Altın Defter Kapandı…
20. yüzyıla damgasını vuran yazarlardan, Nobel ödüllü Doris Lessing 94 yaşında hayata veda etti. Aktivist kimliğiyle de tanınan Lessing, özgürlük mücadelecileri için öncü bir isimdi.
Nobel ödüllü yazar Doris Lessing muhteşem bir ömrü 94 yaşında tamamladı. Hayatın içinden bir cesaret sınavı verircesine geçip ardında edebi izler bırakabilen ender kişiliklerden biriydi Lessing. Öncü bir edebiyatçı, kararlı bir insan hakları savunucusu ve tasavvufa gönül vermiş bir Batılı sufi olarak 20. yüzyıla damgasını vurdu. Öğrenim durumu lise terk olan Lessing, kendi kendini yetiştirmiş bir entelektüel sıfatıyla 21. yüzyıla örnek bir kültür mirası bıraktı.
17 Kasım’da Londra’daki evinde hayatını kaybeden Lessing, hem biçemi hem düşünceleriyle 20. yüzyıl edebiyatının en güçlü seslerinden biriydi. Roman, kısa öykü, oyun, makale, şiir hatta opera librettosu yazarak bütün türlerde eser verdi.
Birinci Dünya Savaşı’nda gazi olmuş, İran’da bir bankada çalışmaya başlamış bir askerle evlenince işi bırakan bir hemşirenin kızı olarak Kirmanşah’ta dünyaya gelen Lessing’in hayatının ilk yarısı Güney Rodezya’da (bugünkü Zimbabwe) geçti. Babasının suya düşen tarım yapıp zengin olma hayalleriyle annesinin tutmayan İngiliz hayat tarzını koruma çabaları arasında misyon okullarına gönderilen Lessing, eğitimini bırakıp evden ayrıldı. O dönemdeki Rodezya başkenti Salisbury’de hastabakıcılık, telefon santral operatörlüğü gibi işler yaparken solcu grupların kitap kulüplerine üye oldu ve hayatı böylece şekillendi. Bu dönemde iki evlilik yaptı ve üç çocuk sahibi oldu.
1950’de yayınlanan ilk romanı The Grass is Singing / Türkü Söylüyor Otlar ile Güney Afrika’daki ırkçılığın ve sömürgeciliğin doğasını irdeledi. Profesyonel bir yazar olarak kariyerine Afrika’da geçen ve apartheid rejiminin çirkinliğini gözler önüne seren cesur öyküler ve novelalarla devam etti. Bu yüzden büyüdüğü Güney Rodezya ve Güney Afrika’ya girişi yasaklandı.
Devrim gibi bir hayat yaşadı
1962 yılında The Golden Notebook / Altın Defter ile postmodern edebiyatın başyapıtlarından birini verdi. Lessing, Altın Defter’i kuralları yıkarak ve kural koyucuları eleştirerek, biricik ve özgün, formsuz bir form yaratarak yazdı. Lessing’e göre özünde Altın Defter, Özgür Kadınlar adında kısa bir romandır. Onun kahramanı olan Anna Wulf, insanları ve olayları birbirinden ayırmak için Siyah, Kırmızı, Sarı ve Mavi renklerde dört ayrı defter tutar günce olarak. Anna’nın önce yıkımı olan sevgilisi Saul Green sonra destekçisi haline gelir. Onu Özgür Kadınlar’ı yazmaya Green teşvik eder. Anna ise dört renkteki defterinden doğan yeni bir defter olan ‘Altın Defter’i Saul’a verir yazması için…
Altmışlı yıllarda İdris Şah’ın metinlerinden etkilenen Doris Lessing’in yapıtlarındaki kişisel özgürleşme düşüncesi tasavvufla yoğrulmaya başladı. Türkçe’ye de çevrilen The Good Terrorist / Terörist, bilimkurgu niteliği taşıyan Canopus in Argos: Archives / Argos’taki Kanopus Arşivleri dizisi, Memoirs of a Survivor / Hayatta Kalma Güncesi, Love Again / Gene Aşk, Mara and Dann / Mara ile Dan ve son romanı Alfred and Emily / Alfred ile Emily en çok bilinen yapıtları arasında yer aldı. Hayatının 1919 – 1949 arasındaki ilk bölümünü, ailesini, evliliklerini, çocuklarını açık sözlülükle anlattığı Under My Skin / Tenimin Altında büyük başarı kazandı. Lessing’in politik duruşu dünyadaki tüm özgürlük mücadelesi verenler özellikle de ırkçılık ve nükleer silahlanma karşıtları ile kadın hakları savunucuları üzerinde her daim ciddi bir etkisi oldu.
Lessing’in kaybıyla dünya düşün ve edebiyatında altın bir defter kapandı. Geride, doğası ve dehasıyla bir devrim gibi yaşadığı hayat öyküsünden ve Marksizm, feminizm ve tasavvuf gibi pek çok farklı görüşü kaynaştırdığı kitaplarından genç kuşakların tırmanamayacağı kadar yüksek bir kule bıraktı.