70 Yıl Sonra Yeniden Para
70 yıl önce ilk kez Muhsin Ertuğrul tarafından sahnelendi. 10 yıl önce yeniden repertuara alındı ancak oynanmadı. Necip Fazıl Kısakürek’in Para adlı oyunu Üstad’ın vefatının 30. yılında Şehir Tiyatroları’nda yeniden perde açıyor
Türk tiyatrosuna on dört oyun kazandıran Üstad Necip Fazıl’ın Para adlı eseri vefatının 30. yılında İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahneleniyor. Necip Fazıl Kısakürek’in “Tohum” (1935); “Bir Adam Yaratmak” (1937); “Künye” (1939); “Sabır Taşı” (1940) oyunlarından sonra 1941’de yazdığı beşinci oyunu olan Para, ilk defa Muhsin Ertuğrul tarafından sahneye konulmuş ve 1941-1942 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda seyirci karşısına çıkmış. En son 2002-2003 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu repertuarına alınan ve yönetmen Mustafa Aslan'ın sahnelenmek için teklif ettiği Necip Fazıl'ın “Para” adlı oyunu o dönemde perde açamamış.
Necip Fazıl’ın 30. vefat yılında 25 Mayıs’ta bir kez daha seyirciyle buluşacak olan oyun bu kez Engin Güremen rejisiyle sahneye taşınıyor. Para için “Yazılışının üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen bana sorarsanız güncelliğini çok koruyan bir eser. Çünkü o yıllarda, seneler sonra yaşanacak olan banker ve banka hortumlama olayları sanki öngörülmüş. Onun için bana çok güncel geliyor” diyen Güremen’in babası da Necip Fazıl’ın Nam-ı Diğer Parmaksız Salih adlı eserini yine İstanbul Şehir tiyatrosunda 1948-1949 kış sezonunda sahnelemiş. Necip Fazıl oyunlarının tiyatrolarda neden bu kadar az oynandığını sorduğumuzda “Türk edebiyatının mümtaz yazarlarından biri. Niye gündeme gelmiyor? Gündeme gelmemesi de bir sebeple ilgili değil. Bir çok yazar her zaman gündemde olmuyor” şeklinde cevap veriyor. Para’nın Türk tiyatro literatüründe parayı ilk defa nesne olarak kullanan oyun olduğuna dikkat çeken Güremen, “Oyun para hırsının, madde hırsının insanları nasıl felakete sürüklediğini anlatıyor” şeklinde konuşuyor. Para’nın evrensel bir metin olduğunun altını çizen Güremen, “Necip Fazıl metnin başına şöyle bir not düşmüş; ben de onu projeksiyonda vereceğim, ‘Vak’a meçhul bir memlekette meçhul bir zamanda geçer’ diyor. Bu benim için çok önemli. 1940’ta da geçebilir, 2012’de de geçebilir, Türkiye’de de geçebilir, Fransa’da Yunanistan’da da geçebilir. Zaten kişi isimleri de yok. O, benzeri, karısı, kızı, kızının nişanlısı gibi hatta para birimi de yok. Sürükleyici bir gizem var” diyor. Oyunu sahnelerken bazı sözcüklerin özellikle anlaşılması açısından değişiklikler yapıldığına dikkat çeken Güremen, “Bana sorarsanız dilimiz de fakirleşti. Biz bugün sahnede ihtikar dersek kimse anlamayacak. Onun karşılığı vurgundur. İhtikar’ı bilmiyor, ‘niçin bilmiyorsun öğren’ diyemezsiniz ki. Dolayısıyla bu türden ufak tefek değişiklikler için aileden izin alındı gayet tabi” diye konuşuyor. Aziz Sarvan, Cem Uras ve Aslı Aybars’ın rol aldığı, 25 Mayıs Cumartesi günü saat 20.00 Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde perde açacak olan oyun, 2013-2014 sezonunda da seyirciyle buluşmaya devam edecek.
20 yıldır oynanmamış yerli oyunlar var
Şehir Tiyatroları repertuarının yerli oyun açısından oldukça zengin olduğunun altını çizen Güremen, hem yeni hem de klasik eserlerin bu repertuarda yer bulduğunun altını çiziyor ve ekliyor, “Bu sene Şehir Tiyatrosu’nda yeni yerli oyunlar var. Bir tanesi Türkiye Kayası. Bir tanesi Hıdrellez ve bunlar genç yazarların oyunları. Yerli klasikler de yabancı klasikler de oynanacak. Çağdaş yabancı ve yerli oyunlar da oynanacak. Çünkü Şehir Tiyatrosu repertuarı çok geniş yelpazesi olan bir tiyatro. Şöyle bir repertuarlara bakılırsa daima yüzde elli yüzde altmış yerlidir. Ki bunların içinde Reşat Nuri Güntekin de, Recep Bilginer, Necati Cumalı, Nazım Hikmet, Necip Fazıl da vardır. Ama bunlar içinde 20 senedir oynanmamış olanlar da var.