Zeytinlik Alanların Madencilik Faaliyetlerine Açılması... Aym Önünde Toplanan Stk'lar: "anayasa Mahkemesi'nin Hukuku İşleteceğine İnanıyoruz"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhur İttifakı dışındaki partiler ile bağımsız milletvekilerinin de bulunduğu 260 milletvekilinin imzasıyla zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açan 7554 sayılı kanunun yürürlüğünü durdurma ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) dava açıldı. Başvuruya destek için farklı illerden Sivil Toplum Kuruluş temsilcileri (STK), AYM önünde biri araya geldi. Doğa ve Yaşam Platformu'ndan Ebru Oktay, "Türkiye'nin hiçbir yerinde bir karış toprağımızı, bir ağacımızı bu yağmacı düzene vermeyeceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. AKP elini toprağımızdan çek" dedi.

Haber : İleyda ÖZMEN / Kameraman: Dursun ALKAYA

(ANKARA) - Cumhur İttifakı dışındaki partiler ile bağımsız milletvekilerinin de bulunduğu 260 milletvekilinin imzasıyla zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açan 7554 sayılı kanunun yürürlüğünü durdurma ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) dava açıldı. Başvuruya destek için farklı illerden Sivil Toplum Kuruluş temsilcileri (STK), AYM önünde biri araya geldi. Doğa ve Yaşam Platformu'ndan Ebru Oktay, " Türkiye'nin hiçbir yerinde bir karış toprağımızı, bir ağacımızı bu yağmacı düzene vermeyeceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. AKP elini toprağımızdan çek" dedi.

CHP, Demokrat Parti, Demokratik Bölgeler Partisi, DEVA Partisi, Emek Partisi, Gelecek Partisi, DEM Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Yeniden Refah Partisi, Yeşil Sol Parti ve 5 bağımsız miletvekilinin bulunduğu toplam 260 milletvekilinin imzasıyla zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açan 7554 sayılı kanunun yürürlüğünü durdurulması iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açıldı.

Başvuruya destek için farklı illerden Sivil Toplum Kuruluşları (STK), dernekler de AYM önüne geldi.

Ebru Oktay: "Sonuna kadar mücadele edeceğiz"

Eskişehir'den gelen ve Doğa ve Yaşam Platformu'ndan Ebru Oktay ANKA Haber Ajansı'na şunları söyledi:

"Maden çöplüğüne dönüştürmeye çalışan ülkemiz Tıpkı ikiz köylüler gibi, tıpkı Samandağ'da kendi tapulu arazilerini çadır kurarak savunmaya çalışan yurttaşlarımız gibi biz de Eskişehir'de ve Türkiye'nin hiçbir yerinde bir karış toprağımızı, bir ağacımızı bu yağmacı düzene vermeyeceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. AKP elini toprağımızdan çek."

Salih Usta: "Sonuna kadar mücadele edeceğiz"

Can Kurtaran Yaşam Savunması'ndan Salih Usta ise şöyle konuştu:

"24 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayınlanan yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyor muhalefet partileri. Biz de sonuna kadar destek olmak durumundayız ve destek oluyoruz. Bu yasa çok kısaca yağma, talan ve işgal yasasıdır. Türkiye işgal ediliyor. Bir avuç zenginin ve yabancı sermayenin çıkarı için ülkenin toprakları Ormanları, tarım alanları, zeytinlikleri, meraları her şeyi talan ediliyor. Bu sömürge yasasına karşı elimizden geldiğince mücadele edeceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz."

Ali Şükrü Kibar da "Artvin dağlarından ses getirdik, selam getirdik. Reşit Kibar'ın sesini, mücadelesini getirdik. Reşit Kibar'ın dediği gibi 'Hiç kimseye bir ağaç dahi vermeye niyetimiz yok'  Bu yasayı asla kabul etmeyiz. Bugün de burada bu yasaya karşı birliğimizi göstermek için buradayız" diye konuştu.

Servet Demirkaya: "Buradan ÇED'e gerek yoktur diye imza verenleri esefle kınıyorum"

Çorum Sungurlu Karakaya Köyü'nden Servet Demirkaya da şunları kaydetti:

"Karakaya Köyü'nden geldim. Karakaya Köyü'ne taşoca yapılmak isteniyor. Köyümüzün 30 metre yakınında köyümüze zarar verecek, habitatı bozacak, köyümüzün altyapısı, suları kaçacak, evleri yıkılacak. Hatta hatta insanlar ölecek. Bu çet raporunu veren insanlarda ne vicdan ne merhamet var. Sadece cüzdan var. O cüzdanı korumak için, sermaye eldarlara peşkeş çekmek için köyümüzü, köyümüze taşocağı yapılıyor. Biz buraya taşocağına izin vermeyeceğiz. Şu anda 'ÇED raporu yoktur, ÇED raporuna gerek yoktur' diye masa başında imza verenlere şunları soruyorum; o köye geldiniz mi? Buradan ÇED'e gerek yoktur diye imza verenleri esefle kınıyorum."

