Kadınlar Daha Fazla Saç Yoluyor
Yapılan son araştırrmalara göre, kadınlar erkeklere oranla 8 kat daha fazla saç yoluyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, saç yolma hastalığının dürtüleri kontrol edememekten kaynaklandığını belirterek, "Saç yolma, kadınlarda erkeklere göre yaklaşık sekiz kat fazla görülür. Bıyık ve sakal koparan erkeklerin de sayısı az değildir" dedi.
Berksun, saç yolma hastalığının çoğunlukla 11-13 yaş grubunda başladığını kaydederek, "saç veya kılları yüzey derisinden kopacak şekilde çekmeye zorlayan saplantı ya da karşı konulamaz dürtü" şeklinde tanımlanan hastalığın tıptaki adının "trikotillomani" olduğunu söyledi.
Erkekler bıyık sakal yoluyor
Yolma davranışının saçlar ve vücuttaki kıllarla ilgili olabileceğine dikkati çeken Berksun, şöyle konuştu:
"Saç, kaş, sakal, bıyık en sık yolma bölgelerini oluşturur. Yolma davranışı, yolunan bölgede geniş açıklıklar meydana getirecek ölçüde yoğun olabilir. Sıkıntı ve stresle bu davranış artar. Bir kısım kadında saçlarını yeme de görülür. Bazı vakalarda saç yeme bu bozukluğun parçası olabilir. Saç yolma, kadınlarda erkeklere göre yaklaşık sekiz kat fazladır fakat bıyık ve sakal yolan erkeklerin de sayısı az değildir. Ortaya çıkan sosyal kaygı, sosyalleşmede bozulmaya sebep olabilir. Bugün için saç yolma bozukluğunun nedenleri tam bilinmemektedir ancak bu dürtünün sürmesinde kaygı, sıkıntı ve endişe önemli bir etkendir.
Tedavide bilişsel davranışçı yöntemler ve anksiyete giderici ilaçlar etkili olabilir."
Çekirdek aile dışındaki yakın akrabalar sorunu bilmez
Berksun, saçların koparılması nedeniyle oluşan açıklığın bere, kasket, eşarp ve bandana gibi aksesuarlarla örtülmeye çalışıldığını vurguladı.
"Bu yüzden kişi birçok sosyal ortama girmekten kaçınır" diyen Berksun, "Kuaföre gitmek karşılaşılacak sorular nedeniyle oldukça sıkıntı yaratan bir durumdur. Çoğu zaman çekirdek aile dışındaki yakın akrabalar dahi sorunu bilmez. Bu bozukluğun getirdiği psikolojik baskının yanı sıra toplumdan uzaklaşma da ayrı bir duygusal yük getirir. Saç koparma davranışını durduramama ya da saçlardaki eksilmeyi örtbas etme gereğiyle iş ve eğitim hayatında büyük aksamalar oluşmaya başlayabilir" şeklinde konuştu.
Diğer psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi saç koparma hastalığında da herkes için ortak geçerli tedavi biçimi olmadığına işaret eden Berksun, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hastalıkta kullanılan etkili birkaç tür tedavi yöntemi vardır. Tedavi, öncelikle hastanın yaşına, dürtü bozukluğunu doğuran ve sürdürmesine neden olan kişisel, saptanabilir nedenlere göre şekillendirilir. Hasta eğer okul çağında ya da okul öncesi çocuk ise ebeveynler davranışı tetikleyen ve sürdüren nedenler konusunda bilgilendirilir. Tanının netleştirilmesi, durumun bir bozukluk olduğuna dair aileye ve kişiye farkındalık kazandırmak tedavide oldukça önemlidir.
Sonraki dönemde bilişsel davranışçı terapiler yani davranışa farkındalık kazandırma, koparma davranışı ile ilgili düşünce süreçlerini yönetme, davranışı baskılama gibi ilaç dışı tedaviler son derece etkili ve önemlidir."