Asırlara meydan okuyan "Ağasar elbiseleri" yaşatılıyor
Trabzon'un Şalpazarı ilçesinde yaşayan kadınların günlük hayatta giydikleri ve Çepni kültürünün devamı niteliğindeki "Ağasar elbiseleri", ilçede terziler sayesinde asırlardır gün yüzünde tutuluyor.
Trabzon'un Şalpazarı ilçesinde yaşayan kadınların günlük hayatta giydikleri ve Çepni kültürünün devamı niteliğindeki "Ağasar elbiseleri", ilçede terziler sayesinde asırlardır gün yüzünde tutuluyor.
Kelime anlamı "düşmanla savaşan" anlamına gelen, tarihte Karadeniz'in Türkleşmesinde önemli rol oynayan Çepnilerin kültürlerinin bir göstergesi olan Ağasar elbiseleri hem yurt içi hem de yurt dışından ilgi görüyor.
El emeği olan ve daha çok halk oyunlarında kullanılan kıyafetleri andıran elbiseler, kendine has tasarımı ve renkleriyle dikkati çekiyor.
Köyden köye farklılık gösterse de kadınların kullandıkları ve yörenin kültürünü yansıtan bir öge olarak nitelendirilen Ağasar elbiseleri, Şalpazarı'ndaki terziler sayesinde asırlardır yaşatılıyor.
İlçenin Gökçeköy Mahallesi'nde babadan kalma mesleğini yaşatmaya çalışan 55 yaşındaki Ayhan Karagöz, AA muhabirine, ilkokul yıllarında babasının yanında mesleği öğrendiğini söyledi.
Şalpazarı'nın var oluşundan itibaren kadınların bu elbiseleri giydiğini belirten Karagöz, "17 yaşından beri bu elbiseleri dikiyorum. Yörede elbiseler Ağasar elbiseleri olarak adlandırılır. Şalpazarı'na özgü bir giyim şeklidir." dedi.
Karagöz, ilçe dışında kadınların Ağasar elbiselerini şenlik, düğün ve kına gecelerinde giydiğini ancak Şalpazarı'nda günlük kıyafet olarak da kullanıldığına işaret ederek, "Devir değiştikçe kızlar her sene ayrı bir renkten kıyafet diktiriyorlar. Televizyonda gördükleri renkli kumaşlardan alıp elbise diktiriyorlar. Belli bir mesai saatim olmadığı için gücüm yettiği kadar elbiseleri geceli gündüzlü dikiyorum. Bir kadına en az 8 kıyafet dikiyorum." diye konuştu.
Ülke geliştikçe insanların alım gücünün de arttığına dikkati çeken Karagöz, "O nedenle kızlar daha fazla kıyafet diktiriyorlar. Bu nedenle 2000 yılından sonra talepler daha da arttı." ifadesini kullandı.
Karagöz, Türkiye'nin her yerine sipariş üzerine kıyafet diktiğini kaydederek, Türkiye'den Almanya'ya giden kadınların da orada giyinmek üzere kıyafet diktirdiğini anlattı.
Meslekte çırak yetiştirmekte zorlandığını belirten Karagöz, baba mesleği olan Ağasar elbiseleri dikim geleneğini elinden geldiği kadar yaşatmaya çalıştığını dile getirdi.
"Kızlarımızı en güzel şekilde süslemeye çalışıyoruz"
İlçede annesiyle 25 yıldır Ağasar elbisesi diken Ali Yamaç da yöresel kıyafet kültürünün bin 500 yıllık bir kültür olduğuna işaret ederek, Şalpazarı'nda bu kültürü ellerinden geldiğince en iyi şekilde yaşatmaya ve devam ettirmeye çalıştıklarını söyledi.
Yayla şenliklerinde, okullardaki halk oyunları ekipleri için kadınlara ve genç kızlara elbise yaptıklarını anlatan Yamaç, "Kızlarımızı en güzel şekilde süslemeye çalışıyoruz. Mesleğimi severek yapıyorum. Annemden bana kalan bu mesleği en güzel şekilde devam ettirmek için çalışıyoruz." dedi.
Yamaç, ilçede Halk Eğitim Merkezinin Ağasar elbiseleri için kurslar düzenlediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elbiseleri dikmek zor ve çok fazla emek istiyor. O nedenle insanlar öğrenmek istemiyor. Yelek küçük olmasına rağmen yapımına 8 saatimizi ayırıyoruz ama dışarıdan baktığınızda minyatür küçüktür. İşlemeleri vardır ve sanat olarak değeri çok fazladır. Elbisesi 3,5 metreden oluşur. Küçük parçalar haline ayırıp sonra bir marangoz gibi yeniden bir araya getirirsiniz. Bağları da aynı şekilde bir günde örülmektedir. Zor ve emek isteyen bir meslektir ama elimizden geldiği kadar anne mesleğini öğrenmek isteyen kızlarımıza öğretmeye çalışacağız."
"Bizde 12 ay boyunca yoğunluk vardır"
İlçede Çepni kültürünü yaşattıklarını vurgulayan Yamaç, şunları söyledi:
"Şalpazarı bu geleneği hala yaşatan bir ilçe olarak Karadeniz ve Türkiye'de tek diyebilirim. Bir kıyafet başörtüsünden lastik ayakkabısına kadar A'dan Z'ye 13 parçadan oluşuyor. Bunu dikip hazır etmemiz de bir haftayı buluyor. Müşteri geldiği zaman kıyafetin bütün parçalarını temin etme imkanımız var. Bizde 12 ay boyunca yoğunluk vardır. Yaz döneminde yayla şenlikleri başlar. O nedenle 4 ay boyunca yoğunluğumuz vardır. Geceli gündüzlü annem, ablam ve teyzemle çalışırız. Eylül ayından sonra da okullara folklor kıyafetleri yaparız. Sonra yine aynı düzenle devam ederiz."
Yamaç, Türkiye'nin farklı yörelerinden de kına geceleri için Ağasar elbisesi siparişi aldıklarını belirterek, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerdeki derneklere folklor elbiseleri diktiklerini aktardı.
Ankara'daki bir arkadaşına Ağasar elbisesi diktiren Fatma Ataman ise "Bu kıyafetleri benim arkadaşım Ankara'dan sipariş verdi. Çok seviyor bu giysileri. Geldiği zaman giyer ve resimlerini çeker. Biz de onun gelinine, kızına ve kendisine birer tane diktirdik." diye konuştu.
İlçede Ağasar kıyafeti giyen Azize Şahin, genç kızların ışıl ışıl simli kumaşlar tercih ettiğini belirterek, "Daha yaşlı kadınlar, siyah ve üzeri taşlı kumaşları daha çok tercih ediyorlar. Şu anda daha sade kumaşlar seçiliyor. Kına, düğün, festivallerde ve şenliklerde tercih ediyoruz. Günlük hayatta da hala giyen kadınlarımız var. Bu kültürü devam ettirmeyi düşünüyorum." dedi.