YSK'nın BDP Kararı İçin Kim Ne Dedi?
Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı karar siyasileri de yargıyı da derinden sarstı. İşte olay olan karara gelen tepkiler:
Yüksek Seçim Kurulu, eski mahkumiyetleri gerekçe göstererek Hatip Dicle, Leyla Zana, Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak'ın da aralarında bulunduğu 12 bağımsızın milletvekili adaylıklarını iptal etti.
İşte YSK'nın veto kararına gelen tepkiler;
PARLAMENTONUN MİSYONU ZAYIFLAMIŞTIR
Mehmet Ali Şahin: " Alınan karar ülkenin demokratik vicdanının kabul edeceği bir karar değildir. En karmaşık sorunların bile çözüm yeri parlamentodur. Karar parlamentonun misyonunu zayıflatmıştır. Bu karar mevcut yasalar içinde belki bir yere oturtulabilir ama ülkenin demokratik vicdanının kabul edeceği bir karar değildir. Temennim YSK'nın bu kararının, eğer şartlar imkan tanıyorsa, tekrar gözden geçirmesidir. Bu parlamento seçimlere kadar görevinin başındadır. Her zaman toplanabilir"
KARARI KAYGI İLE KARŞILADIM
Numan Kurtulmuş: BDP tarafından desteklenen 12 bağımsız milletvekili adayının sabıka kayıtları bulunduğu gerekçesiyle adaylıklarının Yüksek Seçim Kurulu tarafından veto edilmesini, demokrasi ve ülke barışı açısından kaygı ile karşıladım.
Bu kişilerin sorunu değildir. Seçilme değil esasen seçme hakkına darbe vuran YSK'nın bu kararı, bütün Türkiye'yi ilgilendiren vahim sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Demokratikliği ve adilliği %10 barajı nedeniyle zaten tartışma konusu olan 12 Haziran seçimleri, YSK'nın bu kararı ile demokratik meşruiyetini bütünüyle kaybetme noktasına gelmiştir.
Demokrasimiz açısından vahim sonuçlar doğurabilecek bu karardan esas olarak 9 yıldır iktidarda bulunan Ak Parti sorumludur. Eğer Ak Parti, Türkiye'nin demokratikleşmesi için elzem olan bu düzenlemeleri 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan "Anayasa Referandumuna" koysaydı bugün böyle bir garabeti yaşamayacaktık.
TUZAK MI KURUYORUZ?
Deniz Baykal: Herkes planlamasını ona göre yapmış, adaylıklarını ona göre ilan etmiş. Türkiye'de zaten seçimde bir baraj problemi var. Baraj engelini aşabilmek için insanlar bağımsız aday olarak ortaya çıkıyorlar. Şimdi bağımsız adaylıkları birden bire, adaylıkları yenileme şansı yokken geçmişte de bu insanlar seçilmiş ve halen de bir kısmı milletvekili olarak görev yapıyorken, 'siz artık milletvekili olamazsınız' diye geri çevirmek, adaletle, hukuka saygıyla, devletin sürekliliğiyle izah edilebilir bir durum yaratmıyor. Olmaz böyle şey. 'Geçen defa hata ettik, düzeltiyoruz. Düzelteceğini zamanında söylesene. Bu bir krizdir ve seçimin hakkaniyetini, adaletini çok ciddi şekilde tahrip etmiştir. Buna mutlaka bir çözüm gerekir. Ne yapılacaktır? Türkiye bu kadar birbirinden kopuk, tutarsız şekilde yönetiliyor olamaz. Doğru dürüst sınav yapamıyoruz, doğru dürüst seçim yapamıyoruz, milletvekilleri aday olamıyor.
Tuzak mı kuruyoruz, engel mi çıkarıyoruz? Ne kadar yanlış ayıp, yakışıksız. Türkiye'ye bu yönetim zihniyeti yakışmıyor. Her noktada bir kriz, bunalım. Çok acı. Bu mu ileri demokrasi? Ustalık dönemi... Başbakanın bu mu ustalık dönemi?
SİYASETEN MEŞRU DEĞİL
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu: Siyasal hiçbir mahkumiyetin Mecliste temsil edilmeye engel olmaması gerekir. Bu nedenle doğru bir karar değil. Ayrıca hukuken de ben doğru olduğunu düşünmüyorum. Memnu hakların iadesi kararı af dahil bütün sonuçları ortadan kaldıran bir yetkiye sahiptir. Ayrıca daha önce vekillik yapmış Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel'in de 4 yıl sonra bir daha milletvekili seçilmeyecekleri yönündeki YSK kararı da Türkiye'de hukukun garabetini ortaya koymaktadır. Bu karar bana göre sadece adayların adaylıklarının iptali ile sınırlı kalmayacaktır. Biz öteden beri bütün bunları görerek, Türkiye'de sorunların Mecliste çözülmesi açısından, seçim barajının düşürülmesini ve siyasal partiler yasası ile seçim yasasının değiştirilmesini ve demokratik hale getirilmesi gerektiğini ifade etmiştik. Bütün bu öngörülerimiz bugünler içindi ve Türkiye içindi. Türkiye'de sorunların barış içerisinde toplumsal uzlaşma içerisinde çözülmesiydi. Bu nedenle CHP'nin bu öngörüsü bir kez daha doğru çıkmıştır, sivil toplum örgütlerinin öngörüsü doğru çıkmıştır. AKP'nin bu inattan vazgeçmesi gerekir.
