4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali
Yönetmen Ömer Faruk Sorak, oyuncu yönetimi atölyesinde sinema meraklılarıyla bir araya geldi.
Yönetmen Ömer Faruk Sorak, oyuncu yönetimi atölyesinde sinema meraklılarıyla bir araya geldi.
The Marmara Pera'da gerçekleştirilen 4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte konuşan Sorak, kameraman olarak başladığı meslek hayatına, 1995 yılında TRT'den istifa ettikten sonra yönetmen olarak devam ettiğini anlattı.
Çocukluğunda izlediği tiyatro oyunlarından etkinlendiğini ifade eden Sorak, "Tiyatro, bendeki oyuncu seyirci duygusunu geliştirdi. İlk olarak fotoroman yaparak başlamıştım. İnsanla bir objeyi ilişkilendirmeyi öğrendim. Daha sonra bunun okulunu okumaya karar verdim." dedi.
Asistan olarak başladığı ilk film tecrübesini anlatan Sorak, "Çalıştığım ilk film dublajlı bir filmdi. Oyuncu asistanından aldığı suflelerle doğal bir şekilde oynayan oyuncuları gördüğümde ilk büyülenmem burada gerçekleşti. Seti senfoni orkestralarına benzettim. Yönetmen ise orkestranın şefi gibiydi. Orkestradaki herkes gibi iyi bütün enstrümanları iyi bilmenin gerekliliğini fark ettim. Davulcuyu kendi başına bırakırsan davul sesi çok çıkabilir, klarneti boş bırakırsan onun sesi çok çıkabilir dolayısıyla icra etmek istediğiniz parçayı icra edemezsiniz." diye konuştu.
Oyunculukta da oyuncunun çok da kendi haline bırakılmaması gerektiğini savunan Sorak, şunları söyledi:
"Oyunculuk yalancılık gibi. Nasıl ki biri bir şeyi anlattığında yalanını yakalayamıyorsanız, ona yalancı diyemiyorsanuz oyunculuk da böyle bir şey. Siz onun oynadığını fark etmeyeceksiniz. Kendi kafamda ben oyuncu kelimesiyle gerçekçi kelimesini yer değiştirdim. Oyuncu değil gerçekçi arıyorum. Birlikte çalıştığım oyunculara da gerçekliği yakalamalarını istedim."
Star sinemasının yaygın olduğu yerlerde olduğu gibi Türkiye'de de oyuncuların ne kadar popüler oldukları veya yurt dışı pazarlarında karşılığı olup olmadığına bakıldığını aktaran Sorak, oyuncunun filme ne kadar gişe getireceğinden çok filmde oynadığında kendisinden ne katabileceğinin düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sorak, "Hikaye aşamasında heyecanı paylaşabilen oyuncuları tercih ediyorum. Bununla da bugüne kadar başarılı olduğumu düşünüyorum. Sınav filminde oynayan çocuklar mesela, hiçbiri de sinema alanında isme sahip değildi ama sınav sürecini yaşamışlardı. Hikayeye zaten hazırdılar. Tanıdığımız oyuncuların isimleri artık bizim için senaryodaki isim oluyor. Ona biz o isimle hitap ediyoruz." ifadelerini kullandı.