Zirve Yayınevi ile Yazıcıoğlu'nun Ölümünü Soruşturan Savcıya Fetö Davası
"Zirve Yayınevi cinayeti" davası ile Ergenekon davasını birleştirmek amacıyla açılan soruşturma ile helikopter kazasında hayatını kaybeden Bu¨yu¨k Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ve yanındakilerin ölümüne ilişkin soruşturmaya bakan, 15 Temmuz darbe...
"Zirve Yayınevi cinayeti" davası ile Ergenekon davasını birleştirmek amacıyla açılan soruşturma ile helikopter kazasında hayatını kaybeden Bu¨yu¨k Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ve yanındakilerin ölümüne ilişkin soruşturmaya bakan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edilen savcı Şeref Gürkan hakkında, "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak" gibi suçlardan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Önder Yaman koordinesinde, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile iltisaklı olduğu iddiasıyla hakim-savcılara yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, örgütün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edilen ve tutuklanan savcı Şeref Gürkan hakkındaki soruşturma tamamlandı.
Soruşturma sonucu savcı Mahmut Savaşçı tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 110 sayfalık iddianamede, FETÖ'nün yapılanması ve eylemleri ile yargı yapılanmasına yer verildi.
İddianamede, son görevi Küçükçekmece Cumhuriyet savcısı olan şüpheli Şeref Gürkan'ın, Malatya'da görev yaptığı dönemde, 18 Temmuz 2007 tarihinde meydana gelen Zirve Yayınevi cinayeti davasını Ergenekon davası ile ilişkilendirmek amacıyla soruşturma açtığı, açık ve gizli tanıklar üreterek yasa dışı vaatlerle temin ettiği tanıklardan aldığı ifadeleri ve soruşturma evraklarını, Zirve Yayınevi cinayeti dosyasına gönderdiği ve yargılamayı etkilemeye çalıştığı belirtildi.
Hukuku aykırı işlemler
Şüpheli Gürkan'ın, söz konusu soruşturmada yalancı tanık yapılan ve "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma" suçundan hakkında dava açılan Y.A'yı cezadan kurtarmak amacıyla cezaevindeki bir başka kişiden "Y.A'ın bahçesine ekilen Hint kenevirlerinin dönemin Malatya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Jandarma Binbaşı H.Y. tarafından ektirildiğini" beyan etmesini sağladığı, böylece H.Y. hakkında yalan beyanlarla birçok suç isnat ettirdiği vurgulanan iddianamede, yine şüpheliler aleyhinde delil elde edebilmek amacıyla Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesince 29 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Veysel Şahin adlı yalancı tanığı ayarladığı ve bu kişinin kendi kurguladığı şekilde ifade vermesini sağladığı, Şahin'in cezaevinden mektup yazarak Ergenekon'un doğu kanadı hakkında bilgi vereceğini beyan ettiği anlatıldı.
İddianamede, şüpheli Gürkan'ın, 2008 yılında savcı Zekeriya Öz'e ifade veren Şahin'in, Malatya İl Jandarma Komutanlığında görevli bir kısım askeri personelin illegal bir oluşum içerisinde olduğunu ve Zirve Yayınevi cinayeti ile irtibatlı olduğunu beyan etmesini sağladığı, bu beyanı karşısında Şahin'in tahliyesini sağladığı kaydedildi.
İddianamede, Veysel Şahin'in kurgulanmış ifadeleri doğrultusunda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan 32 sayfalık raporda, Malatya İl Jandarma Komutanlığında görevli bazı askeri personelin Zirve Yayınevi cinayeti ve Ergenekon Terör Örgütü ile irtibatlı olduğunun belirtildiği, bu suretle şüphelilere kurulacak kumpas için gerekli altyapının hazırlanmasını sağladığı belirtildi.
Şüpheli Gürkan'ın, "Silahlı terör örgu¨tu¨ne u¨ye olma"
suçundan tutuklanan Malatya İl Jandarma Komutanlığında görevli bir kısım askeri personelin
Zirve Yayınevi cinayeti ile bağlantılarını gu¨çlendirmek ve anılan şu¨pheliler aleyhinde delil elde
edebilmek maksadıyla "Kod Adıyaman" isimli gizli tanığı ayarladığı ve bu kişinin kendi
kurguladığı şekilde ifade vermesini sağladığı belirtilen iddianamede, 2005 yılında üniversite öğrencisi Begüm Kartal'ın öldürülmesi olayına karıştığı gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilen ve tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamaması sebebiyle hakkında yakalama emri düzenlenen "Kod Adıyaman" adlı gizli tanığın da "şüphelilerin İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'na suikast düzenleyeceği yönünde" yalancı tanıklık yapmasını sağladığı ve bu nedenle "Kod Adıyaman"ın iki yıl boyunca yakalanmamasını sağladığı kaydedildi.
Yazıcıoğlu'nun ölümüne ilişkin soruşturmada usulsüzlük
İddianamede, şüphelinin Malatya Özel Yetkili Savcısı olarak görev yaptığı dönemde de BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nu ve yanındakileri taşıyan helikopterin düşmesi olayına ilişkin soruşturmada, "paralel yapı"nın direktifleri doğrultusunda Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinde olan şikayetçi N.D'nin şüpheli yapıldığı ve hukuka aykırı olarak dinlenildiği vurgulanarak, paralel yapıdan gelen emir ve
direktifler doğrultusunda şikayetçi ve ailesinin telefonları ile konut ve iş yerlerinde haksız ve
hukuka aykırı şekilde teknik araçlarla ortam dinlemesi yaparak elde ettikleri bilgileri kullanarak
şikayetçi ve ailesine mesaj ve e-posta gönderilerek, şikayetçinin baskı altına alınmasına
çalıştıkları iddiasıyla açılan soruşturmanın devam ettiği kaydedildi.
Şüphelinin, "Bylock" kullanıcısı olduğu, üniversitede öğrenciyken FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne ait evlerde kaldığına ilişkin tespitler bulunduğu ve mesleği döneminde örgüt toplantılarına katılarak himmet verdiğine yönelik ifade ve tanık beyanlarının olduğu aktarılan iddianamede, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapılanmasında yer alan HSYK üye adayları lehine çalışmalar yaptığı, yine yukarıda anılan çalışmalar kapsamında 2014 HSYK seçimlerinde oy verme ve sayımı esnasında kamera çekimi yaptığına dair tespitlerin bulunduğu anlatıldı.
Şüphelinin, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in talimatları doğrultusunda ve tam bir itaatle "yargının kararı" veya "takdiri" kılıfı altında söz konusu yürüttüğü soruşturmaların tüm aşamalarında örgütsel amaç doğrultusunda hareket ettiği, çok sayıda hukuksuzluğa imza attığı, birçok kişinin mağduriyetine sebebiyet verdiği belirtilen iddianamede, şüphelinin ifadesinde ise hiçbir suçlamayı kabul etmediği kaydedildi.
İddianamede, şüphelinin, konumu ve örgüt adına gerçekleştirdiği eylemler ile anılan örgütün adeta "silah" olarak kullandığı yargı yapılanmasının en mahrem sınıfı olan özel yetkili Cumhuriyet savcısı olarak yerleştirildiğine işaret edilerek, "anayasayı ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Başsavcılıkça onaylanarak İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianame, kabul edildi. Şüpheli, gelecek günlerde hakim karşısına çıkacak.