Ertuğrul Gönül: "Bu yasa ülkeye ihanet yasasıdır"

Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gönül ise şöyle konuştu:

"Herkesin bildiği gibi Torba Yasası'yla geçen maden yasasının iptal için muhalefet partilerinin imzalarıyla birlikte bir dava açılacak. İptal davası. Biz de bu amaçla geldik buraya. İptal edileceğini umuyoruz. Zaten bu yasayla birlikte daha önceki bizim de hiç hoşnut olmadığımız bilimsel verilere dayanmayan chat raporları ve kurumların anında izin verilmesi, her şeye izin verilmesi 'ÇED gerekli değildir' kararlarının verilmesi zaten bilimsel bir şeye veriye dayanmayan, mantığa dayanmayan bir yasaydı. Şimdi şirketler de bunu bunu dahi kendilerine göre bir engel olarak gördüler. Onu da kaldırdılar. Sadece buradaki kurumların görüşleri bile alınmayacak. Biz bu şeyin Maden Yasası'nın iptal edileceğini umuyoruz. İptal edilmeli. Bu yasa  ülkeye ihanet yasasıdır. Biliyorsunuz daha önceki kısa bir dönem öncesinde de iklim değişikliği yasasının bazı maddeleri gelişti. Biz bu yasaların olması bu ülkenin toprağına, suyuna, havasına, her şeyine ihanet diye görüyoruz. ve umuyoruz ki değişecektir."

Mehmet Emin Aslan: "Ülkemizin taşını, toprağını koruyacağız"

Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu (GEÇTAP) Koordinatörü Mehmet Emin Aslan da şunları söyledi:

"Bolu, Zonguldak, Karabük, Çankırı bölgesindeki çevre duyarlı gruplarız. Bu maden yasasına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önünde bütün Türkiye halkı direndi aslında. İçeridekiler vekillerimiz asıl olan vatandaş olarak bizlerdik. İstediğimiz topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı korumaktı. Ama o gün o yasa orada biz dinlenmedi ve geçildi. Peki bu yasa ne? Niye itiraz ediyoruz? Yasa yüzde 1'ini yüzde 2'sini ülkede bırakan maden çıkartmalarını hazırlık yapan, onları kolaylaştıran, ÇED raporlarını ortadan kaldıran, Orman Genel Müdürlüğünün yetkilerini bir nebze elinden başka kurumlara devreden yasaların muhatabıyız. Dolayısıyla bu yasanın bugün Anayasa Mahkemesi'nin önündeyiz ve iptalini istiyoruz. Şükür ki bütün muhalefet partilerinin de buna destek verdiğini, Türkiye'nin birçok yerinden gelmiş sivil toplum örgütlerinin buna direndiklerini görüyoruz. En üst mahkemelerden, yüksek mahkemelerimizden Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda gerçeği görüp ülkenin taşını, toprağını koruyan insanlarla birlikte olduğunu, hukuku işleteceğine inanıyoruz. Bakınız bugün Suudi Arabistan, milyon dekarlar zeytin üretmeye başladılar. Zeytin ağaçları dikiyorlar. Bugün İspanya, Portekiz hakeza. Bugün Azerbaycan'da bile zeytinlikler kuruluyor. Çünkü zeytin yaşam iksiri. Yağıyla, diğer yan ürünleriyle büyük ekonomik bir ürün. Siz bunları yok ediyorsunuz. Toprağın altına inip oradan çıkarttıklarınızı başka ülkelere transfer edecek yapılar kuruyorsunuz. Biz buna karşıyız. Ülkemizin taşını, toprağını koruyacağız."

Karadere Vadisi ve Yerlilerini Koruma Derneği'nden Kasım Güven de "Amacımız bütün çevre severlerle, doğa severlerle yaşam alanları akarsularımızın, göllerimizi korumaya geldik. Anayasa Mahkemesi'nden de beklediğimiz adaleti, hukuku tescil ettirmesidir. Bunu bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Özgür Aksun: "Hak, hukuk, adalet"

Tekirdağ Kent Konseyi Yürütme Kurulu'ndan Özgür Aksun da şunları ifade etti:

