Beyazıt Ramazan Sohbetleri
Türkiye Diyanet Vakfı'nca bu yıl 35'incisi düzenlenen Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı kapsamında gerçekleştirilen "Beyazıt Ramazan Sohbetleri"nin konuğu gazeteci yazar Leyla İpekçi oldu.
Türkiye Diyanet Vakfı'nca bu yıl 35'incisi düzenlenen Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı kapsamında gerçekleştirilen "Beyazıt Ramazan Sohbetleri"nin konuğu gazeteci yazar Leyla İpekçi oldu.
Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde yapılan etkinlikte konuşan İpekçi, gençlerin yazar olmak istediğini ancak okumadığını ifade ederek, "Artık gençler okumak yerine sadece kendi yazdıklarını okutmaya çalışıyorlar. Özellikle kız çocukları tortularından kurtulmak için kaleme dökerler. Sonra bunlar yırtılır atılır. Aslında bu bir avantajdır çünkü kendinden yola çıkarak başkaları için yazmak bu şekilde başlıyor." dedi.
Kendisinin çocukluğunun İstanbul'da geçtiğini ve gençlik yıllarında yazdıklarına İstanbul'u şahit tuttuğunu ifade eden İpekçi, şunları söyledi:
"Şimdi 30 sene öncesinin ramazan aylarını hatırlıyorum. Oruç tutan yaşlıların teravih namazından çıkışlarını hatırlıyorum. Buralardan bir hatıra veya insan yüzü muhayyilemizde kalıyordu ve yazıyorduk. İlerleyen zamanlarda sadece yazmaya, kendimi gerçekleştirmeye çalıştım. Özellikle roman yazarken her şeyin esin vermeye başladığını fark ettim. Çünkü tecrübeyle artık insanları ve eşyaları okumaya başlıyorsunuz. Ben gençlere artık kitap okuyamıyorsanız insan yüzleri okumaya çalışın diye tavsiyede bulunuyorum."
İpekçi, yazmak konusundaki en önemli meselenin niyet olduğunu ve niyetin gerçekliğe yaklaşmak anlamına geldiğini vurgulayarak, yazma serüveninin hakikate doğru yapılan bir yolculuktan başka bir şey olmadığını belirtti.
Köşe yazısını yazarken aynı konuları defalarca yazmak zorunda kaldığını ancak aslında her defasında farklı detayları yakalayabildiğini ifade eden İpekçi, "Hayatın dip akıntılarında ve derinliklerinde bir şeyleri yakalamak ve olaylara içeriden bakmak gerekiyor. Yazı insanı hep bu kanallarda tutuyor. Bütün bunların yanında yerli ve milli olmayan yazarlar da var. İstanbul'u malzeme olarak kullanıp yaşadıkları yeri sevmeyen, kaçmaya çalışan insanlar." şeklinde konuştu.
Kendini anlamak için yazmaya çalıştığını belirten İpekçi, gençlerin de yazmak için bir neden bulması gerektiğini ve ona tutunması gerektiğini ifade etti.