Yeşilhat Akademi Buluşmaları'nda "suyun yolculuğu" konuşuldu

Yeşilhat Akademi Buluşmaları'nda 'suyun yolculuğu' konuşuldu
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Anadolu Ajansı Çevre Haberleri Müdürlüğü Yeşilhat ve Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) işbirliğinde düzenlenen "Yeşilhat Akademi Buluşmaları"nda akademisyenler ve öğrenciler, "Suyun Yolculuğu" temasıyla suyun sürdürülebilirliğinden verimliliğine, atık sulardan müsilaja ve kuraklığa kadar...

Anadolu Ajansı Çevre Haberleri Müdürlüğü Yeşilhat ve Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) işbirliğinde düzenlenen "Yeşilhat Akademi Buluşmaları"nda akademisyenler ve öğrenciler, "Suyun Yolculuğu" temasıyla suyun sürdürülebilirliğinden verimliliğine, atık sulardan müsilaja ve kuraklığa kadar birçok konuyu ele aldı.

BTÜ Modern Yapı Topluluğu tarafından gerçekleştirilen innoCon'25 etkinliği kapsamında düzenlenen ve Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Biriz Özbakır'ın moderatörlüğünü yaptığı "Yeşilhat Akademi Buluşmaları"na BTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Uyanık, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Egemen Aras ve İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Babak Vaheddoost konuşmacı olarak katıldı.

"Suyun Yolculuğu" temasıyla düzenlenen programın açılışında Türkiye'nin ilk Çevre Haberleri Müdürlüğü Yeşilhat'ın tanıtım videosu izlendi.

Açılışın ardından söz alan Prof. Dr. Uyanık, Türkiye'deki yıllık su potansiyelinin yaklaşık 112 milyar metreküp olduğunu fakat bu potansiyelin içinde bulunan yer altı suları çıkarıldığında geriye 57 milyar metreküp kullanılabilir su kaldığını ve bunun 44 milyar metreküpünün yani yaklaşık yüzde 65-70'inin tarım sektöründe kullandığını söyledi.

Sulama suyu olarak kullanılan suyun yüzde 25'inin israf edildiğini belirten Uyanık, "Sadece Harran Ovası'ndan bir örnek vermek gerekirse israf edilen, geri dönen, drenaj suyu olarak adlandırılan su miktarı İstanbul, Ankara ve İzmir'in evsel kullanım ve içmek amacıyla tükettiği su miktarına eş değer." dedi.

Uyanık, müsilaja neden olan en önemli etkenlerden birinin karasal kaynaklı kirleticilerin arıtılmadan alıcı ortamlara verilmesi olduğunu anlatarak, özellikle Marmara Denizi'nin kapalı, belirli bölgelerinde çukurları olan ve Akdeniz'den Karadeniz'e doğru alt üst akıntısı bulunan yapısı nedeniyle denize bırakılan kirleticilerin kalıcılığının arttığını aktardı.

Müsilaj oluşumuna neden olan faktörlere değinen Uyanık, "İklim değişikliğinin etkisi yadsınamaz çünkü deniz suyu sıcaklığının 1-2 derece artması planktonların aşırı üremesi için daha ideal bir ortam haline gelmesini sağlıyor. Bir de buradaki doğal yaşam döngüsüne yapılan ufak tefek dokunuşlar bu müsilaj sorununu ortaya çıkarmış olabilir." değerlendirmesinde bulundu. Uyanık, şunları kaydetti:

"Algleri, planktonları balıklar tüketir, balıkları insanlar avlar, insanlar tüketir. Yani küçük canlı türlerinden büyük canlı türlerine doğru bir besin döngüsü durumu söz konusu. Biz bu Marmara Denizi'ndeki müsilaja sebep olan plankton olarak adlandırdığımız yaşam türlerinin başta kirlilik nedeniyle çok fazla üremesine sebep oluyoruz ama bu planktonları tüketen küçük balıkları, hamsileri, istavritleri, kontrolsüz, av mevsimi dışında aşırı avlanmayla, trol balıkçılığıyla yok edersek, planktonlar aşırı çoğalırsa deniz salyası, müsilaj dediğimiz olguyla karşı karşıya kalabiliyoruz."