"Biz Trakya coğrafyasındaki Saroz'dan, Kazdağları'ndan, Sırınca Ormanları'na, Ganos Dağı'nın bütün tahribatlar için buradayız. Çünkü bizim coğrafyamızda biz ayçiçeğine gündemde deriz. Tarım alanlarımız, topraklarımız, ayçiçeklerimiz, buğday tarlalarımız şu anda neredeyse bu yasayla birlikte yok olmak üzere. Meralarımız Trakya'nın su kaynakları yok. Yeraltı su kaynağı kullanıyoruz. Ama korkunç derecede kimyasal tesislerin içme sularımız bu OSB'lere kullanım suyu olarak ve verilmekte. İklim krizinin yaşandığı bir Türkiye yaşıyoruz artık. Su krizi yaşıyoruz, gıda krizi yaşıyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin bunlara 'hayır' diyeceğini umut ederek biz Sayın Cumhurbaşkanımızın torunları için de buradayız. Onun torunlarının geleceği için de topraklarını, sularını, meralarını savunmak için buradayız. Hak, hukuk, adalet diyoruz."

Muammer Bahçeli: "Bunların ne ölüye ne diriye saygıları var"

Yatağan Çevre ve Kültür Derneği'nden Muammer Bahçeli de şunları söyledi:

"Yasanın iptali için açılacak olan davayı destekliyoruz. Yatağan 43 yıldır zaten Temnik Santral'ın eseri altında. Bu şirket doğa düşmanı olduğu kadar tarih düşmanıda. Biz burada mücadelemizi sürdürüyoruz. Yeşilbağlar beldesini yok ettiler. Bize kadar geldiler. Davalardan dolayı bizim kazanmış olduğumuz davalardan dolayı yer altına girmek zorunda kaldılar. Şu anda bizim mezarlıklarımız tehlikede. Mezarlıklarımız çatlamış vaziyette. Bunların ne ölüye ne diriye saygıları var."

Karınca Kararınca Derneği'nden Aslı Kahraman Eren de şöyle konuştu:

"Rize İkizdere'den geldik. Sadece Rize İkizdere'den gelmedik. Biz aynı araçla Doğu Karadeniz'de yedi farklı bölgenin kendi coğrafyalarında toprakları için mücadele eden Yerelleriyle birlikte yollara düştük. Artvin Hopa, Rize Fındıklı, Rize İkizdere, Trabzon, Ordu, Samsun, Amasya, Gümüşhane var yani dolayısıyla bizler burada yaşadığımız coğrafyalara ses vermek için Karadenizliler olarak 'Karıncalar Karadeniz' adı altında birleşerek yola çıktık.

Biz bu yasanın çıkmaması için toprağımıza vermiyoruz kampanyasının bir bileşeni olarak 'Karıncalar Karadeniz' olarak bir ay da dört defa Meclis'in önüne geldik. Tüm muhalif partilerle hatta iktidar vekilleriyle de görüştük, bir araya geldik, konuştuk. Özellikle kendi yöremin vekillerine şunu anlatmaya çalıştım Karadeniz'de. Karadeniz coğrafyasında doğmuş büyümüş bir insan ormanlarını, deresini ve o harika cennet coğrafyayı nasıl madencilere peşkeş çekebilir? Bu çok gerçekten acı. Türkiye'nin her yerinde bu sorun var. Ama Karadeniz'de şöyle bir sıkıntı var arkadaşlar. Karadeniz sulak bir alan.  Samsun'dan Artvin'e kadar Gümüşhane'de dahil yüzde 83'ü, bakın ortalama yüzde 83'ü 8 şehir madenlere ruhsatlandırıldı.

"Topraksız vatan olmaz, toprağın üstü altından değerlidir"

Siyanürlerin yağmurlarla birlikte bizim su havzalarımızın akmasıyla birlikte zaten toplu halde bir kanser vakaları artacak. Önce onu belirtmek isterim. Bu çok büyük bir sıkıntı Karadeniz coğrafyası için. Dolayısıyla bu tamamen bir işgal yasası. Biz buna sömürge madenciliği diyoruz. ve bu işgal yasasının durması için tüm ülke olarak bu ülkeyi, vatanımı, toprağımı, bayrağımı seviyor seviyorum diyen herkesi ses vermeye davet ediyoruz. Topraksız vatan olmaz, toprağın üstü altından değerlidir. Yaşadığımız coğrafyaya ve çocuklarımızın nefes alanlarına sahip çıkalım ve bu işgal yasası ile birlikte de göçler artacak. Büyük sıkıntılar yaşanacak. İnsanlar büyük şehirlere göç etmek zorunda kalacak. Yaşadıkları coğrafyalarda mutlu ve mesut yaşayan insanlar büyük şehirlerde çok büyük sıkıntılar yaşayacaklar. Burada tüm bu ülkenin köy üreticilerine, toprak emekçilerine de seslenelim. Lütfen çiftçi kardeşim, toprak emekçim, gel ses ol yaşadığın coğrafyaya. Hep birlikte mücadele edelim."

Kaynak: ANKA / Güncel
title