CUMA NAMAZI SAATLERİ: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta? Diyanet il il cuma namazı saatleri!

CUMA NAMAZI SAATLERİ: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta? Diyanet il il cuma namazı saatleri!
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

25 Nisan 2025 Cuma günü yaklaşırken, milyonlarca Müslüman'ın aklında tek bir soru var: "Cuma namazı saatleri: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta?" Diyanet İşleri Başkanlığı, her hafta olduğu gibi bu hafta da il il cuma namazı saatlerini duyurdu. İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanında vatandaşlar cuma namazı için hazırlık yapıyor.

Vatandaşlar, "Cuma namazı saatleri: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta?" sorusuna yanıt bulmak için internet üzerinde araştırma yapıyor. Diyanet tarafından yayınlanan resmi vakitler doğrultusunda, bu haftaki cuma namazı saatleri netleşti. Cuma gününün huzur ve ibadetle geçirilmesi adına en çok araştırılan konulardan biri olan "Cuma namazı saatleri: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta?" sorusunun yanıtı bu haberimizde yer alıyor.

CUMA NAMAZI SAATLERİ

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 25 Nisan 2025 Cuma günü için belirlenen cuma namazı saatleri belli oldu. Ülke genelinde farklılık gösteren vakitler, illerin coğrafi konumuna göre değişiyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan vatandaşlar için "Cuma namazı saatleri: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta?" sorusunun yanıtı aşağıda:
İstanbul Cuma Namazı Saati: 13:07
Ankara Cuma Namazı Saati: 12:52
İzmir Cuma Namazı Saati: 13:14

Bu saatler, Diyanet'in resmi takviminde yer almakta olup, tüm camilerde aynı anda cuma namazı kılınacaktır. Vatandaşların namaz saatinden en az 15-20 dakika önce camilere ulaşmaları tavsiye edilmektedir.

CUMA NAMAZI SAATLERİ: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta? Diyanet il il cuma namazı saatleri!

25 NİSAN CUMA HUTBESİ

ALIN TERİ MUKADDESTİR

Muhterem Müslümanlar!

Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ashabıyla sohbet ederken yanlarından güçlü ve heybetli bir adam geçti. Adamın bu görüntüsünden etkilenen sahabeden bazıları, "Ey Allah'ın Resûlü! Keşke bu adam, gücünü Allah yolunda kullansa!" dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: "Eğer bu kişi, ailesinin ve çocuklarının geçimini sağlamak için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Anne ve babasının ihtiyaçlarını gidermek için çalışıyorsa, Allah yolundadır. Kendi izzet ve onurunu korumak için çalışıyorsa yine Allah yolundadır."[1]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam, kişinin; Allah'ın emirlerine ve yasaklarına riayet ederek kendisinin ve ailesinin rızkını helal ve meşru yollardan temin etmesini, kimseye yük olmadan çalışmasını bir ibadet olarak görmüştür. El emeğini ve alın terini mukaddes kabul etmiştir. Tembelliği, miskinliği, dilenmeyi, zamanı ve hayatı israf etmeyi ise yasaklamıştır. Cenâb-ı Hak, "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir."[2] buyurarak bizlere; dünya ve ahiret huzurunu elde etmek için çalışmayı öğütlemiştir.

Kıymetli Müslümanlar!

Dinimiz, kazancın helal olması kadar, kazanç yollarının meşru olmasına da önem vermektedir. Bu sebeple; çalışmanın, işyeri açmanın, kazanç elde etmenin kuralları ve âdâbı vardır. Allah'ın haram kıldığı şeylerin alınıp satılması meşru değildir. Dolayısıyla Müslüman; akıl ve iradeyi yok eden, kazaların yaşanmasına, cinayetlerin işlenmesine sebep olan alkolü üretemez, alamaz, satamaz, kullanamaz ve kullanılmasına katkıda bulunamaz. Yuvaları dağıtan, toplumsal hayatta kapanmaz yaralar açan kumarı oynayamaz, oynatamaz ve oynanmasına imkân sağlayamaz. Malın ve ömrün bereketini götüren, emeğin ve alın terinin düşmanı olan faizi alamaz, veremez, ona aracı olamaz. Toplumsal barışı bozan karaborsacılık, tefecilik ve stokçuluk gibi haramları işleyemez, bunlardan kazanç elde edemez.

Değerli Müminler!

İslam'a göre işçi olmanın da bir takım sorumlulukları vardır. İşçi; rızkını temin ettiği işyerini ve orada bulunan malzemeleri bir emanet olarak bilmeli, onlara asla zarar vermemelidir. İşyerindeki hiçbir eşyayı şahsi ihtiyaçları için kullanmamalı, özel bilgileri başkalarıyla paylaşmamalıdır. İşçi; çalışma saatlerine riayet etmeli, işini aksatmamalıdır. Beraber çalıştığı arkadaşlarına karşı saygılı olmalı, onların haklarını kendi hakkı gibi gözetmeli, onlara zarar verecek davranışlardan şiddetle kaçınmalıdır.

Aziz Müslümanlar!

İslam, işverene de birçok vazife yüklemiştir. İşveren; Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in, "Çalışana ücretini, teri kurumadan verin."[3] uyarısını dikkate alarak işçiye hakkını tam ve zamanında vermekle yükümlüdür. Dolayısıyla işveren; ucuz iş gücü adına, işçiyi; ağır şartlarda, az bir ücretle çalıştıramaz, onu sosyal haklarından mahrum bırakamaz.

