İzmir Yüreğe Dokunup Organ Bağışını Anlattılar
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Organ, Doku Bağışı ve Nakli Haftası kapsamında düzenlenen etkinlikte, yakınlarının organlarını bağışlayan aileler yaşadıklarını sözlere döktü, duygusal anların yaşandığı etkinlikte, Göz Uzmanı Prof. Dr. Sait Eğrilmez ve kornea nakli olan ve bağışta bulunanlardan oluşan Korneanın Sesi grubu müzik dinletisi yaptı.
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Organ, Doku Bağışı ve Nakli Haftası kapsamında düzenlenen etkinlikte, yakınlarının organlarını bağışlayan aileler yaşadıklarını sözlere döktü, duygusal anların yaşandığı etkinlikte, Göz Uzmanı Prof. Dr. Sait Eğrilmez ve kornea nakli olan ve bağışta bulunanlardan oluşan Korneanın Sesi grubu müzik dinletisi yaptı. Prof. Dr. Eğrilmez, Aşık Veysel'in rahatsızlığından etkilenerek göz doktoru olduğunu anlatırken, grup etkinliğe katılanların yüreğine dokundu. İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Bediha Türkyılmaz, organ ve doku bağışının yeterli düzeye ulaşamadığını, bunun için çeşitli çalışmalar yaptıklarını bağışçı sayısının artması gerektiğini kaydetti.
Fuar Gençlik Tiyatrosu'nda bugün saat 13.00'te başlayan etkinliğe, İzmir İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Bediha Türkyılmaz, Ege Üniversitesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sait Eğrilmez, yakınlarının organları bağışlayan Önder Yiğit Keser, Tülin Turan, Burcu Yamaç ve Burak Yamaç'ın aileleri, kornea nakli olduktan sonra eğitimine devam edebilip doktor olan ve bugün Kemalpaşa İlçe Sağlık Müdürlüğü görevinde bulunan Dr. Erol Bektaş ile davetliler katıldı. Türkiye'de organ bağışının yeterli olmadığını aktaran Uzm. Dr. Bediha Türkyılmaz, "Allah yaşarken insanlara yardım etmeyi, öldükten sonra da ihtiyacı olan insanlara can olabilmeyi nasip etsin duasıyla sözlerime başlamak istiyorum. Her birimizin birer can olabilmesini temenni ediyorum. Kayıtlardan biliyoruz ki 25 bin, ama biliyoruz ki bu gerçekte 50 binlerde, bunlar organ bekleyenler. Bir umutla bu hastaların yakınlarını da düşünün en az 150 bin kişi, birileri organ bağışlasa diye bekliyor. Yani yaşarken kimseden organ alalım demiyoruz, ama Türkiye'de olan ne; canlı vericiler, canlı bağışlar, annenin çocuğuna, evladın anne veya babasına bağışladığı gibi. Bu da aile bağlarının güçlü olmasından, ancak olması gereken bu değil. Olması gereken zaten bir gün toprak olacak o bedenlerin, öldükten sonra ihtiyaçlı hastalara can olabilmesidir. Ama olmuyor, hala organ bağış oranları Türkiye genelinde yetersiz. Biraz daha yol gidilmesi gerekiyor. Niye tereddüt ediyoruz organlarımızı bağışlarken, hep bunu konuşuyoruz, bence bunu konuşmaya da devam edeceğiz. Ta ki organ bekleyen sayısında artışların olmadığı güne kadar konuşacağız. Lütfen iş ortamınızda, evinizde, mahallenizde, organ bağışını anlatın. Organ bağışlamak demek canlı canlı organı sökmek demek değildir. Evde ölen hastalardan, yoğun bakım dışındaki servislerde yatan hastalardan organ alamıyoruz. Beyin ölümü aşamasında organ alınabilir, doktorlarımız bir ameliyat ortamında, bedene saygıyla ve titizlikle organı alıyor. Zaten öyle alınmasa, ihtiyacı olan kişiye nakledilemez. Bunun dinen de bir mahsuru yok. Farklı alanlarda organ bağışına dikkat çekmeye çalışıyoruz ve bunun için de mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.
