A Day Of Design ve Hermes Buluşması
Ebru Mengenecioğlu ve son dört yıldır ortağı olan kuzeni Mehmet Yücebaşoğlu ile keyifli bir söyleşiye ne dersiniz?
Ebru Mengenecioğlu her zaman çok zarif giyinen ve şık biridir. Bu zevkini bundan 16 sene evvel dekorasyona da yansıtmış ve ilk başlarda 2-3 yabancı düşemelik kumaş ve duvar kağıdı firmasının mümessilliğini alarak bir şirket kurmuştu.
O dönemde Nişantaşı'nda açtığı dükkanında kullandığı dekoratif perdeler o kadar beğeni kazanmış ki, bir anda kendini ağırlıklı olarak perde yaparken bulmuştu. Bugün o 16 sene evvel işe başlayan küçücük şirket, 18 tane dünya çapında kumaş markasının Türkiye mümessilliğini yapan, başka duvar kağıdı şirketlerini de bünyesinde bulunduran, yurt içi ve yurt dışında da mimari projelere imza atan bir şirkete dönüşmüş... Ebru Mengenecioğlu ve son dört yıldır ortağı olan kuzeni Mehmet Yücebaşoğlu ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ebru Hanım, bu işe nasıl başladığınızı ve buraya nasıl geldiğinizi anlatır mısınız?
Ebru Mengenecioğlu: Bundan 16 sene evvel Nişantaşı'nda küçük bir dükkanda başladım. 3 - 4 tane yabancı kumaş şirketi ile çalışıyordum. O dönem farklı perdeler yapmak, perde tasarlamak benim çok hoşuma gidiyordu. Sanırım bu ciddi bir ihtiyaçmış; bir anda bu konuda ciddi bir taleple karşılaştım. Daha sonra yavaş yavaş kumaş işini büyüttüm.
13 sene evvel Gökhan ve Ayşe çarmıklı'nın o zamanki evlerinin kumaş ve perde işlerini yaptım. Sonuçtan çok memnun kalan Gökhan, bana Zekeriyaköy'de inşa ettiği evlerden iki demo evin içini yaptırdı. Bundan sonra da işler büyüyerek gelişti. Beş sene evvel Vicki Hünal artık işini bırakmak istiyordu. O zaman, onun şirketi 'a day of design' ı satın aldım. Böylece bugün 18 farklı büyük marka döşemelik kumaşı ve duvar kağıdını bünyesinde bulunduran bir şirket olduk.
Mehmet Yücebaşoğlu ile nasıl ortak oldunuz? Bundan sonraki ortaklığınız nasıl gelişebilir?
Ebru Mengenecioğlu: Mehmet kuzenim, aynı zamanda ortağız. İç mimar olarak bundan yaklaşık sekiz yıl önce mezun oldu. İlk 2 -3 yıl arada bir gelip gidiyor ve proje bazında çalışıyorduk. Ancak 4 senedir full time beraber çalışıyoruz. Showroom bana ait; Mehmet'le beraber mimari projelere imza atıyoruz. Yakın zamanda Mehmet showrooma da ortak olacak, onun genç ve dinamik enerjisi bu işi daha da ileri götürecek. Ben; ev, çocuk derken birazda senelerin getirdiği yorgunlukla onun kadar koşturamıyorum. O çok daha enerjik ve yeniliklerle daha iç içe!
Yaptığınız yurt dışı ve yurt içi projelerinden bahseder misin?
Mehmet Yücebaşoğlu: Yurt içinde devam eden keyifli projelerimiz var; şu anda bir de Amman'da yaptığımız 5000 m'lik bir residence projemiz devam ediyor. Amerika'da NY ve Bahamas Nasau'da da devam eden iki projemiz var. Bu iki projeyi inşaattan yapıyoruz. NY projesinde oralı bir müteahhit ve oldukça önemli bir mimarla beraber projeyi götürüyoruz, Nassau'da ise sadece bir müteahhit var.Tüm projeyi burada hazırladık ve götürdük; ona göre inşaat devam ediyor. NY'daki evin eşyalarını yine NY'dan seçtik; Bahamas için özgün bir konsept istenmişti; biz de Haremlique markasının kumaşlarını ve yatak takımlarını uygun gördük, müşterimiz de çok beğendi. Mobilyaları Amerika'dan seçtik.
