Züğürt Ağalar Geri Döndü!
Şanlıurfa'da arsa değeri yüksek arazileri seçen bazı kişiler, şayet başarılı olursa binlerce köylü yerinden yurdundan olacak.
Şanlıurfa'da birkaç uyanık 2012'de çıkan bir yasayı kullanarak, nerede para etmeyen hazine arazisi varsa bunları bulup, kent veya ilçe merkezine yakın hazine arazileri ile takas etmek istiyor. Yani kendilerini, devletin sahip çıkmadığı arazi sahibi gibi gösterip mağdur ayağına yatarak, buldukları kıymetli arazileri almak için hukuki girişim başlattılar. Bugüne kadar bunu başaran çok sayıda nüfuslu kişi oldu. Ancak bu çok daha kapsamlı bir vurgun... İl genelinde 70 bin dönümden bahsediliyor. Piyasa değeri yaklaşık 1 milyar lira… Binlerce köylü babadan, dededen 40 yıldır işlettiği hatta ev yaptığı arazileri bu uyanıklara kaptırabilir. Bu durumu yeni fark eden muhtarlar ayaklandı. Ara ara toplanıp Ankara'ya gitmeye başladılar. Başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında görüştükleri üst düzey yetkililer de dahil böyle bir vurguna göz yumulmayacağı sözünü veriyor. Ama karşı taraf da boş durmuyor. Bakanlık içerisinde kendilerine ortak buldukları öne sürülüyor. Yüzlerce muhtarı, on binlerce köylüyü aylardır huzursuz etmeye yeten bu konu, kamuoyu tarafından çok fazla bilinmiyor. Gerçekleşmesi durumunda ise Şanlıurfa bir sürü kanlı olaylara sahne olabilir. Hatta azalmaya başlayan kan davaları yeniden hortlayabilir.
'DEVLET ONA VERİRSE YA BEN ÖLÜRÜM YA O ÖLÜR'
Haliliye'ye bağlı Göktepe Muhtarı Hüseyin Yalçın:
"1976 yılında Toprak Reformuyla ağaların malları köylülere verilmiş. Şimdi bir kanun gelmiş. Milletin toprağını kendilerine alacaklar. Buralarda nerede güzel yer, şehre yakın nerede kıymetli yer varsa, Urfa'ya nerede yakın bir yer varsa, adam Akçakale'den gelmiş burayı tercih ediyor. Bizler şu anda mağdur durumdayız. Şu anda bizim köyde tercih eden yok ama Kepirli'de tercih edilmiş. 900 dönümlük bir yer. Komşu köyümüz. Şu anda biz tapulaştırma aşamasındayız. Tercih diye bir şey olmuyor. Ama milleti mağdur edecekler. Millet burada fıstık ekmiş, yıllardır icarını yatırıyor, ecri mislini yatırıyor. Bunlar mağdur olacak. Bir de ben 40-50 yıldır burayı ekip kaldırıyorum. Sen gelebilir misin? Bu işin arkasında yine rantçılar var. Ben onların isimlerini fazla bilmiyorum ama üç, beş kişinin elinde dolanıyor. Mücadele eden muhtarlara destek vermemek elde değil. Bir kişi benim köyüme gelip tercih ederse, bir de 40-50 yıllık fıstık ekmişim bu saatten sonra gelip burayı tercih ederse ve devlet ona verirse ya ben ölürüm ya o ölür. Olacağı bu. Herkes mağdur olacak. Devlet bize satsın. Devlet bunlara 'git araziyi bul, falan parseli bul bana, ben de gerekeni yapayım, tarlayı vereyim' demiş. Onlar da gelip nerede yakın, geleceği parlak yer varsa almaya geliyorlar. Adam Tek Tek Dağından gelip burayı tercih etmiş. Böyle bir şey olur mu? Saçmalıktır bu. Bakanla görüştük. Dilekçelerimizi vermişiz. Ankara'ya temsilci gitti. Hatta Siverek Belediye Başkanı Resul Bey nezaretinde dört temsilci seçildi buradan, Ankara'ya gitti. Bakan yardımcısıyla görüştüler."
