28 Şubat'ın Travması Devam Ediyor"
28 Şubat sürecinde Ağrı'da mağdur olan vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, o dönem yaşadıklarını hafızasından silemiyor.
MUSA CAN ERASLAN - 28 Şubat sürecinde Ağrı'da mağdur olan vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, o dönem yaşadıklarını hafızasından silemiyor.
Memur-Sen Ağrı Şube Başkanı Süleyman Gümüşer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, o dönemde eşiyle mağdur edildiklerini söyledi. O dönemde yaşananları anlatan Gümüşer, "28 Şubat gibi postmodern darbenin oluşu bu ülkenin milli iradesine karşı yapılmış olan bir darbeydi. 28 Şubat kararlarına bin yıl sürecek deniliyordu. 28 Şubat kararları bin yıl sürecek diyenler Allah'ın hesabının olduğunu unutmuştu. Aradan 5 yıl geçmesinin ardından 28 Şubat sürecinin bütün paradigması altüst oldu. 28 Şubat kararları doğrultusunda Kur'an'ın tefsirinin açıklandığı kitaplar yasaklandı. Bir toplumda eğer kitaplar yasaklanıyorsa o toplum gelişmez, geri kalır. Şimdiki genç nesil Türkiye tarihini öğrenmek istiyorsa 28 Şubat dönemini çok iyi okumalı" ifadesini kullandı.
28 Şubat sürecinin başladığı dönemlerde Ağrı'da İmam Hatip Lisesinde görev yaptığını belirten Gümüşer, ilahiyat fakültesi mezunu olan eşinin 28 Şubat darbesinden sonra öğretmen olarak atanamadığını ifade etti.
Eşinin 7-8 yıl boyunca atanmayı beklediğini dile getiren Gümüşer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü ilahiyat fakülteleri mezunlarının din kültürü öğretmeni olarak atanmaları çok sıkıntılıydı. Biz de o dönemde alınan kararlar doğrultusunda açığa alınmış ve aylarca görevimizden uzaklaştırılmıştık. O dönemde aileniz ve çevrenizdeki insanlar camiye gitmeye ürküyordu. İbadet etmeye insanlar korkuyordu ve dini konulu kitaplar saklanmak zorunda kalınmıştı. Bütün bunlar bu ülkeye yapılmış çok büyük bir zulümdü. Tüm 28 Şubat mağdurları alınan kararlar karşısında sabırlı bir direniş gösterdiler asla ellerini taşa atmadılar. Kendim de yine o dönemde bizimle ilgili başkalarının üzerimizde oluşturmuş olduğu algılardan dolayı sıkıntılarla yüz yüze geldik. Bizler bugün buradayız. 28 Şubat mağdurları bugün Türkiye'yi yönetiyor."
"28 Şubat kara bir lekedir"
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Ağrı Temsilcisi Kerem Anığı da 28 Şubat sürecinin Türkiye'nin yaşadığı en büyük kara lekelerden biri olduğunu söyledi.
O dönem alınan kararlardan hem kendisinin hem ailesinin "nasibini aldığını" ifade eden Anığı, şunları kaydetti:
"O süreçte ben ve ailem darbeden nasibimizi aldık ve olumsuz yönde etkilendik. Şu anda bir kamu kurumunda yöneticilik yapan bir kardeşim var. Kardeşim imam hatip lisesi mezunu olmasından dolayı o dönemde gelmesi gereken makama ve mevkiye ayağına takılan 28 Şubat prangasından dolayı gelemedi. Bir diğer kardeşim de o dönemde polislik sınavını kazanmasına rağmen elenerek polis olamadı. Lise son sınıftayken okuduğumuz kitaplardan ve gittiğimiz camilerden dolayı günlerce takip edildik ve gözaltına alındık. O sürecin bende ve ailemde oluşturduğu bir travma var. O günleri tekrar düşündüğümde ve hatta şu anda anlattığımda bile tüylerim diken diken oluyor."
Evlerinin kapısının özellikle geceleri her çalındığında, annesinin "oğlumu polisler götürecekler" korkusuyla yaşadığını anımsatan Anığı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir gece evimize yapılan baskın küçük yaştaki kız kardeşimde bir travmaya sebep oldu. Kardeşimin bir süre dili tutuldu ve konuşamadı. O süreçte sıkıntı yaşamamış insanların bizim duygularımızı anlaması çok zordur. Derneklere veya camilere bağışta bulunan insanların sokak ortasında gözaltına alınmalarına şahit olduk. 28 Şubat süreci inançlı ve Müslüman olan halkın üzerine karabasan gibi çökmüştü."
Ağrı'da bir kamu kurumundan emekli olan ve şu anda esnaflıkla uğraşan Levent Çelik ise o dönemde haksız şekilde uğradığı tahkikatlar sonucu aldığı cezalar nedeniyle sicilinin bozulduğunu ve mağduriyetinin hala devam ettiğini söyledi.
Çelik, 28 Şubat sürecinde gözaltına alındığını belirterek, şunları söyledi:
"8 gün emniyette ve 19 gün de cezaevinde kaldım. İş camiasında, akrabalarım ve arkadaşlarım arasında dışlanarak hem maddi hem de manevi anlamda mağduriyet yaşadım. Ailemdeki kadınlar çarşaf giydiği için bizleri irticacı, Humeynici ve Hizbullahçı gibi görerek hep dışladılar. Kendi ülkemde yabancı ve dışlanmış bir şekilde hep mağdur oldum. Bu mağduriyetlerin bedelini ailece ödedik. Erzurum'da devlet güvenlik mahkemesinde 5 yıl boyunca sürekli yargılandık."
"28 Şubat'ta fişlenmiş olan kişilerin çocukları ve aileleri o dönemde olmasa bile ilerleyen yıllarda hep sıkıntı yaşamıştır" diyen Çelik, mağduriyetlerin giderilmesini istedi.