Haberler
Rusya bir kez daha ABD füzeleriyle vuruldu, Savunma Bakanlığı 'Yanıt verilecek' dedi

ABD füzeleriyle bir kez daha vurulan Rusya'dan dünyayı korkutan açıklama

Narin cinayetinde yeni görüntü! Cansız bedenini saklamak 38 dakika sürmüş

Narin cinayetinde yeni görüntü! Cansız bedenini saklamak 38 dakika sürmüş

5 yaşındaki kız çocuğunun ölümünde sır perdesi 6 yıl sonra aralandı

5 yaşındaki kız çocuğunun ölümünde sır perdesi 6 yıl sonra aralandı

Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç'ı örnek gösterip 'Karabiber gibi yanarsın' dediler

Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç'ı örnek gösterip "Karabiber gibi yanarsın" dediler

Yeter Ki Bayrağımız Yere Inmesin" - Istanbul

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Tuzla'daki TEM Otoyolu Orhanlı gişelerinde vurularak bir kolunu kaybeden Üzeyir Civan, "Kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim elhamdülillah. Rabbim o şehitlerimize gani gani rahmet etsin.

ADEM KOÇ - Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Tuzla'daki TEM Otoyolu Orhanlı gişelerinde vurularak bir kolunu kaybeden Üzeyir Civan, "Kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim elhamdülillah. Rabbim o şehitlerimize gani gani rahmet etsin. 2 bin 500 tane kardeşimizden Rabbim iki cihanda da razı olsun inşallah." dedi.

Emekli ve 3 çocuk babası Üzeyir Civan (51), FETÖ'nün darbe girişiminde yaşadıklarını AA muhabirine anlatırken, 15 Temmuz gecesi, hafta sonunu geçirmek için gittikleri Gebze'de bulunan yazlık evlerinde oldukları sırada akrabalarından birinin kendisine telaşlı bir şekilde "haberin var mı, darbe oluyor" dediğini aktardı.

Buna inanmak istemediğini, "Bu zamanda darbe mi olur?" karşılığını verdiğini belirten Civan, şöyle devam etti:

"Televizyonda Başbakanımızın 'bu bir kalkışmadır' açıklamaları, köprülerde ise tanklar vardı ve hele hele o darbe bildirgesi okutturulunca darbe olduğu kanaatine vardım. 1980 darbesini yaşayan biri olarak yerimde duramıyordum. Darbenin benim vatanımı, milletimi ne kadar geriye götürdüğünün farkında olan bir insanım. Vatanım, milletim bir daha o günlere geri dönmemeliydi, bir 30 yılını daha kaybetmemeliydi düşüncesiyle hareket ettim. İnsanlarla konuşup istişare yaptık ve darbecilere 'dur' demek için Sabiha Gökçen Havalimanına gitmeye karar verdik. 2 araçla yola çıkmıştık, Aydınlı üzerinden havalimanına gitmeyi düşünüyorduk ki orada başbakanımızın evi vardı, binlerce insan başbakanını koruma duygusuyla hareket ettiği için orası tıkalıydı. E5'in de kapalı olacağını düşünerek Orhanlı üzerinden havalimanına gitmeye karar verdik. Yola çıktığımız esnada 6, 7 tankın oraya girdiği haberini de almıştık. 15 dakika sonra tanklardakilerin teslim olduğu haberleri de alınmıştı. Rahat bir nefes alsak da yolumuza devam ettik."

Civan, yol üzerinde trafik durduğu için araçlarından indiklerini, bölgeye yaklaştıklarında ise gişelerin altında 15-20 kişinin ellerinde bayraklarla tekbir getirdiğini belirterek, polislerin canla başla mücadele ettiklerini, silah sesleri geldiğini söyledi.