'ARAZİ MAFYASI İŞİN İÇİNE GİRMİŞ'
Haliliye'ye bağlı Derman Muhtarı Kadir Derman:
"Şu anda köyümüzde öyle bir şey yok. Hazine arazileri var ama böyle bir sıkıntı yok. Bu konuda bilgim var. Bu işin aslı astarı şu: Arazi mafyası işin içine girmiş. Geri iadeler var. Bizde reform olmadı. Bizim bu taraflarda böyle bir şey olmadı. Ama bu konuda mücadele eden muhtarların durumunu biliyorum ve destek veriyorum. Bize şu ana kadar herhangi bir bildirim gelmedi."
'BUNLARIN AMACI RANTTIR'
Haliliye'ye bağlı Kanoğlu Muhtarı Mahmut Aslan:
"Biz tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Hazine arazilerinin 6'ıncı maddesinde geriye dönük bir iade varmış. Devlet tarafından bazılarına dağıtım oluyor. Buradaki tarlalar milletindir. Bunlar dededen kalma tarlalar. Herkesin elinde var. Bazıları hazine malı. Hazineler de köylülerin elinde. Kimi bağ yapmış, kimi bostan yapmış, kimi fıstık yapmış. Şimdi devlet bunu birilerine veriyor. Millet de bunu kabul etmiyor. Bunu Bakan Faruk Beye iletmişlerdi. Ne kadar arazinin sorunlu olduğunu bilemem, çünkü bizim köyümüz üç köyden oluşuyor. Kanoğlu, Kanoğlu Mezrası bir de Ballıca var. Kanoğlu'nun içinde hazine malı var. Ballıca'da da var ve şu anda yarısı mahkemelik. Ne kadar tescil olmuş, ne kadar hazinedir onu bilmiyorum. Bu işle ilgili olarak Hüseyin D., Mustafa D. avukatlar olarak duydum. Bir de Ankara'da bir daire başkanı olarak duydum. Reformda R. isminde biri, soy ismini unuttum… Çünkü geçenlerde oraya gittim. Ona sordum bize hiç bilgi vermediler. Konuşmaktan hep kaçındı. 'Bilgisayara bakalım köyümüzle ilgili' dedim. 'Yok, sen muhtarsın bakamazsın' dedi. Ben eğer muhtarsam köyün adına bakmam lazım ki, köylüye ben bu bilgileri paylaşayım. Onun da işin içinde olduğunu millet söylüyor. Ben, bakanımıza şahsım olarak ulaşamadım. Muhtarların bu işteki mücadelesine destek veriyorum. Kepirli Muhtarı Mahmut Bey'e gittim. Kimse bize net bir bilgi veremiyor. Bunların amacı ranttır. Artık kim ne alabilirse…"
'BİRKAÇ AVUKAT DA İŞİN İÇİNDE VAR'
Akçakale'ye bağlı Bulutlu Muhtarı Abdurrahim Şahin:
"1948'de bizim köylüler buraya yerleşmişler. O zaman burada ağa falan yokmuş. Burası hazine falandır. Köylüler oraya yerleşip hayvancılıkla uğraşmışlar. 1952 yılında da arazi dağıtım komisyonu gelmiş. Bunlara arazilerin bir kısmını vermiş, bir kısmı da durmuş. Köyümüz sınıra dört kilometre yakın. O zaman bizim köyün bir kısmı sınır tarafında kalmış. Sonra 1955'te Akçakale Belediye Başkanı ve Urfa'nın zenginlerinden Mahmut D. gelip o arazileri sürmeye başladı. Sonra mahkeme kararı verildi. Hakim de o zaman onlarla birlikteydi. Mardinli bir hakim T. Bey. 'Bu araziyi biz sürüyoruz, bizim elimizdedir' dediler. O zaman 8 bin dönüm bunlara verildi. Sonra 1974 yılında Ecevit'le birlikte reform geldi. 'Burada ağa falan yoktur, burası hazine arazisidir' dediler. Bunlar 'hakim kararı' dediler. 'Hakim kararı olur mu' dediler. Kendilerinden arazileri aldı. 1987'de Turgut Özal döneminde kendilerine iade edildi. Şu anda ellerinde 17 bin dönüm var. Bunun yarısı hazine. Bizim elimizde de 2 bin dönüm var. 'Şimdi gelip biz bu hazine arazilerini istiyoruz' diyorlar. Şu anda 85 aile buradan besleniyor. Geçen gün Ankara'ya gittik. Reform 'Mahmut D.'nin herhangi bir hakkı kalmamış' diyor. Ama maalesef arazi mafyası var. Birkaç avukat da işin içinde var. Urfa'da her şey parayla oluyor. Şimdi avukatların bürolarında Urfa'nın bütün hazine arazilerinin olduğu haritalar var. Reformla beraber çalışıyorlar. Bu karar sadece Urfa'da var."