İÇİŞLERİ BAKANI MESAFELİ DURDU
İçişleri Bakanı Osman Güneş: Anayasamıza göre, seçimler yargı organlarının denetimi altında yürütülür. YSK bağımsızdır. YSK'nın kararını değerlendirecek değilim. Bu YSK'nın aldığı bir karardır. Bu karar doğrultusunda şiddetin artacağı yönünde bir kaygı oluşmasın. Ne tedbir alınması gerekiyorsa alıyoruz. Ama şu an için olağanüstü tedbir almamızı gerektiren bir konu yok. Biliyorsunuz, Anayasamıza göre seçimler YSK'nın yargı organlarının genel yönetim ve denetimleri altında yürütülür. YSK ve yargı bağımsızdır. YSK'nın aldığı kararı değerlendirecek değilim. Ancak huzur ve güvenlik tesisi hususunda görev bize aittir. Her alanda, her konuda hangi sebeple olursa olsun bir suç işlendiğinde bir düzensizlik ortaya çıkarıldığında bunu bertaraf etmek, bunu önlemek bizim yasal görevimizdir. Şu anda bizim olağanüstü bir tedbir almamızı gerektiren hiçbir şey yoktur. Biz mevcut arkadaşlarımızla her zaman aldığımız tedbirleri almaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımızın bir kaygısı olmasın. Devletin her şarta göre tedbiri vardır. Ama şimdi biz ülkemizin genelinde ne tedbiri alıyorsak bu tedbirlerle bu işi yürüteceğimizi görüyoruz. Eğer ilave bir tedbir almak gerekirse onu da alırız. Ama şu anda bunu görmüyoruz.
LİSTEYE İTİRAZ EDİLEBİLİR!
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker: Orada arkadaşlarımız karar vermiş, yani YSK. Mutlaka mevzuat açısından bir değerlendirme yaptılar. Bilemiyorum. Şu anda detayını daha bilemediğim için bir şey söylemek imkanım yok. Konuyu tam bilmeden bir şey söylediğiniz zaman yanlış değerlendirme yapmış olabilirim. Listeler kesinleştikten sonra ilan edildi. Yanılmıyorsam. Onlara itiraz edilebilir, yeniden incelenebilir. Ama YSK kararları kesindir biliyorsunuz. Ancak maddi hata varsa düzeltme olabilir. Oradaki arkadaşlarımızın bilecekleri, değerlendirecekleri bir konu.
MİLLET İRADESİNİN ÖNÜNÜN KESİLMESİ SAVUNULAMAZ!
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın: Biz siyasetin millet iradesiyle şekillenmesinden yanayız. Seçim barajı gibi antidemokratik uygulamalarla millet iradesinin önünün kesilmesi hiçbir şekilde savunulamaz. YSK'nın bu kararı üzerine başta iktidar ve anamuhalefet olmak üzere bütün partileri bir kez düşünmeye ve vakit geçirmeden harekete geçmeye çağırıyoruz. Gelin hala 12 Eylül darbesinin izlerini taşıyan Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu'nu yeniden ele alarak Türkiye'yi bu demokrasi ayıbından kurtaralım.
VETO KARARI KAYGI VERİCİ
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay: Kaygı verici bir durum. Bu yeni bir anayasa yapma ihtiyacını tekrar ortaya koymuştur.
DEMOKRASİ ZEDELENİR
CHP Grup Başkanvekili M. Akif Hamzaçebi: Bağımsız adayların seçime katılmayacak olması demokrasiyi zedeler. Adayların bildirimine ilişkin ve bildirilen adaylara ilişkin süreler geçtikten sonra, hiç kimsenin hiçbir şey yapamayacağı süreçte böyle bir kararın objektifliği her zaman tartışılacaktır.
YSK böyle bir karar verecekse daha önceden verebilirdi. Partilerin adaylarını YSK'ya bildirdikten sonra, inceleme süreci içerisinde inceleyip, kararını verebilir, bağımsız adaylarda kendi durumlarını gözden geçirebilirlerdi. Bu nedenle YSK bu kararını gözden geçirmelidir. Adayların bildirimine ilişkin ve bildirilen adaylara ilişkin süreler geçtikten sonra, hiç kimsenin hiçbir şey yapamayacağı süreçte böyle bir kararın objektifliği her zaman tartışılacaktır.