Hermes ile yollarınız nasıl çakıştı?
Mehmet Yücebaşoğlu: Hermes Türkiye açılınca halkla ilişkileri Metin Gürsoy'a verildi. Metin Gürsoy'dan vitrinleri tasarlayacak genç, yenilikçi ve Hermes konseptini tanıyan 6-7 tasarımcı istemişler. Bize de sordular, seve seve kabul ettik. Hermes'in yöneticilerinden Natasha, İstanbul' a geldi ve sunumlarını gördü. En çok bizimkinden etkilendiğini dile getirdi.
Nişantaşı butiğin ilk vitrin tasarımı Fransa'dan geldi. Sonraki iki tanesini Emel Kuran yaptı. Bir sonraki İtalya'dan geldi, ondan sonra bugüne kadar olan diğerlerini biz tasarladık. Her sene bir konu veriliyor ve o konu üzerine senede dört vitrin tasarımı, bir de yılbaşı Christmas'a özel olmak üzere toplam 5 tasarım yapılıyor. İlk seneki konu Fairytale (masal): ikinci sene Craftsman (el işçiliği): bu sene de Timeless (zamansızlık) konularında vitrin hazırlıyoruz. Biz hayal edip onlara projeyi yollayor, onaylatıyoruz. Nişantaşı Main Store'un vitrinini yedinci kez yaptık. Bizi Nişantaşı'nın sabit tasarımcısı yaptılar. İstinye vitrininde açıldığından beri 1 kez biz tasarladık. Onu, her seferinde farklı biri tasarlıyor. Bu arada Hermes Beyrut bizimle çalışmak istiyor, şu anda onlardan zaman bekliyoruz.
Bundan sonra işi nereye taşımayı düşünüyorsunuz?
Mehmet Yücebaşoğlu: Biz inşaat da yapıyoruz; iç dekorasyon da. Ben zaten bir iç mimarım. 2003 senesinde mezun oldum. Son 5 senedir de Ebru ile birlikte çalışıyoruz.
Bizim için dışarıda aldığımız projeler kadar yurt içindeki projeler ve showroom'umuz da çok önemli. Burası sayesinde çok farklı insanlarla tanışıp iş hacmimizi genişletiyoruz. İleride mimari yanımızı çok daha fazla geliştireceğiz.
Ebru Mengenecioğlu: Bundan sonra Mehmet ileriye taşıyacak. Ben artık daha ağırlıklı olarak showroom ile ilgileniyorum, Mehmet ise mimari projelerle...
İşinizin zorlukları neler?
Mehmet Yücebaşoğlu: Bizim meslekte biz, hayal satıyoruz. Hayal satmak çok zor bir iş. Bir de herkesin çok acelesi var, maalesef bizim işimiz aceleyle yapılacak bir iş değil. O yüzden bazen zorlanıyoruz ancak belli de bir stilimiz var, zamansız bir stil... O yüzden, bizim tarzımızı bilenler bize geliyor, böylece genellikle çok keyifli çalışmalar oluyor müşterilerimizle bizim aramızda.
Ebru Mengenecioğlu: Bizim işimizin en zor kısmı aralıksız çalışmak zorunda olmamız. özellikle aldığımız yurt dışı projelerden dolayı da biraz böyle çalışıyoruz. Amman'da Cuma günü tatil, Amerika ile saat farkından dolayı 7 gün 24 saat çalışıyoruz desek yalan olmaz! Ancak işimizi teslim ettiğimizde ve karşı tarafın memnuniyetine şahit olunca, tüm yorgunluğumuzu unutuyoruz...
Bir de son olarak de Gournay ürünlerinden bahseder misiniz?
Ebru Mengenecioğlu: Evet ürün gamımızdaki bu özel ürünün duvar kağıtları tamamen kişiye özel el boyaması yapılıyor. Şirketin bünyesinde 200 sanatçı çalışıyor. İster tek bir panel, ister bütün duvarı kaplayacak kadar panel alabilirsiniz. Size özel tasarımlarla da bu duvar kağıtları hazırlanabiliyor. Ayrıca yine aynı markanın 18. yüzyıl tekniği ile ürettiği özel yemek takımları var. Tek tek elde çok ince hazırlanan bu porselenler, gerçekten çok özel. Tek bir takımın hazırlanması 7-8 ay sürebiliyor.
Tuana Zeynep Bilgin