'ARAZİNİN YARISINI AVUKAT ALIYOR'
Haliliye'ye bağlı Kepirli Muhtarı:
"Bir gün birisi telefonla aradı ve 'köyünüzdeki hazineleri tercih etmişler, köyünüzden geri iade istemişler' dedi. Geldim reforma soruşturdum. Bir netice alamadım. Maliyeye geldim, Milli Emlak'a geldim. Bir netice alamadım. Gizli tutuyorlar. Sonra bir arkadaş 'tercih edenler Mamuce'den' dedi. 'Mamuce'den Salih B., Abdurrahman B., Muhyittin B. bunlar tercih etmişler' dedi. Ben kendilerine telefon açtım. Akşam eve getirdim. 'Siz niçin arazimizi tercih etmişsiniz' dedim. Mamuce sulu arazi, kırmızı toprak. Bizimki kıraç. Niçin geldiniz buraya? 'Avukatlar yanımıza geldiler, çöldür, ins-cins yoktur' dediler. Bunlar gittikten sonra büyükleri olan Salih'i aradım. 'Niçin bizim yerimizi tercih ettiniz' dedim. 'Benim haberim yok' dedi. 'İki tane avukat geldi' dedi. 'Kimdir bunlar' dedim. 'Birisi Hüseyin D., öbürünü ben bilmiyorum' dedi. 'Ben size bir yer buldum, yarısı sizindir, yarısı benimdir' dedi. Salih B.'nin bana söylediği buydu. Sonra üç-dört sefer Ankara'ya gittik. Bakanımız söz verdi. Bizim orada kamulaştırma falan olmadı. Babadan, dededen elimizdedir bu arazi. Bunun ecri mislini de yatırıyoruz. Bizim köyümüzde 10 bin adet fıstık ağacı var. Hepsi 40-50 yaşında. Bin dönüme yakın arazi söz konusu. Bu olayı duyduktan sonra mücadele etmeye başladık. Bunlar demek ki, üç-dört seneden beri uğraşıyorlarmış. Diğer muhtarlarla birlikte mücadele veriyoruz. Buradan Ankara'ya yaklaşık 200 kişi gittik. Fakat bakanlığa dört-beş kişiyi aldılar. Bakan, 'Siz bu arazilerinizi alıyor musunuz' dedi. 'Evet' dedik. 'Kesinlikle iade durduruldu' dedi. Hatta Bakan Yardımcısı Mehmet Danış 'Size Ziraat Bankasından cüzi bir kredi de çıkartırım. Bununla borçlarınızı ödersiniz' dedi. Ancak bizim hala çekincelerimiz var. Bakanlığa yine gittim. Bakan bey, Abdullah Burak Keser ve Asım Yaşartürk'ü de çağırdı oraya. Bakan, 'Kepirli'yi kesinlikle iadeden çıkartacaksınız' dedi. Burasını niye istemişler? Burası şehre yakın. Bunların amacı arazi değil. Bunlar şebekedir."
VURGUN YAKLAŞIK 1 KATRİLYON
Köylüler avukatları aracılığıyla şu ortak açıklamayı yaptı:
"3083 Sayılı yasanın geçici 5. Maddesini kendi menfaati doğrultusunda kullanmaya çalışan bir çıkar ve arazi mafyası Şanlıurfa'da devleti bir katrilyonluk zarara uğratmak üzeredir. Tarım Bakanlığı yetkilileri ile defalarca yaptığımız müracaatlarla maalesef bu vurgunu durduramıyoruz. Halil D., Hüseyin D., Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığında A.Y., S.B., Şanlıurfa'da memur O.T. hep birlikte 3083 sayılı yasanın uygulanması ile ilgili kendilerine iade yapılacak arazi sahipleri ile anlaşarak Şanlıurfa Merkeze 40-50-60- km uzakta iade hakkı olan arazi sahiplerine, Şanlıurfa'nın etrafında imara girmek üzere olan dönümü 100-150 bin lira değerinde yerlerle eşdeğer uygulaması ile iade hakkı olan birkaç çiftçinin adına geçirip devleti yaklaşık bir katrilyon zarara uğratmaya çalışmaktadırlar.
