Dil Devrimi'ne Korkudan Sessiz Kalındı
Ercan Köksal'ın kaleme aldığı 100 Yıllık Dava, Harf ve Dil Devrimi'nin hayatımıza etkilerini düşünce adamlarıyla tartışmaya açıyor.
Devletin yaşam tarzına müdahalesine yönelik tepkilerin bir sonucu olarak gösterilen Gezi eylemlerinde haklı olarak devletin vatandaşların özgürlük alanına bu kadar çok karışmasından duyulan rahatsızlık dillendirildi. Ancak ülkemizdeki ‘devlet’ geleneği ne yazık ki ilk kez bireylerin özel alanına müdahil olmuyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında devletin vatandaşına sormadan ne giyeceğine, hangi harfleri kullanacağına, kime nasıl hitap edeceğine kadar gündelik hayata dair pek çok konuda aldığı kararlar zorla hayata geçilirken bu kararlara itiraz edenler kendilerini İstiklal Mahkemeleri’nin karşısında bulmuştu.
Ercan Köksal’ın kaleme aldığı 100 Yıllık Dava, Harf ve Dil Devrimi’nin kültürel hayatımıza etkilerini bugünün önemli edebiyatçı ve düşünce adamlarıyla tartışmaya açıyor. Prof. Orhan Okay, Prof. Sadettin Ökten, Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Turan Alkan, Hilmi Yavuz, Yavuz Bülent Bakiler, Mehmet Niyazi gibi pek çok ismin görüş ve röportajlarından oluşan kitap, Harf Devrimi’nin düşünsel hayatımızda nasıl bir kopukluğa yol açtığına dikkat çekerken devrimin tarihsel arka planını da ortaya koyuyor. İşte kitapta yer alan görüşlerden bazıları:
Prof. Dr. Orhan Okay
Türk aydını için Osmanlıca önceliklidir
Bir Türk aydını için Osmanlıcaya aşina olmak, bir yabancı dili bilmekten daha önemli ve daha önceliklidir. Bugün kütüphanelerimizde kırk bin kadar basılı kitap, belki yüz bin yazma ve on binlerce gazete ve dergi var. Aslında hiç de zor olmayan, asgari bir emek ve gayretle öğrenilecek bir alfabe ile bu dünyanın kapılarının açılması az şey midir?
Prof. Dr. Sadettin Ökten
Medeniyet tasavvurunu değiştirmek istediler
Cumhurİyetle birlikte biz medeniyet tasavvurunu değiştirmek istedik. Tanzimat bunun başlangıcıydı. Fakat şunu göremedik: Bir medeniyet tasavvurunu değiştirmek çok zor bir şeydir. Tasavvurun kendisinin ölmesi lazım ki o kendi hayattan çıksın. Ama şimdi görüyoruz ki İslam medeniyeti tasavvuru ölmedi. Harf inkılabı da eski medeniyetten yeniye geçmenin bir usulüydü.
Beşir Ayvazoğlu
Bir terör havası esiyordu, konuşamadılar
Osmanlı aydınlarının bir kısmında Latin alfabesine geçme konusunda ciddi bir talep vardı. Ama muhalifler de vardı. Muhalifler çok fazla seslerini çıkaramadılar. Birçok aydın Dil Devrimi’nin yanlışlığı konusunda kanaat sahibiydiler ama cesaret sahibi değillerdi. İstiklal Mahkemeleri vesaire... Bir terör havası esiyor. Kolay değildi. Kendi aralarında konuşsalar bile bunu açıkça söyleyemiyorlardı. /.../ Harf devrimi demek yeni nesillerin 1928 öncesiyle irtibatının kesilmesi, gemilerin yakılması demektir. Aslında yapılan bir kültür devrimi, bu devrimin en önemli ayaklarından biri de Harf devrimiydi. O harflerle üretilmiş koskoca bir kütüphanenin yolu kapatıldı.
Ahmet Turan Alkan
Amaç seküler bir dil kurmaktı
Dil devriminin maksadı daha ‘milli’ bir dil kurmak değildi; daha seküler bir dil kurmaktı. Yaşayan Türkçe, tabii haliyle İslam inancının kendisini seslerle, kelime ve kavramlarla, on binlerce isimle taşıyordu. O dili ber-hava etmeden toplumu dinden uzaklaştırıp güya müsbet ilim ve fenne yaklaştırmak mümkün olmaz zannıyla yapıldı bu tahribat. Cümlelerimizin kalitesi düştü; düşüncemizin çeperi daraldı, fikir ve edebiyatta geriledik.