Haberler
Putin, açık açık tehdit etti: Sabrımız bir gün mutlaka tükenecek

Putin, ilk kez bu kadar açık tehdit etti! Sözleri yaklaşan savaşın habercisi

Genel Kurul'da gerginlik: 'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

Kırıkkale'de yere çöp atanlar güvenlik kameralarından tespit ediliyor

Bir ilde daha başladı! Caddede, sokakta kamera ile takip ediliyorlar

Güran ailesinin silinen kayıtlarındaki Kürtçe konuşmalar deşifre edildi: Bunu söylersen seni koruruz

Aileden Enes'in arkadaşına: Bunu söylersen seni koruruz

Yıldız Sarayı'ndan dünyaya açılan medeniyet penceresi IRCICA

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İslam coğrafyasının krizlerle sarsıldığı bir dönemde İstanbul tarihi bir zirveye ev sahipliği yapıyor.

İİT'nın kültürel kuruluşu İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırmaları Merkezi IRCICA ise 1980'den beri İslâm medeniyetinin birikimlerini kayıtlara geçiyor. Yıldız Sarayı'nda faaliyet gösteren merkezin direktörü Dr. Halit Eren ile IRCICA'yı konuştuk.

İslam ülkeleri, 1969'da İslam İşbirliği Teşkilatı'nı (İlk adıyla İslam Konferansı Teşkilatı) kurmaya karar verdiklerinde, yüce bir dinin mensupları olarak, kültürel planda, İslam medeniyetinin kaynaklarını da araştırıp koruyacak bir merkeze ihtiyaç duyacaktı. Nitekim, 1976'daki Dışişleri Bakanları Konferansı'nda Türkiye tarafından böyle bir merkezin kurulması teklif edilmiş, 1978'de alınan kararla İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırmaları Merkezi IRCICA'nın temelleri atılmıştı.

İslam Birliğinin Merkezi

1980'de faaliyete başlayan IRCICA'nın Genel Direktörlüğü'nü yürüten Dr. Halit Eren, İRCICA'nın merkezinin Yıldız Sarayı'nda oluşuna manevi bir anlam yüklüyor. Eren 'İslam Birliği, Yıldız Sarayı'nda dağıldı. Hilafetin merkezi, İslam aleminin merkezi burasıydı. Hilafetin kaldırılışından onca yıl sonra, İslam ülkeleri adına burada bir merkez kurulmasına kararı verildi. Ve bu merkezin yeri, çalışma ofisi yine Yıldız Sarayı... Bunda tesadüf değil, tevafukun da ötesinde bir hikmet olmalı' diyor.

Başkent Kudüs 

İİT üyesi 57 ülke, otomatik olarak IRCICA'nın da üyesi. Tüzüğünde Kudüs başkent olarak tanınıyor. Ancak Kudüs bağımsız olana dek Cidde geçici başkent olarak belirlenmiş.

IRCICA'nın müstakil bütçesi var. İslam ülkelerinin milli gelir düzeylerine göre ayırdığı bütçe IRCICA'ya aktarılıyor. Bu da yıllık 4-5 milyon dolarlık bir rakama tekabül ediyor. Uluslararası kongreleri, kaynak kitap yayınları ve devasa kütüphanesiyle IRCICA dünyada parmakla gösterilen bir kurum. Ancak Türkiye'de yeterince tanınmıyor. Bunun nedenini ise 'İş üretmekten, reklam yapmaya vakit bulamamakla' açıklıyor Eren.

Öte yandan, İslam dünyası bugünlerde büyük buhranlar içinde kavruluyor. Suriye, Irak, Afganistan, Filistin, Lübnan… Ümmetin en yaralı coğrafyaları…

Silahlı Gücümüz Yok

Peki, İİT, bunca karmaşada, yangın söndürücü görevi üstlenebiliyor, aktif biçimde sorunlara müdahale edebiliyor mu? Tüm bu olup bitenler karşısında, İslam tarih, sanat ve kültürüne sahip çıkmakla görevli IRCICA ne yapıyor?

'Bu iki boyutlu bir mesele' diye söze başlıyor Dr. Eren; 'İşin kültürel boyutu IRCICA'yı ilgilendiriyor evet, ancak bizim yaptırım gücümüz yok. İİT'nın silahlı gücü yok, ordusu yok. Üyelerden oluşan bir kurum. Tek başına bir karar mekanizması değil. Futbol takımı gibi düşünün. Ülkeler güçlüyse takım da güçlüdür. Ancak şu an, sorun İslam ülkelerinde yaşanıyor zaten. İnsanlar can derdinde. Böyle bir ortamda ses cılız çıkıyor. Biz şimdilik, İslam coğrafyasındaki tarihi eserlerin rölevesini çıkarıp kayıt altına alıyoruz. Yarın bir gün bir eserin zarar görmesi halinde çizimleri, yapım teknikleri elimizde olsun diye.'