MİLLİ EMLAK GÖRÜŞÜ ÇETENİN İŞLERİNİ AKSATTI
Ne yazık ki söz konusu maddenin 4. Fıkrası kullanılarak göz göre göre Şanlıurfa Merkez Kepirli, Kadıkendi, Aşık, Yenice, Hancığaz, Mehmetçik, Karaköprü, Göktepe, Derman, Örencik, Dağeteği, Maşuk köylerinde on binlerce dönüm hazine arazisi, adı yukarıda belirtilen arazi rant mafyası ve birkaç bürokratın iş birliği ile devletin elinden çıkarılacaktır. Aslında bu kanun devletin aleyhine olmakla beraber, sözü geçen arazi rant mafyası hep beraber bu madde özünden saptırarak devletin aleyhine kullanmaktadır. Belirtilen köylerde on binlerce dönüm arazi için gerekli işlemler 7 Haziran sonrası çok hızlı bir şekilde yapılarak 1 Kasımdan önce bitirilmeye çalışılmış, ancak Şanlıurfa Milli Emlak Müdürlüğünün büyük bir cesaretli olumsuz görüş bildirip Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün bu talebini reddetmesi sonucu çetenin işleri aksamıştır. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, bunun üzerine Maliye Bakanlığında devreye girerek Şanlıurfa Milli Emlak Müdürlüğünün olumsuz yanıtını bertaraf etmek için Kontrolör görevlendirip Şanlıurfa Milli Emlak Müdürlüğüne göndermiş, gelen kontrolörler devletten gasp edilecek arazilerin dosyalarını sözde inceleyip bu arazi rant mafyasına verilmesinde bir sakınca olmadığına dair rapor tanzim etmiş ve Maliye Bakanlığına sunmuştur. Adı geçen köylerdeki hazine arazilerini ele geçirmeye çalışanların bu köylerle hiçbir şekilde alakaları yoktur. Devlet bu kişilerden zamanında kamulaştırdığı arazileri dağıttığı için bu defa bu şahıslar adı geçen çetenin üyelerinin çabaları ile çok değerli hazine arazilerinin bulunduğu şehir etrafındaki bu köylerdeki hazine arazilerini ele geçirmeye çalışmaktadır. Nitekim bu çetenin sivil üyeleri daha önce şehir merkezinde Maliye binasının tam karşısında Vakıflara ait büyük bir arsayı da halletmişlerdir. Bu köylerde oturan insanların her birinin bu hazine arazileri üzerinde evleri, fıstık, bağ, zeytin, badem bahçeleri mevcuttur. Bu insanlar devletin hazinenin bu yerlerini kendilerine satışını beklerken böyle bir arazi rant çetesiyle karşı karşıya kalıp köylerinden göç ettirilmeleri an meselesidir."
VİCDANLI HAK SAHİPLERİ DE VAR
Başka yerle takas etme hakkı olanların üzerlerinden rant devşirmeye çalışanların aksine, hakkı olduğu halde kimseyi mağdur etmek istemeyenler de var. İsminin açıklanmasını istemeyen 930 dönüm arazi sahibi bir vatandaş, arazilerine uzun yıllar önce topraksız köylülerin yerleştiğini, ev yaptıklarını, ağaçlar diktiklerini kaydederek bunların mağdur edilmeden kendi zararının karşılanmasını istiyor. Arsa rantçılarının kentin en iyi arazilerine konmak istemesine karşılık asıl hak sahibi olan bu vatandaş, topraksız köylülerin mağdur olmaması için ya devletin arazi parasını kendisine ödemesini istiyor veya maddi değeri daha düşük de olsa başka araziyle değiştirilmesini talep ediyor.
