Diziye Dönüşen Edebiyat Eseri Kendi Özünü Kaybeder"
Şair, yazar Bülent Ata, "Asuman da aslında başörtülülerle bir tür ruh akrabası. Hayalleri, zaafları, yenilgileri ve hayal kırıklıları ile birlikte bu kitabımı okuyanlar Asuman'da kendilerinden bir şeyler buluyorlar.
Şair, yazar Bülent Ata, "Asuman da aslında başörtülülerle bir tür ruh akrabası. Hayalleri, zaafları, yenilgileri ve hayal kırıklıları ile birlikte bu kitabımı okuyanlar Asuman'da kendilerinden bir şeyler buluyorlar." dedi.
"İnsan Aldanır", "Köpekler Akşamı", "Savaş Meydanında Başıboş Atlar" gibi birçok kitabın yazarı Bülent Ata, son yayımlanan eseri "Asuman"a ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Kafasına koyduğunu yapan genç bir kadın var hikayede. Baş karakterim Asuman, eğitimli, orta sınıf bir ailenin ve dindar bir çevrenin içerisinde yetişmiş bir karakter." ifadelerini kullandı.
Ata, kitabı 7 sene önce yazmaya başladığını belirterek, şöyle devam etti:
"Önce Sedat, Vedat kardeşlerin hikayelerini, sonra Heyhat Dayı'nın ve Ersin'in hikayelerini yazdım. Onlar bir kenarda durdu. Kitabı yazmaya başladığım dönem TRT'de yöneticilik yaptığım, yoğun bir dönemimdi. Ben bu ailenin aslında hep erkeklerini anlatmıştım daha önce. Televizyon dizilerinde kadın karakterlerin daha izlenir olduğunu ve daha çok malzeme çıktığını gördüm ve genç bir kadın karakterini, bir kadın hikayesini, Sedat ve Vedat'ın kardeşi Asuman'ın hikayesini yazmaya niyetlendim. Bunu yazarken de uzun uzun anlatımlar yerine ikili, üçlü konuşmalar şeklinde bir metin tarzı ile mizahı birleştirdim."
"Asuman karakterini yazarken zihnimde yaşattım" diyen Ata, "Asuman ve onun yan karakterleri bir sinema ya da bir dizinin oyuncuları gibi zihnimde canlandı ve o şekilde yazdım." diye konuştu.
Ata, Asuman karakterinin özünü kaybetmesinden endişe ettiği için bir televizyon dizisine dönüşmesini istemediğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Diziye dönüşen edebiyat eseri kendi özünü kaybeder. Dizi olduğunda tamamen değişme ihtimali var. Kitabın sinemaya uyarlandığında özgün haline daha yakın olacağını düşünüyorum. Senaryo çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca Asuman'ı bir tiyatro oyunu olarak sahnelere taşımaya hazırlanıyoruz. İkinci kitabım da bitmek üzere, 'Asuman Loaded/Asuman'ın Çekirdek Ailesi ve Kabukları' adıyla mayıs ayında yayımlamayı düşünüyorum."
"Yazarken kendi hayatımdan esinleniyorum"
Kitaptaki karakterleri oluştururken, kendi hayatından ve ailesinden de esinlendiğini kaydeden Ata, şu bilgileri verdi:
"Bazı karakterlerim tam sinema karakterleri. Sedat dışardan bakıldığında akılcı ve soğuk bir karakter olarak aslında benim temsilim. Ama Asuman tamamen hayal ürünü. Annesi bütün anneler gibi evet benim anneme de benziyor. Heyhat karakteri de biraz ben, biraz bir abi, bir karışım. Kitaptaki bazı anekdotları, birebir hayatın içinden aldım, hayatta esin veren çok şey var. Şiir yazarken de, öykü yazarken de beni motive eden şeylerden biri müzik ama müziği fiziki olarak dinlemesem de ritmi duyuyorum. Asuman'ı yazdığım süreçte de Hint müzikleri dinledim ve o müziklerin enerjisi ile yazdım."
"Asuman okuyucuların kapı komşusu gibi"
Ata, Asuman'ın bir rol model olarak daha çok başörtülü genç kızların hikayesini aktardığını söyleyerek, "Asuman da aslında başörtülülerle bir tür ruh akrabası. Hayalleri, zaafları, yenilgileri ve hayal kırıklıları ile birlikte bu kitabımı okuyanlar Asuman'da kendilerinden bir şeyler buluyorlar. Kendileri ile örtüştüğünü hissediyorlar ve Asuman'ın onlardan farkı, onların tıkandığı bir noktada Asuman bir tercihte bulunuyor. Hoşlarına giden şey de bu oluyor." yorumunu yaptı.
Kitaba dair okuyucularından iyi tepkiler aldığını dile getiren Ata, şu değerlendirmede bulundu:
"Asuman tiyatro yapmayı kafasına koyuyor ve yapıyor. Yani eyleme geçen bir karakter. Bu tarafı seviliyor. İçinde dini bir takım olaylar da geçiyor zaman zaman. Daha önce bu konularda bu türde bir mizah yapılmadı. Bir yanıyla Sıdıka'yı andırıyor. Ama ailesi Sıdıka'nınkinden daha farklı. Sıdıka'nın ailesinde namaz kılan, hatim yapan, dua eden ya da camiye giden insanlar yoktu. Asuman'ın ailesinde var. Asuman okuyucuların kapı komşusu gibi."
Ata, yazı hayatına şiir yazarak başladığına da değinerek, 1995 yılından itibaren dergilerde öykü ve şiirlerinin yayımlandığını, şiir, çocuk edebiyatı, gençlere yönelik deneme, polisiye türünde kitaplar yazdığını, "CF", "Mostar", "Hece" gibi çeşitli dergilerde yazmaya devam ettiğini söyledi.