Ateş hattına gidip orada toplanan insanlara destek verme kararı aldığını ve gişelerin altına ulaştığını ifade eden Civan, şöyle konuştu:

" 'Bu insanlar yaptıkları bu işin belki farkında değildirler, darbe yaptıklarının, vatanlarına ihanet ettiklerinin farkında değildirler' diye düşünüyordum. Onları uyarmak ve uyandırmak gayesiyle bariyerlerin üzerine çıkarak gruba 'asker polis kardeştir' sloganı attırdım. Bizlere silah sıkan insanlar bu sesimizi duydular, duymadılar bilemiyorum. 'Böyle olmaz, bunlar bizim askerlerimiz, bunlar bizim polisimiz, araya girelim de kardeşin kardeşi vurmasına engel olalım' diye konuşuyorduk ve o duyguyla kendimi bir anda araçların önünde bulmuştum. Yolun ortasında bulunan bariyerlerin oraya kadar gelmiştim. Kafamı kaldırdığım esnada bir de baktım ki 7, 8 asker başlarında miğfer, ellerinde silahlar mevzi değiştiriyorlardı. Onları görünce yine onları uyarmak, uyandırmak için kardeş kanı akmaması için o cesaretle iki elim havada üzerilerine doğru 'Durun yapmayın, silahlarınızı bırakın, hepimiz kardeşiz' diye bağırarak koşarak gidiyordum. Onları uyarmama rağmen onların bana vermiş olduğu sadece 1 adet kurşun, sol omzuma gelen, diğer elime de yine bir adet kurşun ya da şarapnel parçasıydı."

O esnada kulağında, hayatında duymadığı yoğunlukta bir çınlama duyduğunu, bunun üzerine eğildiğini ve sol kolunun elektrik çarpmış gibi olduğunu dile getiren Civan, "Hafif bir duraksadıktan sonra vurulmamak için yere uzanmıştım. Aradan kısa bir süre geçti sağ elimi havaya kaldırmıştım ki orta parmağımın üzerinde şarapnel parçası gibi, kan pıhtısı gibi bir şey vardı. Ameliyattan sonra öğrendim ki avucumun ortasından giren bir kurşun ya da şarapnel parçası orta parmağımı kırarak çıkmıştı ve sakat kalmasına sebep oldu. Sağ elimi gördükten sonra sol tarafıma doğru toparlanmak istedim ama sol kolumu kaldırmak istediğim esnada sol kolumda bir ağırlık vardı. Bir de baktım ki sol kolum sarkıyor. Adeta bir deri, bir et parçası tutuyordu sol kolumu ve yaralı olan sağ elimle sol kolumu tutarak gelmiş olduğum yere, araçların arkasına koşarak gittim." diye konuştu.

"Yaralı var" diyerek yanına 3 genç geldiğini aktaran Üzeyir Civan, "Allah onlardan razı olsun. Vatanımız, milletimiz, İslam ümmeti için mücadele eden 3 gencecik Iraklı Türkmen kardeşimizdi. Gençlerden biri çıkarmış olduğum tişörtümle koluma tampon yapmıştı." dedi.

O şekilde 10 dakika bekledikten sonra motosikletli birinin kendisini götürmek istediğini ancak, kopmak üzere olan bir kol ve yaralı elle ona tutunamayacağı için kabul etmediğini ve insanların yardımıyla yaklaşık 500 metre geriye yürüdüğünü aktaran gazi Civan, şunları söyledi:

"Giderken de vatan hainleri boş durmuyordu. Bir vatan evladının daha ayaklarından vurulduğundan bahsediyorlardı. Bildiğim kadarıyla burada yaklaşık 60 kardeşimiz yaralanıp, gazi olan kardeşlerimiz var. 6 ya da 7 şehadet şerbeti içen kardeşimiz var. Hele bir tane kardeşimiz var ki Yalçın Aral kardeşimiz, kepçesiyle beraber gelip bu hainlerin üzerine doğru kepçesini sürmüş ve o hainler Yalçın kardeşimizi kafasından vurarak şehit etmişlerdir. Sabri Ünal kardeşimizle, o tankın önüne yatan yiğit kardeşimizle beraber ailesini ziyarete gitmiştik. 3 tane kız çocuğu var öksüz kalan. Burada şehit olan kardeşlerimizden birisiydi, burada çok büyük mücadele verdi sabaha kadar."

