Zirve Davasının 58. Duruşması Devam Ediyor
Malatya'da 3 misyonerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 58.duruşması devam ediyor.
Malatya'da 3 misyonerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 58. duruşması devam ediyor. Duruşmada savunmasına devam eden sanık Ruhi Abat, "Misyonerlikle ilgili araştırma yaparken, halk bizden daha çok bilgiye sahipti" deyince, mahkeme başkanı araya girerek, "Şaka yapıyorsun" yorumunda bulundu.
Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde, Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 58. duruşması, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürüyor. Duruşmaya, olayın sanıkları olan Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Cuma Özdemir katılırken, tutuklu Emre Günaydın ve Salih Gürler ise duruşmaya gelmedi. Davanın diğer tutuklu sanıkları Varol Bülent Aral ile diğer tutuklu sanıklar Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil'in yanı sıra; astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen, Adem Gedik ve Hüseyin Yelki, cezaevinden getirildi. Davanın tutuklu sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon ise, duruşmalara katılmıyor. Taraf avukatlarının katıldığı duruşmayı, Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske de izledi.
Duruşmanın başında cezaevinden getirilen sanık Varol Bülent Aral'ın, adliyenin mahkumların tutulduğu odada olduğu ancak, kendisinin dizlerindeki rahatsızlık nedeniyle mahkeme salonuna adliyenin ana giriş kapısından girmek istediğini bildirdiği mahkeme heyetine aktarıldı. Mahkeme heyetinden bir üye, "Dizleri ağrıyorsa, adliyenin girişinde de merdiven var" derken, Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa ise, ana girişte basın mensuplarının olması nedeniyle, Aral'ın görüntü vermek istediğini söyledi. Aral, bir süre sonra adliyenin ana girişinden mahkemeye getirildi.
Duruşmada, 860 sayfalık savunmasını kaldığı yerden devam ettiren sanık Ruhi Abat, iddianamenin kesin hüküm cümleleriyle kurulduğunu söyleyerek, "İddianameyi okuyunca Türkçe'deki kelimeleri şaşırmaya başladım. TUSHAD üyeliği gibi bir iddiayı kesin bir dille reddediyorum. Ben hiçbir çevre ilde misyonerlikle ilgili çalışma yapmadım. İlker Çınar'ın gizli tanık olması hatırına olay bizim üzerimize yıkıldı. Misyonerlikle ilgili Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerine bakıldığında, devletin misyonerliğe nasıl baktığı görülecektir" dedi.
Kendisinin ilahiyatçı bir akademisyen olduğunu ve bu nedenle de misyonerlikle ilgili araştırma yapmasının normal olduğunu anlatan Ruhi Abat, "İlahiyatçı olarak bir ziraatçının yaptığı araştırmadan yararlanamazdım. Misyonerlikle ilgili araştırmalardan yararlandım" diye konuştu.
Kendisinin jandarmanın haber elemanı olduğu iddiasını da kabul etmeyen Abat, "Haber elemanlığını kendim için onursuzluk ve şerefsizlik olarak görüyorum. Benim akademisyenlik kimliğim var. Bunu bir iftira olarak kabul ediyorum. Şu iddianameyi okuyunca ya sarhoş olmak lazım, ya da kafayı yemek lazım" ifadelerini ileri sürdü.
Bu arada, Ruhi Abat'ın "Misyonerlikle ilgili araştırma yaparken, bu konuda en az bilgiye bizim sahip olduğumuzu anladım. Halk bizden çok daha fazla bilgiye sahipti" demesi üzerine Mahkeme Başkanı Kısa araya girerek, "Şaka yapıyorsun" yorumunu yaptı.
SANIK ABAT: "SAVCI, İSTİHAREYE YATARAK ANLAMIŞTIR"
Sanık Ruhi Abat, kendisi için suçlamalarda "Anlaşılmıştır" denilerek kesin hükümler kullanıldığını, bunun nasıl anlaşıldığının iddianamede belli olmadığını öne sürerek, "Sayın savcı, istihareye yatarak anlamıştır" dedi.
ABD'deki arşiv bilgilerinden hazırlanarak basılan misyonerlikle ilgili bir kitabı mahkemeye sunan Ruhi Abat, "Bize isnat edilen suçların hepsi orada var. 19. ve 20. yüzyılda misyonerlikle ilgili bilgiler var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde köy köy yapılan fişlemeler var, haritalar var" şeklinde konuştu.
Ruhi Abat ayrıca, İlker Çınar'ın Marmara Depremi sonrasında misyonerlerin çocukları Malta Adası'na kaçırdığını söylediğini, ancak savcılığın bu konuda herhangi bir işlem yapmadığını ileri sürdü.
Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verdi. - MALATYA