Yıldız Kenter, Türk tiyatrosu için her zaman bir efsaneydi
Usta oyuncu Yıldız Kenter, akciğer rahatsızlığı sebebiyle kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Onlarca öğrenci yetiştiren Yıldız Kenter, Türk tiyatrosu için her zaman bir efsaneydi.
Türk tiyatrosunun ve Yeşilçam'ın usta ismi Yıldız Kenter, 92 yaşında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Onun filmlere konu olabilecek kadar ilginç hayat öyküsünü bir kez daha hatırlayalım istedik.
Türk tiyatrosunun efsanesi Yıldız Kenter, 11 Ekim 1928'de İstanbulda dünyaya geldi.
Babası Mehmet Naci Bey, 2. Abdülhamit döneminin Ayan Meycisi Açası Mehmet Galip Bey'in oğluydu. Varlıklı bir aileye mensuptu.
Ahmet Naci Bey, ailesi tarafından İskoçya'ya Glasgow'a eğitim için gönderildi. Tam Türkiye'ye dönmeye hazırlandığı sırada Londra'da bir davete katıldı. Orada da hayatının akışını bambaşka bir yöne sürükleyecek olan karşılaşmayı yaşadı. Ailesinin gezgin bir tiyatro grubunun sahibi olan Olga Cynthia ile tanıştı.
Kısa sürede iki genç arasında büyük bir aşk doğdu. Aslında Olga'nın da film gibi bir hayat öyküsü vardı.
Babası genç yaşta ölünce annesi bir başka erkekle Avustralya'ya kaçmıştır. Olga'yı da henüz 16 yaşındayken evlendirmiştir. Ama kocası Birinci Dünya Savaşı'na katılır ve bir daha geri dönmez.
Ahmet Naci Bey, genç yaşta hayatın zorluklarını yaşamış bu kadına evlenme teklif eder. Olga teklifi kabul eder. İstanbul'a gelin gelir. Yanında eski evliliğinden olan oğlu Jack ile birlikte!
Naci Bey'in ailesi gelinlerini bir türlü kabullenmez. Ama Olga aşkı uğruna her şeyi göze alır. Müslüman olup adını Nadide olarak değiştirir. Hatta nüfus cüzdanında doğum yerine Londra yerine Bandırma bile yazdırır. İngilizce dersleri vererek de aile bütçesine katkıda bulunmaya başlar.
Aile, soyadı kanunu çıktığında Kenter soyadını alır: Yani "kent efendisi."
Daha sonra Ahmet Naci Bey ile eski adıyla Olga Cynthia yeni adıyla Nadide Hanım'ın evliliğinden çocukları dünyaya gelir. Önce Güner, sonra agabeyleri Nedim ve Mahmut. Ardından Yıldız ve Müşfik.
Çocukluk yılları güçlükler içinde geçer. Çünkü dedeleri Galip Bey ölümünden sonra onlara miras bırakmaz.
Her ne kadar maddi güçlük yaşasalar da 'gönlü zengin" bir ailedir Kenter ailesi.
Yıldız Kenter bir röportajında o günleri şöyle anlatmıştı: " Babam Lozan Konferansı'nda İsmet İnönü'nün özel kalem müdürü olarak görev yapmış biriydi. Dışişlerinde çalışıp iyi para kazanacak bir diplomattı ama İngiliz bir kadınla evlendiği için görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Beş çocukla işsiz kalmış bir adamın halini tahmin edersiniz. Benim doğduğum yıllarda yoksulluğumuzun dibine vurduğu yıllarmış. Annem bizi saracak bez bulamadığını, çarşafları yırtıp sardığını anlatırdı."
Daha sonra babaları Naci Bey, Ziraat Bankası'nda iş buldu ve aile Ankara'ya taşındı. Yıldız Kenter, ilkokula giderken annesi de zengin aile çocuklarına İngilizce dersleri veriyordu.
İşte o yıllarda ev hayatında insana dair komediden trajediye ne varsa yaşayarak öğrenen Kenter, Ankara Çocuk Kulübü'nde tiyatroya başladı.
O dönemde konservatuarla ilgili kötü söylentiler ortalıktaydı. Hatta annesi, kendisi de geçmişte tiyatrocu olmasına rağmen kızının konservutar okumasını istememişti.
Ama babasının yardımıyla konservatuara girdi Yıldız Kenter. Ankara Konservatuarı'nı sınıf atlayarak 1948 yılında bitirdi.
Rockefeller Bursu ile American Theatre Winng, Neighbourhood Play House ve Actor's Studio'da oyunculuk dersleri aldı.
Dönüşte Ankara Devlet Konservatuarı'nı hoca olarak atandı. 1959 yılına kadar burada oyunculuk ve sahne öğretmenliği yaptı.
1959'da Muhsin Ertuğrul, kurumdan uzaklaştırılınca o da ayrıldı.
Yıldız Kenter'in profesyonel tiyatro serüveni 1948'de William Shakespeare'in 12. Gececadlı oyunuyla başladı.
Yıldız Kenter, Devlet Tiyatroları'ndan sonra kardeşi Müşfik Kenter ve ikinci eşi Şükran Güngör ile kurduğu Kent Oyuncuları'dna sahneye çıktı.
Bu arada ABD ve İngiltere'de oyunculuk üzerine çalışmalar yaptı.
Yıldız Kenter, 1962'de tiyatroda yılın kadını seçildi. Sovyetler Birliği; ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve Kıbrıs'ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergiledi.
Yıldız Kenter. 1981'de Devlet Sanatçısı unvanını kazandı. 1980 ile 83 arasında İstanbuL Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nde öğretim üyeliği yaptı.
1984'te İtalyan Kültür Birliği tarafından verilen Adalaide Ristori Ödülü'ne değer görüldü.
Yıldız Kenter birçok oyunda ve filmde oynadı. Ama özellikle dünyanın çeşitli yerlerinde de sergilediği Ben Anadolu ile silinmez izlen bıraktı.
Yıldız Kenter, Afife Jale Ödülü de dahil yurt içinde ve dışında çok sayıda ödüle değer görüldü.
Oynadığı tiyatro oyunları arasında Anna Karenina, Gece Mevsimi, Oscar ve Pembe Meleği, Sırça Kümes, Martı, Maria Stuart, Scapin'in Dolapları sayılabilir.
İlk sinema filmi olan Vatan İçin'de sinema serüvenine başlayan Yıldız Kenter, kendisine çok sayıda ödül kazandıran Hanım, Büyük Adam Küçük Aşk, Bir Ana Bir Kız, Beyaz Melek'in de bulunduğu çok sayıda filmde oynadı.Yıldız Kenter ilk evliliğini 1951 yılında Nesrih Sipahi'nin kardeşi Nihat Akçan ile yaptı. Bir yıl sonra bir kızı dünyaya geldi. Ama bu evlilik sadece 7 yıl sürdü.
Kenter, ikinci evliliğini 1965 yılında Şükran Güngör ile yaptı. Bu evlilik, Güngör'ün 2002'de ölümüne kadar sürdü.