Hastanede 3 saatlik bir ameliyattan sonra uyandığını belirten Civan, "Benim uyandığım saatlerde de o kandırılmış insanlar topluluğu, o hainler topluluğu yeni yeni uyanmışlardı da teslim olmaya başlamışlardı. 63 Hava Harp Okulu öğrencisi, 1 yıl varmış teğmen olmalarına, 3 tane kız öğrenci varmış ve bunlardan bildiğim kadarıyla 16 tanesi silah kullanmış ama en son öğrendiğim haberlere göre de içeride şu anda yalnızca 5 kişi kalmış. Silah kullanmayanlar serbest bırakılmış, anladığım kadarıyla da o silah kullananlardan 10-11 tanesi serbest bırakılmış. Ben buna hiçbir anlam veremedim." ifadelerini kullandı.

Uyandığında başucunda yeğeninin beklediğini, ona sorular sorduğunu söyleyen Civan, " 'Ne oldu, bitti mi?' diyordum. Yeğenim afallamıştı, 'ne bitti mi?' diyordu bana. Zannetti ki ben ameliyatımın bitip bitmediğini soruyorum. 'Hayır' dedim 'olaylar bitti mi, vatan selamette mi?' diye soruyordum. O da 'bitti dayı bitti' deyince 'elhamdülillah, elhamdülillah ben kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim elhamdülillah' diyordum. Rabbim o şehitlerimize gani gani rahmet etsin. 2 bin 500 tane kardeşimizden Rabbim iki cihanda da razı olsun inşallah ve o akşam sokaklara çıkıp mücadele eden kardeşlerimizden razı olsun." diye konuştu.

"Ama bu olaya bugün tutup tiyatro, senaryo diyenleri de bizler Allah'a havale ediyoruz. Haklarımızı, o akıttığımız kanlarımızı helal etmiyoruz. Hiçbir kardeşimin de helal ettiğini zannetmiyorum." diyen Üzeyir Civan, şöyle konuştu:

"Yazık ki bazı siyasiler de buna hala bir tiyatro, bir senaryo gibi bakıyor, utanmadan, arlanmadan, giden şu kollara, bacaklara, şehit olan insanlara bakmadan. Sadece 'yazıklar olsun' diyorum, siyasi çıkarları, siyasi emellerini bizim kanlarımıza bulaştırıyorlar, 'yazıklar olsun' diyorum, başka da bir şey diyemiyorum ama şunu herkes bilsin ki bizler hiçbir zaman bu akıttığımız kanlardan dolayı, bu giden kollardan, bacaklardan, canlardan dolayı pişman olmadık, olmayacağız. Yeter ki bayrağımız yere inmesin. Son neferine kadar bu bayrağı, bu toprakları hiç kimseye teslim etmeyeceğiz. Ey Amerika, ey Avrupa, ey İsrail bu ülkenin üzerinde, bu vatan toprakları üzerinde emel beslemeyin. O heveslerinizi 15 Temmuz'daki gibi kursaklarınızda bırakacağız Allah'ın izni ve yardımıyla. Bakın diğer kolum 'buradayım' diyor, canım burada duruyor. Bu kol gitmedikçe, bu can gitmedikçe, son nefes bitmedikçe bu vatanı sizlere teslim etmedik ve hiçbir zaman da etmeyeceğiz."

Kendi hikayesinin binlerce hikayeden sadece biri olduğunu, nice yerlerde, bölgelerde yaşanan bir sürü hikaye olduğunu vurgulayan Cuvan, sözlerini, "Onların hepsi ayrı ayrı birer kahramanlık hikayesidir. Alevisiyle, Sunnisiyle, Kürdüyle, Türküyle hepimiz bu coğrafyada yaşıyoruz. Siyasi partilerimiz farklı olabilir ama hiçbirimiz vatan haini olamayız. Hepimiz bu bayrağa, bu millete, bu topraklara beraber sarılacağız, bu gemide yaşıyoruz ve bu geminin batmaması için birlikte mücadele edeceğiz." diye tamamladı.

Yeter Ki Bayrağımız Yere Inmesin
Kaynak: AA / Güncel
title