Peki ya bu Vandalizm? Sözüm ona adında İslam geçen bir takım örgütlerin yıkmaya, yok etmeye çalıştıkları kültürel miras ne olacak?

Halit Eren, bu soruma, 'İslam tarihi boyunca piramitlere dokunulmuş mu' diye soruyla mukabele ediyor ve 'Hayır' cevabını veriyor. 'Müslümanlar yıllarca bu coğrafyalara hükmetti. Ne Palmira zarar gördü, ne Bizans eserleri, ne de Ayasofya... Mısır sahabe devrinde fethedildi fakat Piramitlere dokunulmadı. Bugün birtakım örgütler önüne çıkanı yakıp yıkıyor. Bu İslami bir anlayış olamaz!'

Velhasıl, bugünlerde İslam ülkelerinin devlet başkanları Türkiye'de... Umulur ki İslam dünyasının sorunlarına çare olacak kararlar ve eylem planları için bir fırsat olsun...

Japonya'dan Amerika'ya dünya bu merkezde

IRCICA bünyesinde yer alan Farabi Sayısal Kütüphanesi araştırmacılara elektronik ortamda hizmet veriyor. Osmanlı salnameleri; kronikleri; Balkanlar, Orta Doğu, Asya ve Afrika seyahatnameleri; en erken Kur'an-ı Kerim nüshaları başta olmak üzere kütüphanede 400 bin parça eser yer alıyor. Kütüphaneyi dünyanın dört bir yanından gelen araştırmacılar aktif olarak kullanılıyor. IRCICA Genel Direktörü Halit Eren, aralarında Genel Yayın Yönetmenimiz Nuh Albayrak ve 24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek'in de olduğu medya mensuplarına merkezin çalışmaları hakkında bilgi aktardı.

Paha biçilmez koleksiyon

Yerli ve yabancı araştırmacıların yakından tanıdığı IRCICA Kütüphanesi, zengin koleksiyonu ile göz kamaştırıyor. Kütüphane koleksiyonu, İslam medeniyetiyle ilgili; bilhassa tarih, coğrafya, bilim, sanat, din, edebiyat, felsefe gibi konularda uzmanlaşmış. 145 farklı dildeki müracaat eserinden oluşan koleksiyonda; Türkçe, Arapça, İngilizce, Fransızca, Farsça ve Almancanın yanı sıra Swahili, Zulu dilleri gibi az bilinen dillerde de eserler mevcut. Yürütülen değişim programı çerçevesinde 75 ülkeden 687 kişi ve kurumla aktif değişim faaliyeti sürdüren Kütüphane, pek çok ilim ve kültür adamının özel koleksiyonlarını da bünyesine katmış.

İslam tarihi yazılıyor

Senagal'den Surinam'a, Endonezya'dan Fas'a kadar İslami kimliğin olduğu her yerde araştırmalar yürüten IRCICA'nın mutfağında 50 civarında çalışan var. Bu mütevazı rakama rağmen büyük çaplı ve uzun soluklu projelere el atmaktan uzak durmuyor merkez. Söz gelimi İslam tarihi ve medeniyetinin yeniden yazılması için bir proje başlatılıyor. 7-8 ciltte İslam tarihini ve medeniyetinin tüm kapsamlarıyla yeni baştan yazılması için uzmanlara konular dağıtıldı bile.

Dünyada bir ilk: OCR

IRCICA, belki de Türkiye'de devlet kurumlarının şimdiye kadar çoktan yapmış olması gereken bir çalışmayı hayata geçirdi. Osmanlıca metinler üzerinde araştırma yapanlara büyük kolaylık sağlayan bir bilgisayar sistemi bu. Adı OCR… Yani, Optik Karakter Tanıma Sistemi. Altı yıllık bir emeğin ürünü olarak dünyada ilk kez faaliyete geçirilen bu sistemde, fotoğraf olarak internete yüklenen metin üzerinde tıpkı bir Word dosyası gibi çalışma imkânı doğuyor. Böylece en eski kaynaklarda bile aranan herhangi bir bilgi tek tuşla önünüze geliyor.

Kaynak: Bültenler / Güncel
title