Zonguldak Grizu Faciasındaki Tartışmalı Raporda İlginç İddia Bilirkişinin İş Görüşmesi Varmış Grizu...
Zonguldak'ta, 17 Mayıs 2010'da meydana gelen 30 madencinin öldüğü grizu faciasında kaçınılmazlık faktörünün etkili olduğunu ve 28 sanığın kusurunun bulunmadığının belirtildiği tartışmalı bilirkişi raporuna imza atanlardan iş güvenliği...
Zonguldak'ta, 17 Mayıs 2010'da meydana gelen 30 madencinin öldüğü grizu faciasında kaçınılmazlık faktörünün etkili olduğunu ve 28 sanığın kusurunun bulunmadığının belirtildiği tartışmalı bilirkişi raporuna imza atanlardan iş güvenliği başmüfettişi Adem Akkurt ile ilgili ilginç bir iddia gündeme geldi. Adem Akkurt'un, daha önce aynı patlamada ölen işçilerden Samet Aydın'ın yakınlarının işverenler TTK ve taşeron firma Yapı-Tek aleyhine açtığı tazminat davasında bilirkişi olarak atandığı, ancak 11 gün sonra söz konusu şirket Yapı-Tek ile iş görüşmesi olduğu gerekçesiyle dosyayı mahkemeye iade ettiği ortaya çıktı.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında, ocakta galeri açma çalışmalarını sürdüren taşeron firma Yapı-Tek'te çalışan 30 maden işçisi yaşamını yitirmişti. Faciayla ilgili, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin hazırladığı bilirkişi raporu doğrultusunda, aralarında dönemin Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner ile Yapı-Tek ortaklarından Halim Köse ve şantiye şefi Kadir İpek'in de bulunduğu 28 kişi hakkında, 'Birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
FACİADA KAÇINILMAZLIK FAKTÖRÜ
Hepsi de tutuksuz olan sanıkların yargılandığı Zonguldak 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazarak yeni bir rapor talep etti. Ankara'da görevli A sınıfı iş güvenliği uzmanları Cafer Tekbaş, Hasan Cengiz Zaimoğlu, Adem Akkurt, Hasan Son ve Arif Sezgin'den oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan yeni raporda, grizu patlamalarının, yüksek teknoloji ile her türlü önlemin alındığı ocaklarda bile yüzde yüz önlenemediğine dikkat çekilerek, faciada kaçınılmazlık faktörünün etkili olduğu belirtildi. ODTÜ'nün hazırladığı ilk raporun aksine bu nedenle sanıklara herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğinin ifade edildiği raporda, ölen mühendisler ile ocakta çalışan çavuş ve nezaretçilerin kusurlarına dikkat çekildi.
TTK ile yüklenici taşeron firmanın hizmet kusurlarının bulunduğu, dosya kapsamına göre de hizmet kusurlarının kişiselleştirilmesinin mümkün olmayacağının belirtildiği tartışmalı rapor ile ilgili ilginç bir iddia gündeme geldi. Raporda imzası bulunanlardan iş güvenliği başmüfettişi Adem Akkurt'un, ölen işçilerden Samet Aydın'ın yakınları Sami, Cengiz ve Zeynep Aydın'ın Ankara 12'nci İş Mahkemesi'nde, işverenler TTK ve Yapı-Tek aleyhine açtığı tazminat davasında bilirkişi olarak atandığı ve dosyayı geçen 16 Şubat'ta teslim almasına rağmen, 11 gün sonra 27 Şubat'ta iade ettiği ortaya çıktı. Adem Akkurt'un, Yapı-Tek yetkilileriyle bir iş görüşmesi olması nedeniyle dosyayı iade ettiği ileri sürüldü.
AVUKAT BİLİRKİŞİLER ETKİ ALTINDA
Ölen işçilerin yakınlarının avukatlarından Ünal Demirtaş, tutuksuz 28 sanığın yargılanmalarına devam edilen Zonguldak 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada söz konusu rapora itiraz etti. Avukat Demirtaş, bilirkişiler Adem Akkurt ve Hasan Cengiz Zaimoğlu'nun, Yapı-Tek Yönetim Kurulu üyesi Halim Köse, şantiye şefi Kadir İpek, iş güvenliği uzmanı Ertekin Sayın ve diğer sanıkları cezai sorumluluktan, TTK ve söz konusu şirketi de tazminat sorumluluğundan kurtaracak şekilde görüş bildirdiklerini ileri sürdü. Birbirinin tam tersi çelişkili raporlara imza atan bilirkişilerin etki altında kaldıklarını iddia eden Avukat Demirtaş, tartışmalı rapora imza atan bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ederken, sanıkların da söz konusu rapora etki yaptıklarını ileri sürerek tutuklanmalarını istedi. Avukat Demirtaş, Adem Akkurt'un, Dava konusunda davalı konumundaki Yapı-Tek ile bir iş görüşmem olması nedeniyle dosyada bilirkişi olarak görev almamın etik olmayacağı düşüncesiyle bilirkişilik görevinden azledilmem hususunu arz ederim şeklindeki dilekçesini de mahkemeye sundu.
TUTUKLAMA TALEBİ KABUL EDİLMEDİ
Mahkeme heyeti, kaçma ve delilleri karartma şüphelerinin bulunmaması nedeniyle sanıkların tutuklanma talebini kabul etmedi. Söz konusu bilirkişiler hakkındaki suç duyurusunda bulunulması talebini de reddeden mahkeme, bu kişiler hakkında ilgili makamlara ayrıca suç duyurusunda bulunulabileceğine dikkat çekti. Duruşma ertelendi.
SİNİR KRİZİ GEÇİRDİLER
Duruşma salonundan çıkan ölen madencilerin yakınları, adliye önünde sanıkların tutuklanmamasına tepki gösterdi. Ölen işçilerden Ekrem Akkaya'nın eşi Yeter Akkaya ve annesi Pakize Akkaya, adliyenin merdivenlerinde sinir krizi geçirdi. Anne ve gelinini, diğer yakınları sakinleştirmeye çalıştı. Eşinin ölümünden 6 ay sonra kızını dünyaya getiren Yeter Akkaya, Çocuğum her gün babam gelecek diye kapılara bakıyor diyerek gözyaşı döktü. Uzun süre sakinleşmeyen anne ve gelini için 112 Acil Servis'ten yardım istendi. Gelen sağlık ekipleri, Yeter Akkaya ve Pakize Akkaya'ya müdahale etti.
Tartışmalı rapora imza atan bilirkişilerden Adem Akkurt, kendisine telefonla ulaşan DHA muhabirine, Ben bu konularda konuşmak istemiyorum diyerek görüşmek istemedi.