Marmara Denizi'ne yapılan deşarj miktarının yüksekliği seyrelmeyi azaltıyor

Prof. Dr. Egemen Aras, Türkiye'de yılda 2,5 ila 3 milyar metreküp atık su oluştuğunu, bu miktarın 1 milyon 200 bin adet olimpik havuz veya 2 Tuz Gölü kadar atık suya tekabül ettiğini oysa ileri atık su arıtma yöntemleriyle atık suların yeniden kullanılarak suya ikinci bir şans vermenin mümkün olduğunu ifade etti.

Marmara Bölgesi'nde şehirlerden gelen evsel ve sanayi atık sularının neden olduğu deniz kirliliğinin müsilajın başlıca nedenlerinden biri olduğunu ve bu sebeple derin deşarj sistemlerinin tasarımları konusunda çok daha hassas davranılması gerektiğini vurgulayan Aras, şöyle devam etti:

"Bursa'da Marmara Denizi'ne 2 kilometre açıkta ve yaklaşık 30-40 metre derinliğe kadar inen boru sistemlerimiz var. Bu atık sularımızı biz bu borular yardımıyla denizin dibine iletiyoruz. Tabii dizaynı, hesapları çok zor, bunların çok dikkatli yapılması gerekiyor. Hem yapısal anlamda hem de deşarj kriterleri açısından çok zor. Yani o atık suyu biz 2 bin metre açıkta, 30-40 metre derinliğe veriyoruz. O su, seyrele seyrele yukarı çıkıyor. Şimdi bu aşamada sorun yok gibi gözüküyor ama deşarjın boyutları çok büyük. Yani organik atıklar çok fazla olduğu için bir de kapalı bir bölge, açıkçası seyrelme tam olmayabiliyor. Yani akıntıdan dolayı veya deşarj sistemlerinde yanlış dizaynlar olabilir."

"Yapay zekadan faydalanarak su verimliliği artırılabilir"

Doç. Dr. Babak Vaheddoost, su gibi lineer olmayan ya da çok parametreli karar ve problem çözme gerektiren konularda yapay zekadan faydalanarak su verimliliğinin artırılabildiğini bildirdi.

Yapay zekanın çevre alanındaki kullanımından bahseden Vaheddoost "Durum değerlendirmesinde, özellikle karmaşık problemlerde, su problemleri sınır aşan konular çerçevesine girebiliyor, ülkeler arası farklı parametreler de etkili olabiliyor. Bu konuda atmosfer, yeryüzü, yeraltı hepsi birbiriyle iletişim halinde. Bundan yola çıkarak tahminde bulunabiliyorduk. Eksik verileri tamamlayabiliyorduk. Günümüzde artık bir de bildiğimiz şeyleri daha iyi ve etkin bir şekilde değerleyebiliyoruz." diye konuştu.

Vaheddoost, yapay zekadan, özellikle afetlerin neden olduğu veya olabileceği etkileri azaltmak için erken uyarı sistemlerini kullanma noktasında faydalandıklarını belirtti.

Programda öğrencilerin ve diğer katılımcıların interaktif şekilde yer alabilmesi için teknolojik altyapı da kullanıldı. Öğrenciler, sunum esnasında kendilerine yöneltilen su kullanımı, çevre bilinci, su ayak izi ve benzer konulardaki soruları ekrana yansıtılan QR kod üzerinden anlık cevapladı ve yanıtlar yine anlık olarak ekrana yansıtıldı.

Etkinlik, katılımcılara plaket takdim edilmesinin ardından sona erdi.

Kaynak: AA / Biriz Özbakır - Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
Bu haber hakkında ne düşünüyorsunuz?
500
title