Yunanlıların Sakarya Meydan Muharebesi'nde Türk halkına uyguladığı zulmün ayrıntıları ortaya çıktı
Yunanlıların, Sakarya Meydan Muharebesi süresince Türk halkına uyguladığı zulmün ayrıntıları, Halide Edip Adıvar, Yusuf Akçura ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından kayıt altına alınan 'Tetkik-i Mezalim Heyeti'nin raporunda yer alıyor.
Yunanlıların, Sakarya Meydan Muharebesi süresince Türk halkına uyguladığı zulmün ayrıntıları, Halide Edip Adıvar, Yusuf Akçura ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından kayıt altına alınan "Tetkik-i Mezalim Heyeti"nin raporunda yer alıyor.
Polatlı Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi Koordinatör Yardımcısı emekli albay Kenan Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 22 gün, 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi'nin dünyanın en uzun meydan muharebelerinden biri olduğunu belirtti.
Mustafa Kemal'in savaşı "Melhame-i Kübra" olarak adlandırdığını söyleyen Arslan, "Bu muharebe büyük ve kanlı savaş olarak geçer. 23 Ağustos'ta Mangal Dağı'nda başlayan savaş, 13 Eylül'de Yunanlıların Sakarya'nın batısına atılmasıyla son buldu. Yaklaşık 106 kilometrelik cephede cereyan eden, soluk soluğa, gece gündüze devam etti." dedi.
Savaşta olduğu kadar sonrasında yaşananların da oldukça kanlı olduğunu dile getiren Arslan, şunları anlattı:
"Sakarya Meydan Muharebesinde yapılan zulüm, akla hayale gelmeyecek şekilde. Yunanlılar köyleri yakıp yıkmak için özel birlik kurmuş. Mezalim ciddi boyutta, sadece yakıp yıkma değil, köylülerin bütün ürünlerini, hasatlarını, hayvanlarını alıyorlar. Kadınlara kelimelerle ifade edilemeyecek şekilde zulüm uyguluyorlar. 35 haneli Çekirdeksiz köyünde 3 ev hariç bütün köyü yakıyorlar. Hayvanları götürüyorlar, götüremediklerini de köy meydanında öldürüyorlar."
Tetkik-i Mezalim Heyeti
Batı cephesi komutanı İsmet Paşa'nın, Yunanlıların yaptıklarının kayıt altına alınması için "Tetkik-i Mezalim" adında heyet kurduğunu anlatan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İsmet Paşa, kumandan olarak sadece savaşı yönetmiyor, haklılığımızı da tüm dünyaya duyurmak istiyor. Paşa'nın emriyle batı cephesi karargahında onbaşı rütbesiyle istihbaratçı olarak görev yapan Halide Edip Adıvar, tarihçi Yusuf Akçura ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından kurulan Yunan Mezalimi Araştırma Komisyonu bir hafta süreyle görev yapıyor ve Yunanlıların yaptığı tüm mezalimi ortaya döküyor. Köylere giderek zulümleri araştırıyor, röportaj yapıyor, daha sonra bütün bu araştırmaları belgeleyip kayıt altına alıyorlar."
Heyeti oluşturan isimlerin özellikle seçildiğini belirten Arslan, "Mustafa Kemal Paşa'nın yakın arkadaşları, güvendiği insanlar ve Milli Mücadele'nin başlangıcından beri içindeler. Aynı zamanda bölgeyi de iyi tanıyorlar. Tarihçi Yusuf Akçura'nın bu heyetin içinde olması tarihi belgeleri ortaya dökmek için oldukça önemli. Halide Edip Adıvar da savaştan sonra Türkün Ateşle İmtihanı, Ateşten Gömlek gibi kitaplarla yaşanılanları ortaya dökmüş oldu." dedi.
Kenan Arslan, Yunan ordusunun uyguladığı mezalimin bir savaş suçu olduğunu, fotoğraflarla kayıt altına alınan bu raporun detaylarının ilk kez Anadolu Ajansı tarafından gün yüzüne çıktığını bildirdi.
"Yunanlılar, çoluk çocuk toplayıp 17 gün esir almış"
Yunanlıların 1921'de zulmüne uğrayan köylerden biri olan Polatlı ilçesindeki Çekirdeksiz köyü sakinleri, Yunanlıların o dönem yaptıklarını dedelerinden, ninelerinden öğrendiklerini anlattı.
Yaşananları babasından öğrendiğini söyleyen köy sakini Metin Yıldırım, "Babam o zaman 7 yaşlarında bir çocukmuş. Yunanlılar, çoluk çocuk toplayıp 17 gün esir almış. Arada bir yiyecek getirmeleri için kadın ve çocukları köye göndermişler." dedi.
Köy sakini Hulusi Ayaz ise dedesinden ve ninesinden duyduklarını şöyle anlattı:
"Yakmadık, yıkmadık hiçbir şey bırakmamışlar. Yunanlılar, Çekirdeksiz köyünde yaşayanları dağın eteğinde bir yere toplamış. Yaşlıları bir kenara itip genç kızları seçmişler ve kendileriyle gelmelerini istemişler. Onlar da gitmek istememiş. Analar bir taraftan çocuklar bir taraftan kavga etmişler. Anaları, genç kızları tavana çıkarıp saklamışlar. Genç kızlar yüzlerine çamur sürüp çirkin kıyafetlerini giymiş. Yunanlılar, genç kızları atlara bindirip dağlara kaçırmış. Daha sonra Mustafa Kemal ve Türk ordusu gelip Yunanı nehre dökmüş."