28 Konsolos İstanbul’u Anlattı
Konsoloslukların Penceresinden İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından hazırlanan 'Konsoloslukların Penceresinden İstanbul' kitabı okuyucunun ilgisine sunuldu.
28 konsolos tarafından kaleme alınan İstanbul ile ilgili yazılar, konsolosların makamındaki pencereden çekilen İstanbul siluetleriyle süsleniyor. Kuşe kâğıt, büyük boy ve bol fotoğraflı olarak 'prestij kitap' formatında hazırlanan çalışmanın konsepti de sıra dışı. Kitap, konsolosların İstanbul'la ilgili anı, izlenim ve hikâyelerini bizzat onların kaleminden yansıtıyor.
İngilizce ve Türkçe olarak hazırlanan ve ilk etapta 3 bin adet basılan eserin genel yayın yönetmenliğini İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan, yayın danışmanlığını Prof. Dr. İskender Pala, editörlüğünü Yüksel Durgut üstlendi. ABD'den Japonya'ya, Japonyadan İran'a, İran'dan İngiltere ve Rusya'ya kadar 28 konsolosun yazısının yer aldığı kitapta, her yazıda ayrı bir hikâye karşılıyor okuyucuyu. Ketumluklarıyla ünlü diplomatların İstanbul'u anlatırken dillerindeki bağ çözülüyor.
İstanbul'un Büyüsü ve Misafirperverlik Matthias Ludwig Bogislav von Kummer (Almanya İstanbul Başkonsolosu)
İstanbul'un pek çok özelliği, başka yerde görülmemiş bir derinlikte tarihi bir boyuta sahiptir. Bu şehrin sokaklarında ne zaman yürüsek ya da araba kullansak, ne zaman modern ya da tarihi mekânlarda dolaşsak, ne zaman insanları ile konuşsak, bu şehrin büyüsünü görüyoruz ve insanların sıcak misafirperverliğini hissediyoruz. İstanbul'da insanın üzerinde derin bir izlenim bırakan ve geri gelme isteği uyandıran bir şeyler var…
Bir İmparatorluğun Kalbi Sharon Anderholm Wiener (ABD İstanbul Başkonsolosu)
Bir zamanlar biri bana İstanbul'a gelmenin bir filmde olmak gibi bir duygu olduğunu söylemişti. Film, siz gelmeden önce başlamış. Siz filmi duymuşsunuz. Buraya geldiğinizde, devam eden baş döndürücü bir senaryonun içinde bir oyuncu olduğunuzu fark ediyorsunuz. Siz gittikten sonra da film devam ediyor. Gelecekteki konsoloslar da benim gibi küçük bir rol oynama fırsatı bulacaklar. İstanbul'da her türlü çevreden ve geçmişten çok sayıda ilginç insanla tanışıyoruz. Bizler, İstanbul gibi harika bir insan mozaiğinin bulunduğu bir şehirde ömür boyu sürecek dostlıuklar tesis etmek gibi çok güzel bir şans elde ediyoruz.
Sabah kalkınca Arnavutköy'deki resmi konutun penceresinden Boğaz'a ve Asya'nın başlangıç noktalarına bakıyorum. Cumhuriyetimizin ilk günlerinden beri Amerika Birleşik Devletleri'nin neden burada diplomatik bir varlık gösterdiğini yeniden hatırlıyorum.
Tarihi Kent İstanbul Zihiliang Zhang (Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu)
Bu kent dünya standartlarında iki büyük imparatorluğun başkentliğini yapmış, dünya tarihinde mukayese edilemez bir yer kazanmıştır. Kentteki Topkapı Sarayı Müzesi, Dolmabahçe Sarayı, Ayasofya Müzesi, Sultanahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı vb. yapılar asırların yağmur, rüzgâr gibi hava şartlarına maruz kalmasına rağmen, mağrur sağlamlığını halen muhafaza etmiştir. Adeta her an insanlara eski günlerdeki görkeminin unutulmaması için uyarıda bulunmaktadır.
Benim İstanbul'um Maria Szekely (Macaristan İstanbul Başkonsolosu)
Büyük Macar piyanist ve besteci Franz Listz, Sultan Abdülmecit'in daveti ile 1847 yılında geldiği İstanbul'da bir süre için Beyoğlu'nda yaşadı. Dünyaca ünlü müzisyen, besteci ve eğitmen Bela Bartok, 1936'da büyük Türk bestecilerinden biri olan Adnan Saygun ile Türkiye'de hal müziği ile ilgili raştırmalar yürüttü. Araştırmaları sonucunda Macar ve Türk halklarının köken benzerliğinin bir kanıtı olarak, Macar ve Türk halk müziklerinin birbirlerine ne kadar yakın olduğunu ortaya koydular.
Kısacası İstanbul'un birçok bölgesinde, bu büyük ülke ve onun cesur milletiyle bağlantısı olan Macarların izini sürebilirsiniz. Bu yüzden Avrupa Konseyi'nin Almanya'dan Essen ve Macaristan'dan Pecs ile birlikte İstanbul'u; aynı anda bu üç kenti, Avrupa Kültür Başkenti 2010 için aday şehir olarak seçmesi anlamlı bir karardır.