygınlaştığını sözlerine ekleyen İsmailov, Rusça'ya tercüme edilen Çalıkuşu dizisinin yayınlandığı saatlerde Azerbaycan sokaklarının boşaldığına, bunun da Türk sinemasının köklerinin güçlü ve güzel oluşuyla ilgili olduğuna dikkati çekti.

Kayalı: "Türk tarihine yoğun ilgisi var"

Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, Akad'ın Türk dünyasıyla da ilgisi olduğunu aktararak, "Ömer Lütfi Akad'ın Türk tarihinin en eski dönemine çok yoğun bir ilgisi var. Mesela ben isterdim ki Azerbaycan'da Akad'ın 'Gökçe Çiçek" filmi gösterilsin. Bu film gösterildiği zaman Türk tarihine bir gönderme olduğunu, kültürel bir perspektif ortaya koyduğunu görürüz. Akad'ın tarihle çok derin bir ilişkisi var" açıklamasında bulundu.

Türk yönetmen Akad'ın Ömer Seyfettin öykülerini filme çektiğini hatırlatan Kayalı, şu yorumda bulundu:

"Ömer Seyfettin öykülerini Osmanlı Devleti'nin son dönemindeki yenilgileri sırasında yazmış. Türk tarihinin geçmişine yaslanmak amacıyla, Osmanlı döneminin ihtişamlı geçmişini yeniden hatırlatmak için yazıyor. Akad filmleri çektiği dönemde çok fazla ilgi görmüyor ama o filmler Türkiye'de geçmiş döneme yaslanan, tarihle anlaşan ve uzlaşan aynı zamanda tarihle hesaplaşan çok ciddi filmler olarak kendini gösteriyor."

Ömer Lütfi Akad'ın bir yönetmen olarak başkalarının ona yüklediği misyonla film çekmediğine değinen Prof. Dr. Kayalı, Akad'ın yaptığı işe son derece saygılı bir yönetmen olduğunu ve ticari filmler çekmediğini kaydetti.  Akad'ın "Gelin", "Diyet" ve "Düğün" üçlemesini çekmek için sinemaya girdiğine işaret eden Kayalı, "O, İstanbul'a gelen insanların hikayesini nasıl çekerim diye düşünüyor. "Gelin"de bunu çok açık bir şekilde görüyorsunuz" tespitinde bulundu.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ana sponsorluğu, TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü'nün katkılarıyla Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen "Bakü Türk Filmleri Haftası" bugün sona eriyor.

Kaynak: AA / Kültür Sanat
title