Haberler

Zirve Yayınevi Cinayetlerine İlişkin Dava

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu olmak üzere, 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 113. duruşması başladı.

Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu olmak üzere, 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 113. duruşması başladı.

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuksuz sanıklar emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat ile Murat Göktürk, Abdullah Atılgan, Mehmet Çolak, Levent Ercan Gelegen ve adli kontrol kararıyla elektronik kelepçe takılan sanıklar, Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım ve Salih Gürler, hazır bulundu.

Elektronik kelepçe takılan sanıklardan Hamit Çeker Elbistan, Cuma Özdemir ise Darende Adliyesinden video konferans sistemiyle duruşmaya katıldı.

Sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına devam edilen duruşmada söz alan tutuksuz sanık Mehmet Ülger'in avukatı Saim Tuğrul, müvekkili hakkında sahte deliller üretildiğini ve suçsuz yere 4 yıl cezaevinde kaldığını iddia etti.

Tuğrul, davanın hem tanığı hem de sanığı İlker Çınar'ın iddialarını temeli olmadığını savunarak, Çınar'ın her gün ifade değiştirdiğini ve söylediği her şeyin kanun gibi kabul edildiğini, ona göre işlem yapıldığını ileri sürdü.

Ergenekon, Balyoz, casusluk davalarının çözüldüğünü ancak Zirve Yayınevi davasının tamamlanamadığını belirten Tuğrul, "Bu kumpasa yöneliktir. Bu dava yargı tarihimiz için kara bir lekedir. Bunun zararı yüzyıllar boyu tamir edilemeyecektir. Bu dava Türk yargısını yerle bir etmiştir. Bu davada dış güçlerin yönlendirmesiyle aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargılanmıştır." dedi.

"Suçlu kimse o cezalandırılsın, ben yapmadım"

Sanıklardan Abuzer Yıldırım da üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, olay günü ablasının nikahı olduğunu, hatta elbisesiyle olay yerine gittiğini anlatarak, bu durumun olay yerine bilmeden ve gönüllü olarak gitmediğinin göstergesi olduğunu savundu.

Yıldırım, 9 yıldır ne söylediyse şu an da aynısını söylediğini belirterek, sanık Emre Günaydın'ın arkasında güçlerin bulunduğunu öne sürdü.

Suçsuz olduğunu, hayatına bir kez sicil kaydı almak için adliyeye gittiğini dile getiren Yıldırım, "İşlemediğim suçtan dolayı ceza almak ne kadar doğru. Suçlu kimse o cezalandırılsın, ben yapmadım." dedi.

Tutuksuz sanık Salih Gürler de 9 yıl boyunca devam eden yargılamada atladığı ve ifade etmeyi unuttuğu birkaç konuyu açıklamak istediğini söyledi.

Emre Günaydın'ın cinayetten önce kendilerine ailelerine ithafen küçük notlar yazdırdığını belirten Gürler, "Bunları neden yazdığımızı sormamız üzerine bizlere 'eğer işler yolunda gitmez de polis oraya gelirse benim yanımda olduğunuzu bilsin' demiştir. Bu konuyu ben dava süresi boyunca hiç dile getirmedim. Vicdani sorumluluğumdan dolayı bu konuyu dile getirmek istedim." diye konuştu.

Gürler, Emre Günaydın'ın kendilerine olaydan önce misyonerlerle ilgili bilgiler verdiğini aktararak, kilise sayısı, PKK bağlantısı gibi bilgileri nereden bulduğu konusunun dava dosyasında hiçbir zaman konu edilmediğini, Günaydın'ın bu bilgileri kendisini yönlendiren kişilerden elde ettiğini savundu.