HEM KÖYLÜLERİN HEM KENDİSİNİN MAĞDUR EDİLMEMESİNİ İSTİYOR
İşte rantçılar gibi kötü arazi bulup iyisiyle değiştirmek için dalavere yapmayan, gerçek hak sahibi bir vatandaşın hikayesi: "1974 yılında Ecevit'in çıkardığı kanun kapsamında bir takım arazilerimiz devlet tarafından kamulaştırma içine alındı. Fakat tam kamulaştırma yapıldığı esnasında devlet kendi adına tescilleri yapar yapmaz, Kadastro davası açılarak tapularımız açığa alındı. Bu kapsamda tapularda açığa alındıktan sonra da 2011'in sonuna kadar mahkeme tarafından sonuçlanmayan kararımız 2011 sonu ile sonuçlanarak tapu hakkı sahibi olduk. Bunun neticesinde reform da bize para ödemediği için, bu kanun da çıkınca 'Size arazilerinizi geri iade edelim' dediler. Biz de tabi doğal olarak yapılacak bir işlem yoktu, resmen tapularımız adımıza kesilerek bizlere verdiler. Daha sonra arazilerimizin üzerine gittiğimizde yani tapularının sahibi olduğumuz yerlere gittiğimizde oradaki köylülerin 40 yıla aşkın bir süredir burada yaşadıklarını, evlerinin, kuyularının, ayrıca bağ, bahçe sabit tesislerinin olduklarını gördük. İnsanlarla görüşme yaptığımızda adamlar ciddi bir maliyet oraya harcamışlardı, tarlalar temizlenmiş yani 40 sene önceki tarlalar şuan bambaşka hallere gelmişti. Ciddi bir maliyetleri vardı, bu yüzden de köylünün de üzerine gidemezdik. Yaklaşık 40 yıl gibi bir süredir ne arazileri ekebiliyoruz, ne biçebiliyoruz. Ve bugün itibariyle yine aynı köylerde benim arazilerime iadem çıktı. Şuan görüşme yaptığım o tarım reformdaki bürokratlarla bu durumu paylaştım. Elimde raporlarımda bu köye giremediğime, bu köye girersem eğer sosyal bir olay olacağını, kan davalarına sebep olacağını, köylünün bu konuda ayriyeten mağdur olacağını, ciddi bir tazminat hakkı doğacağını, sırf bu yüzden iki tarafı mağdur etmeme adına başka yerde eşdeğer halde kullanma talebinde bulundum. Veya arazilerin 6292 kanun kapsamında köylülere satılıp parasının bana verilmesini talep ettim. Bunun karşılığında reformdaki bürokratlar hiçbir şekilde bu işlemin uygun olmadığını, hiçbir şekilde eşdeğere gidemeyeceğimi ancak ve ancak mevcut yani kamulaşan köylere tercihte bulunabileceğimi beyan ettiler. Kanunun içeriğini gösterdim, fiilen kullanamadığımı, fiilen kullanıcı olmadığım için de eşdeğerin önü açık olduğunu beyan etmeme rağmen taleplerim hiçbir şekilde karşılık bulmadı. Bunun karşılığında başka yerlerde eşdeğer arazi sahipleri, başka ilçelerde merkez köylere gelerek belli rantlar sağlamaya çalıştılar. Bunları da dile getirdim. Bakın 'Harran, Akçakale başka yerlerde Urfa merkezde arazi alıyorlar, imar plana dahil olan yerlerde arazi talepleri oluyor, bunları onaylıyorsunuz, bunları maliyeye gönderebiliyorsunuz, neden bizimle ilgili hiçbir işlem yapmıyorsunuz, hatta benim eğer beyanlarım yalansa buyurun jandarmaya veya savcılığa bir köyün üzerinde yani tespit tutturun, fiilen kullanım tespitinde bulunun siz kurum olarak sonuçları siz de görün' dememe rağmen sözlerim para etmedi ve hiçbir şekilde geçen seneden bu seneye kadar yani bir buçuk seneye aşkın bir süredir hiçbir şekilde işlemimi de yaptıramadım. Fakat içerde bir takım insanlar yani bunda üst düzey yönetici olsun, altında çalışan mühendis kadrosundaki 2-3 personel olsun hepsi şebeke olmuş bir şekilde sadece bir avukatın dosyalarına yönelik çalışmalarda bulunuyorlar."
(Kaynak: Gazeteipekyol)