Zigana'da "Laiklik, Din ve Siyaset Sempozyumu' Düzenlendi
Trabzon'da felsefe Sanat Bilim Derneği tarafından 2 yılda 1 organize edilen 'Zigana Zirvesi' etkinliği kapsamında 'Laiklik, Din ve Siyaset' konulu sempozyum düzenlendi.
Trabzon'da felsefe Sanat Bilim Derneği tarafından 2 yılda 1 organize edilen 'Zigana Zirvesi' etkinliği kapsamında 'Laiklik, Din ve Siyaset' konulu sempozyum düzenlendi.
Maçka İlçesi'ndeki Hamsiköy-Bekçiler Mevkii'ndeki Zigana Tatil Köyü Tesisleri'nde yapılan sempozyuma Işık Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Başkanı ve Felsefe Sanat Bilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Örsan Öymen, Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim üyesi Prof.Dr. Nurşen Mazıcı ve İstanbul Barosu Başkanı Doç.Dr. Ümit Kocasakal ile çok sayıda akademisyen ve çok sayıda kişi katıldı.
Felsefe Sanat Bilim Derneği tarafından bu yıl 3'üncüsü organize edilen sempozyum, Prof.Dr. Örsan K. Öymen'in, 'Laiklik ve din' konuları hakkındaki değerlendirmeleriyle başladı. Laikliğin tanımı ve tarihi hakkında bilgiler sunan Prof.Dr. Öymen, şöyle dedi:
"Laiklik; Mustafa Kemal devrimlerinin önemli unsurlarından biridir. Ne yazık ki yeterince anlaşılmadığını, üzerinde yeterince düşünülmediğini ve önerinin yeterince kavranmadığını düşünüyorum. Laiklik, din ve devlet din ve siyaset, din ve hukuk, din ve eğitim işlerinin birbirinden ayrılması ve bunların ayrılması koşuluyla dini ibadet ve inanç özgürlüğünün sağlanmasıdır. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dini ortada kaldırmak değildir. İsteyen dindar olur, isteyen dinsiz olur. Bu kişinin özel tercihidir. Ama; devletin dini olmaz, hükümetin dini olmaz, vatandaşın dini olur veya olmaz. Din ve devlet, din ve hukuk, din ve eğitim işlerinin birbirinden ayrılması koşuluyla din ve ibadet özgürlüğü sağlanabilir."
DİN DERSİ ZORUNLU OLMAMALI
Sunum sonrası soru-cevap kısmında, 'Laik bir sistemde din eğitimi nasıl olmalıdır?" sorusunu yanıtlayan Öymen, "Din bir kere aile içerisinde verilmesi gereken konudur. Din anlatırken, fizik, matematik anlatır gibi bir şey değildir. Din eğitimi aile içi bir konu. Okullarda da anlatılmalı fakat, dinler tarihi dersi olmalı. Verilen eğitim din içerisindeki tüm mezhepleri de kapsamalıdır. Din dersi zorunlu olmamalı, seçmeli ders olmalıdır" ifadelerini kullandı.
Sempozyumda söz alan İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal ise, laiklik ve din konularında değerlendirmelerde bulunarak şunları söyledi:
"Emperyalizmin toplumu ne hale getirdiği apaçık ortadadır. Bu anlamda ilk saptamam şu dur ki, hiç kimse kendini kandırmasın. Şu anda Türkiye işgal altında bir ülkedir. ve bu işgali askerle, silahla değil genetik ve zihinsel bir operasyonla yapılan işgaldir. Bu halka hesap vermesi gerekenler var. Ben hayatımda halk dalkavukluğu yapmadım. Şu süreçte kabahati olmayan halktır. Bu millet şu anda kandırılmış durumda. Bu millet, bu halk temiz bir durumdadır. Türk toplumu şu anda dolandırılıyor ve kandırılıyor. Ne olup bittiğini anladığında atacağı tokadın Pensilvanya'dan da, Brüksel'den de duyulduğunu hep beraber göreceğiz."
Türkiye'ye genetik operasyonu kapsamında 3 virüs atıldığını kaydeden Doç.Dr. Kocakal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'ye genetik operasyonu yapabilmek için Ebola'dan da daha tehlikeli 3 virüs attılar. Özelliği gereği çok hızlı yayılıyor bu virüsler. Bunlardan biri etnik, birisi mezhep, birisi de inanan inanmayan, başı açık kapalı tartışması virüsü. Niye? Çünkü emperyalizme bir tek ulus devlet direnebilir. Çünkü, ulus devlet size ortak aidiyet duygusu sağlar. Bize bu virüsler özellikle atıldı. 1991' de terörle mücadele konusunda bazı kanunlar yürürlükten çıktı. İşte olay buradan süzüle süzüle geldi. Rejim savunmasız kaldı."
"LAİKLİK BİR YUMURTA DEĞİLDİR"
Laikliğin 'yumurta' olmadığını söyleyen Doç.Dr. Ümit Kocasakal, sunumunu tamamlarken, "Ben laikliğin bu toplumda tam anlaşıldığı kanaatinde değilim. 'Katı laiklik' diyorlar. Laiklik bir yumurta değildir. Bunun katısı, sıvısı, rafadanı olmaz. Basit bir ayrım var,. Dini bilimi, teknolojiyi ve hukuku da olması gereken yere oturtmak ve bunları birbirinden ayırmak. Bunları ayırmazsak şu an Suudi Arabistan ne olursa onun gibi oluruz. Ben onları o petroller bitiğinde göreceğim. Dinin yeri ayrıdır, hukukun, teknolojinin yeri ayrıdır" dedi.
TÜRBAN SORUSUNA YANIT VERDİ
Doç.Dr. Kocasakal, "Türbana bakışımız nasıl olmalıdır?" sorusunu yanıtlarken, "Bu konuyu hukuk çözer. Ellerinde iki memba kaldı. Biri darbe tüccarlığı, diğeri de türban. Bu konuda hukuk temelli gidersek bu oyuncakları onların elinden alırız. Bu meseleyi hukuka oturtacağız" dedi. - Maçka, Trabzon