"Emre'nin emniyetle ilişkisini gözler önüne seriyor"

Bu cinayet üzerinden rant elde etmek isteyenlerin davayı yönettiğini savunan Gürler, şu savunmada bulundu:

"Emre Günaydın cezaevinde bana ve Abuzer Yıldırım'a ağzından kaçırarak 'Aslında her şeyi anlatacaktım ama emniyet istihbarat müdürü şişman bir adam yanıma gelerek konuşmamam gerektiğini, eğer konuşmazsam beni bu olaydan kurtaracaklarını söyledi' dedi. Sonra da pot kırmanın vermiş olduğu telaşla 'babamın arkadaşı falan diye geçiştirdi'. Emre'nin olay öncesi ve sonrasında bizlere karşı söylemiş olduğu beyanlar Emre'nin emniyetle olan ilişkisini gözler önüne seriyor."

Gürler, davanın hiçbir aşamasında hiç kimseye iftira atmadığını ileri sürerek, "Eğer ben suçtan kurtulmak için yalan söyleyecek olsaydım burada bulunan asker sanıkların üstüne ifade vererek bu suçtan kurtulmaya çalışırdık. Hepimizin bildiği üzere o zamanki ortam buna çok müsaitti." dedi.

Emre Günaydın'ın kendisini tehdit ettiğini, onun yüzünden başına gelecek beladan kurtulmak için olay yerine gittiğini iddia eden Gürler, olayın hiçbir aşamasında öldürme kastı olmadığını öne sürerek, "Olay yerine giderken de olay anında da hiçbir zaman oradaki kişilerin öleceği konusunda bir bilgiye sahip değildim." ifadesini kullandı.

"Çocuktuk olay bize oyun gibi gelmişti"

Tutuksuz sanık Emre Günaydın da Zirve yayınevi cinayetleri nedeniyle darbe yapmakla suçlandığını belirterek, "19 yaşında darbe yapmaktan yargılandım vallahi darbe ne demek bilmiyordum. Örgüt kurmaktan yargılandım nasıl olur onu da bilmiyorum. O zamanki gerek medya gerek dizilerin etkisiyle 5 saf genç birbirimizi gaza getirip olmaması gereken bir olaya karıştık." dedi.

Olayın ardından "Emre öldü" şeklinde çıkan haberler yüzünden arkadaşlarının kendilerine iftira attığını savunan Günaydın, "Olay zamanı henüz bir çocuk olduğumuzdan bu olay bize bir oyun gibi gelmişti. Olay olduktan sonra medyanın 'Emre Günayın öldü' haberlerinden sonra suç ortaklarım suçun hepsini üzerime atmıştır. Ben tamamiyle suçsuzum demiyorum, suçluyum fakat bu kadar şeyi ben tek başıma nasıl yapayım. Ben yandım arkadaşlarım da yansın da demiyorum ama haddinden fazla iftira atıyorlar." diye konuştu.

"Keşke olmasaydı"

Olay anında kullandıkları kuru sıkı ve iplerin parasını bile zor denkleştirdiklerini anlatan Günaydın, şunları kaydetti:

"Hatta bir gün önce silahın birine el konulmasından sonra yerine silah bile alamadık. Lakin dışarıda kim kimden gıcık alıyorsa mahkemeye gelip 'Bu, bunları azmettirmiştir' diyor. Ben defalarca söyledim bizi azmettiren yoktur. Şu da bir gerçektir ki daha önce sabıkası bile olmayan 5 genç bunu yaptıysak elbette olay anında bize yapılan tahrik sonucudur ama keşke olmasaydı. Tahrikten dolayı bir indirim olur diye bir beklentim de yok ama iyi halimi bozacak davranışım olmadı. Ben daha ölmeden medyada öldü haberlerini yaptıranlar kimse bu davanın buraya getirenler de onlardır. Gizlilik kararı olan bir dosyayı medyaya sızdıran kimse onlardır. 'İçerisinde birçok gizli ajanların bulunduğu paralel yapı' derim. Ben iyi de yapsam kötü de yapsam hatasıyla, günahıyla bu devletin bir evladıyım. 'PKK'ya terör örgütü değildir' diyen mağdur avukatları, kurusıkı tabancalı 5 gence terör örgütü diyorlar."

Kaynak: AA / Güncel
Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi feci şekilde can verdi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi 20. kattan düşerek can verdi

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

title