YAMAÇ ÇİFTİNDEN ANLAMLI MESAJ
İzmir'in Dikili İlçesi'nde 28 Temmuz 2007 yılında meydana gelen trafik kazasında ağır yaralanıp kaldırıldıkları hastanede 5 gün arayla yaşamlarını yitiren Burcu Yamaç ve kardeşi Burak Yamaç'ın babası Erkan Yamaç ile annesi Bedriye Yamaç, çocuklarının bir görevlerinin olduğuna inandıklarını dile getirdi. Anne Yamaç, "2007 yılında yavrularımızı trafik kazasında kaybettik, organ bağışı hakkında hiç bir bilgim yoktu, eşim 40 gün kadar saklamış benden. Eşim organları bağışlamış ve iyi ki böyle bir karar almış, keşke herkes bu bilince sahip olsa. 2007 yılına kadar organ bağışı çok azmış, ancak bizim yaşadıklarımızın yazılı ve görsel medyada çok yer alması sonucu bağışlara karşı hassasiyet artmış, belki de benim yavrularımın görevi buna dikkat çekmekmiş. Allah kimseye evlat acısı vermesin, ama yapabilecek bir şey yok. Bu Allah'ın takdiri, benim gibi yaşayanlara da Allah peygamber sabrı versin. Herkes kendi yaşadığını bilir, ben kendi acımı biliyorum, ama hastane köşelerinde organ bekleyenler de kendi yaşadıklarını biliyor. Bizler bu dünyada birer oyuncuyuz, hiç bir şeyin önüne geçemiyoruz. Bunları gördükten sonra da insanlar organlarını bağışlamalı diye düşünüyorum. Benim yavrularım çok erken soldu, ama birilerine can oldu, inşallah bu farkındalık artar. Burada anlatılanları insanlar tam anlamıyla görebilse, izleyebilse bence çok daha farklı olur. Çünkü insanlarımız başkalarının derdine çok fazla önem vermiyor" diye konuştu. Baba Erkan Yamaç ise "Ben çocuklarımın organlarını bağışlarken hiç tereddüt etmedim. Biliyordum ki onlar bir daha dönmeyecekti, ama şunu da biliyordum onlardan alınan birer parça bazı insanları sağlığına kavuşturabilecekti. Öldüğümüzde bırakabileceğimiz en büyük miras organ bağışıdır. Bu acıyı da hiç bir anne ve babanın yaşamasını istemem" dedi. Daha sonra çocukları Önder Yiğit Keser'in organlarını bağışlayan anne Vildan Keser ve baba Resul Keser ile ablası Tülin Turan'ın organlarını bağışlayan Tülay Özan birer konuşma yaptı, organ bağışının önemine değinip herkesin bağışçı olmasını istedi.
AŞIK VEYSEL SAYESİNDE DOKTOR OLDU
Henüz 8 yaşındayken babasının verdiği şiir kitabının kapağında gördüğü Aşık Veysel'in kör olmasına çok üzüldüğünü daha sonra göz doktoru olmaya karar verdiğini kaydeden Ege Üniversitesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sait Eğrilmez, kornea bağışına dikkat çekmek amacıyla Korneanın Sesi adını verdikleri ve yalnızca kornea nakli olanlarla kornea bağışında bulunanların alındığı grupla müzik dinletisi yaptı. Türkiye'deki kornea nakliyle ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Sait Eğrilmez, "Bu ülkede kimsenin kornea beklemiyor olduğu anı görebiliyoruz. Türkiye'de 350 bin kişi hayatını kaybediyor, her ölen kişiden kornea alınabilir, yüzde 1'i bile korneasını bağışlasa bu sorun çözülebilir. Biz yüzde 1'i yakalarız, bu mümkün. Bu yılın başında organ nakli yasası değişti. 18 Ocak itirabiyle ülkemizde artık, siz hiç bir şey söylemezseniz, kornealarınızı bağışlamış oluyorsunuz. Bu durum her şeyi tersine çevirdi ve insanlar artık kornea bulabilir durumda. Bu yıl geçen yıla göre 2 kat daha fazla kornea nakli yapılabildi. 2 bin 4 bin oldu ve bekleyen 3 bin kişi şu an. Ben çocukken Aşık Veysel'in acısını duydum, Aşık Veysel bir göz doktoruna ulaşamamıştı. Başına gelen bütün olaylara rağmen hiç bir zaman, kendini terk eden eşini suçlamamış ve kendini kusurlu bulmuştur göremediği için. Eğer kusurlu olmasaydı eşinin kendisini terk etmeyeceğini söylerdi. Henüz 8 yaşında, öğretmenlerim benim bir adam olacağımı görmüştü ama göz doktoru olmaya ben karar verdim. Çünkü Aşık Veysel gibi güzel insanların görmesi gerekiyordu" diye konuştu. Kornea nakli olduktan sonra eğitimine devam edip Kemalpaşa İlçe Sağlık Müdürü olan Dr. Erol Bektaş da bir türkü seslendirdi. Etkinlik, organ bağışına destek olanlarla organ bağışında bulunan ailelere plaket verilmesinin ardından sonra erdi.