İşveren, aynı zamanda işçinin insanî ihtiyaç ve haklarını kullanmasını sağlamakla sorumludur. Bu sebepledir ki, işveren; Cenâb-ı Hakk'ın, "…Namaz, müminler için vakitleri belirlenmiş farz bir ibadettir."[4] ayeti apaçık ortadayken, işçinin; beş vakit namaz ve Cuma namazını vaktinde eda etmesine; oruç tutmasına; Allah'ın emri, müminin süsü olan tesettürü kuşanmasına engel olamaz. Ayrıca işveren, işçinin; dinlenme saatlerini, haftalık veya yıllık izinlerini kullanmasını da kısıtlayamaz.

İşveren; Yüce Rabbimizin, "…Heva ve hevesinize kapılıp adaletten sapmayın…"[5] emrine uyarak işçinin, hak ve hukukunu da korumakla mükelleftir. Bu nedenledir ki, işçiye, sistematik bir baskı uygulayamaz. Onun; onur ve iffetini, şeref ve haysiyetini zedeleyecek söz, tutum ve davranışlarda bulunamaz. Onu, haksız şekilde işten çıkaramaz, ailesini ve çocuklarını mağdur edemez.

İşveren; işyerinin güvenliğinin sağlanmasından, işçinin sağlıklı bir iş ortamında çalışmasından da mesuldür. Hiçbir işçi; canının tehlikeye gireceği, akıl, beden ve ruh sağlığının bozulacağı bir işte istihdam edilemez. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in uyarısı gayet açıktır: "Kim insanlara zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim insanlara zorluk çıkarırsa, Allah da ona zorluk çıkarır."[6]

Kıymetli Müminler!

Allah katında işçi ya da işveren olmanın bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, takvadadır; yani Allah'tan hakkıyla sakınmak, O'nun emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmaktır. Öyleyse, Rabbimizin rızasını, adaleti, hakkaniyeti, dürüstlüğü ve gönül kazanmayı tüm kazançların üstünde görelim. Unutmayalım ki, huzur ve mutluluk; sadece tüketmek ve biriktirmekte değil, paylaşmakta ve kanaat göstermektedir.

Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)'in şu hadisiyle bitiriyorum: "….Hiç kimse Allah'ın kendisine takdir ettiği rızkı er ya da geç elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah'tan hakkıyla sakının ve rızkınızı güzel yollardan isteyin. Helal olanı alın. Haramdan kaçının."[7]

[1] Taberânî, el-Mu'cemû'l-evsat, VII, 56.

[2] Necm 53/39,40.

[3] İbn Mâce, Rühûn, 4.

[4] Nisâ, 4/103.

[5] Nisâ, 4/135.

[6] Ebû Dâvûd, Kadâ' (Akdiye), 31.

[7] İbn Mâce, Ticâret, 2.

CUMA NAMAZI SAATLERİ: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta? Diyanet il il cuma namazı saatleri!

CUMA NAMAZI KAÇ REKAT?

Cuma namazının farzı iki rekâttır. Bunun yanında farzdan önce dört rekât, farzdan sonra dört rekât olmak üzere sekiz rekât da sünneti vardır (Kâsânî, Bedâî', I, 269).

İmam Ebû Yusuf'a ve İmam Muhammed'e göre ise farzdan sonra kılınacak sünnet bir selamla dört ve bir selamla iki rekât olmak üzere toplam altı rekâttır. Bu görüşün Hz. Ali'den rivayet edildiği nakledilmektedir (Kâsânî, Bedâî', I, 285).

Cuma namazı, 4 rekât ilk sünnet, 2 rekât farz, 4 rekât son sünnet, 4 rekât Zühri Ahir (Son öğle) ve 2 rekât vaktin son sünneti olmak üzere toplam 16 rekât namaz kılınır.

CUMA NAMAZI SAATLERİ: 25 Nisan İstanbul, Ankara ve İzmir Cuma namazı saat kaçta? Diyanet il il cuma namazı saatleri!

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Cuma günü gusül abdesti almak sünnettir. Abdest alındıktan sonra cuma namazı kılmak için camiye gidilmelidir. Evde tek başına kılınamaz. Sadece erkeklere farzdır.

Önce, Cuma namazının dört rekatlık ilk sünneti kılınır. Bu kılınan namaz Öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Bu namazı cemaatte yer alan her Müslüman hutbeden önce tek başına olarak kılar ve sessizce Müezzin beklenir.

Sonra, cami içerisinde Müezzin tarafından sadece cami cemaatinin duyabileceği kadar yüksek bir sesle ikinci ezan okunur ve ardından imam minbere çıkarak hutbesini okunur. Hutbe okunduktan sonra, müezzin tarafında kamet getirilir ve cemaat imama uyarak Cuma namazının iki rekât farzı kılınır.

Daha sonra ise dört rekâttan oluşan Cuma namazının dört rekâtlık son sünneti kılınır. Bu son sünnetinde kılınış şekli yine Öğle namazının ilk sünneti gibidir.

Ardından, "Vaktine yetişip kılmadığım son Öğle namazının farzını kılmaya" diye niyet ederek, aynen Öğle namazının farzının kılınışı gibi Zuhr-i Ahir namazı dediğimiz namaz kılınır.

Sonra da, iki rekât sünnet namazı kılınır. Bu namaza niyet ettim Öğle namazının 2 rekât son sünnetini kılmaya denir ve vaktin iki rekât son sünneti kılınır.

Namazlar kılındıktan sonra Müezzinin yönlendirmesi ile Ayet el-kürsi ve tesbih çekilir ve dualar edilir ve cemaat dağılır.

Haberler.com / Beyza Nur Ergin - Gündem
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title