Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Celil Oker Okurlarıyla Buluştu

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Polisiye roman yazarı Celil Oker, "Edebiyat Buluşmaları" etkinliğinde okurlarıyla bir araya geldi.

Polisiye roman yazarı Celil Oker, "Edebiyat Buluşmaları" etkinliğinde okurlarıyla bir araya geldi.

Pera Palace Hotel Jumeirah'daki etkinlikte konuşan Oker, "Sen Ölürsün Ben Yaşarım" adlı yeni romanı ile polisiye edebiyatın tarihsel sürecini anlattı.

Yazar Oker, Türkiye'de Polisiye edebiyatla ilgili iki düşüncenin bulunduğunu kaydederek, birincisinin ikinci sınıf bir edebiyat olduğuna dair bir kanı olduğunu, ikincisinin ise "İyi polisiye, iyi edebiyattır" şeklindeki düşünce olduğunu aktardı.

Okuyucuların romanları iki nedenle okuduklarını belirten Oker, "Bir, eğlenmek için okurlar. İkincisi ise hakiki, düzgün romanlar okuyorsak, başka insanların hayatına şahit olarak, hayatla ve kendimizle ilgili bir şeyler öğreniriz" dedi.

Celil Oker, polisiye edebiyata ilişkin şunları söyledi:

"Dünyayla tartıştığım ve emin olduğum iki alan var. (İlki) Reklam yazarlığı alanı. İkincisi de 'polisiye edebiyat nedir' ve nasıl bir şey olması gerektiğine dair fikirler. Kafamın içinde tartıştım. Doğruları söylemeye çalıştım. Onun dışındaki alanlarda, Türkiye'de olup bitenlerle ilgili görüşlerimi kamuya açmaktan taaccub ederim. Çünkü herşeyi bilmem mümkün değil. İnsan kavga ettiği şeyi bilir. Birisi bana 'aşk nedir?' diye sorsa, vereceğim cevap 'bilmiyorum'dur. O yüzden, hayatın çok ciddi meselelerine karşı bir şeyler söyleme zorunluluğunu hissetmeden, aynı zamanda insanlığın bir kaç bin yıldır yaptığı, hikaye anlatılıcılığını bir ucundan tutan biri olarak, inanılmaz mutlu oluyorum. Bu rüyalarımın yerine gelmesi anlamına geliyor."

İlk kitabının 1999'da çıktığını kaydeden Oker, "Oradan buraya, 16 yıl geçmiş. 9 kitap yazdım. Ortalama 2 yılda bir roman yazmışım. Bu ortalama fena değil. Okurlar okumaya, yayınevi yayınlamaya niyetli oldukça, bu işi büyük bir zevkle, ilk günkü heyecanımla yapmaya devam edeceğim" ifadelerini kullandı.

"Polisiye, yüzde 100 mutlu sonla biten hikayelerden oluşur"

Ünlü polisiye yazarı Oker, Erol Üyepazarcı'nın polisiye alanında büyük bir koleksiyonun olduğuna ve bu bilgileri paylaştığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

"Erol Üyepazarcı, Türk polisiyesiyle ilgili bilgilerini, 'Korkmayınız, Mister Sherlock Holmes'da paylaştı. Erol Bey'e göre, Abdülhamid çok sıkı bir polisiye meraklısıymış. Hem polisiye meraklısı hem de padişah olduğu için, dışişleriyle uğraşan personelin bir kısmını, yurtdışındaki polisiyeleri çevirtmekle görevlendirmiş. Bir kısmını ise gece uyumadan önce, kendisine okumakla görevlendirmiş."

Polisiyenin neredeyse yüzde 100 mutlu sonla biten hikayelerden oluştuğuna vurgu yapan Oker, "Bir polisiyeniz varsa, büyük suçun faili ortaya çıkar. Bu, illa toplum ve hukuk tarafından cezalandırılacağı anlamına gelmez ama kim olduğunu biliriz. Polisiye edebiyatta, katili arayanların katili bulma oranı yüzde yüz. Ama gerçekte, dünya üzerindeki hiçbir toplum ve yapı, bu noktada yüzde yüz başarıya ulaşamıyor. Nitekim elden kaçan suçlular muhakkak oluyor" diye konuştu.

Celil Oker, polisiye okurlarının özel olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Dilimizde 'uydurmak', yalan söylemek anlamına geliyor. Diğer anlamda 'uydurmak', parçaların birbirine uyması anlamına da gelir. O yüzden uydurmayı müthiş bir fiil olarak ele alıyorum. Ben uyduruyorum. Bütün romancılar da uyduruyor. Önemli olan birbirine uydurup, uydurmamak. Her romancının üzerinde titizlikle durduğu bir şeydir bu. Çünkü içinizden gelen şeyleri hiçbir denetime tabi tutmadan, kusar gibi yazarsanız, muhtemelen bazı şeyler birbirine uymayacaktır. Uydurmayı bu yüzden önemsiyorum."

"Sen Ölürsün Ben Yaşarım" adlı son kitabını, çok ciddi ve disiplinli bir şekilde yazdığını aktaran Oker, "Benim için yazarlık dediğim müessesinin bir numaralı temeli, çalışmaktır. İlham denilen şeye çok inanmıyorum. Eğer polisiye roman yazıyorsanız, birilerini öldüreceksiniz. Bu ölen birisinin bir bağlam içinde ölmesi lazım" dedi.

Kaynak: AA / Kültür Sanat
title