Yeşil Sol Parti'nin Yargıdaki Rüşvet ve Yolsuzluk İddialarının Araştırılması Önerisi, AKP ve MHP'li Milletvekilleri Tarafından Reddedildi
Yeşil Sol Parti’nin yargıdaki rüşvet ve yolsuzluk iddialarını araştırma önergesinin bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesine ilişkin grup önerisi, AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Yeşil Sol Parti Van Milletvekili Zülküf Uçar, "Yargının siyasallaşmasının başlangıç noktalarından biri olan 2011 yılındaki Yargıtay ve Danıştay üye sayısını iki katına çıkaran ve yapısını değiştiren yasal düzenlemeye karşı muhalefetin o günkü sessizliği ve tavrı geldiğimiz noktanın sebeplerinden biridir" dedi.
Yeşil Sol Parti'nin yargıdaki rüşvet ve yolsuzluk iddialarını araştırma önergesinin bugün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesine ilişkin grup önerisi, AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Yeşil Sol Parti Van Milletvekili Zülküf Uçar, "Yargının siyasallaşmasının başlangıç noktalarından biri olan 2011 yılındaki Yargıtay ve Danıştay üye sayısını iki katına çıkaran ve yapısını değiştiren yasal düzenlemeye karşı muhalefetin o günkü sessizliği ve tavrı geldiğimiz noktanın sebeplerinden biridir" dedi.
Yeşil Sol Parti'nin yargıdaki rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili araştırma önergesinin gündemin önüne çekilerek bugün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesine ilişkin grup önerisi, AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önerinin gerekçesini açıklayan Yeşil Sol Parti Van Milletvekili Zülküf Uçar şunları söyledi:
"Yargının tam bağımsızlığı sağlanmadığı sürece benzer sorunların katlanarak büyüyeceği aşikardır. Mevcut hal sadece adalet duysunu yıpratmakla kalmamakta ceza taahhüdünden muaf pervasız suçlular ordusu yaratmaktadır. Toplumun adalete güveni tamamen ortadan kalkmış durumdadır. Bağımsızlığını bir kez yitirmiş olan hakim ve savcıların hangi odağın iradesini esas alacakları yalnızca bireysel menfaatte gerçekleşecektir... Sorun çok daha kurumsal ve ahlaki erozyondur. Yargıyı tekeline alarak demokrasi mücadelesine karşı Demoklas'in kılıcı gibi yaşanan sorunlardır. Hükümet eliyle hakimlere talimatlar gönderilmekte, özgür irade ve vicdani tutumda ısrar eden hakimler sürülmekte, tehdit edilmekte, ihraçlarla tutuklamalarla yüz yüze bırakılmaktadır. Yargının siyasallaşmasının başlangıç noktalarından biri olan 2011 yılındaki Yargıtay ve Danıştay üye sayısını iki katına çıkaran ve yapısını değiştiren yasal düzenlemeye karşı muhalefetin o günkü sessizliği ve tavrı geldiğimiz noktanın sebeplerinden biridir."
"İKTİDAR PARTİSİNE MENSUPLARIN SİVİL TOPLUM KURULUŞ GİBİ MEYDANLARDA YÜRÜYÜŞ YAPMASI BİR İZZET DEĞİL BİR ACZİYETTİR"
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya ise şunları söyledi:
"Bir iktidar partisinin Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını getirmekle övündüğü ama Anayasa Mahkemesi kararlarını işine geldiği zaman tanıdığı işine gelmediği zaman Anayasa Mahkemesi'ni suçladığı yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının sadece tazminat boyutunu değil, aynı zamanda yeniden yargılama hakkını getiren bir iktidarın Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nden çıkan bir karara karşı, 'Biz bu kararı tanımıyoruz bu dış güçlerin oyunudur' diyebilecek şekilde anlattığı bir yargı düzenimiz var deyin. Onlar Türkiye'nin yargı düzeni içerisindeki hali anlamış olurlar. Bir muhalefet partisi muhalefetin kendisine tanıdığı imkanlar çerçevesinde ortaya koyar bir iktidar partisi ise ne sivil toplum kuruluşu ne de muhalefete gibi hareket eder. İktidarın kendisine tanıdığı imkanlarla imtihan olunur onun için iktidar partisine mensupların sivil toplum kuruluşu gibi meydanlarda yürüyüş yapması bir izzet değil bir acziyettir."
"HEMŞEHRİLİK İLİŞKİSİYLE YAPILDIĞI BİR SÜRECE ONLARCA DİLEKÇE İLGİLİ MAKAMLARA VERİLMEYE DEVAM EDİLECEKTİR"
İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz da şu konulara dikkat çekti:
"Bugün 81 ildeki baro başkanlarının 81 ildeki avukat arkadaşlarımın buna benzer onlarca örneği var. Ama biraz önceki Yeşil Sol Parti hatibinin örnek verdiği gibi 'senin kumpas davan benim kumpas davam' üzerinden örnek vermeye gerek yok. Burada Türk hukukunu tüm davalarda objektif tarafsız ve bağımsız ve karar metni üzerine, Türk milleti adına karar veren bir iradeyle davranması bizim için önemli. Bugün Türkiye'de Adalet Bakanı'nı atayan Sayın Cumhurbaşkanı. Bakan yardımcılarını atayan Sayın Cumhurbaşkanı. Adalet Bakanlığı bürokrasisini atayan sayın Cumhurbaşkanı. Bütün bu atama silsilesinde temel konu nedir, denetim ödevi. Her kurum içerisinde çürükler olacaktır ama denetim mekanizması bu çürükleri öngörerek tespit etmek ve gereğini yapmak durumdadır. Bu doğrultuda bu atamaları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği imkan ve yetkiyle tek kanaldan, tek elden yapıldığı hakkı zatında aynı tornadan geçmiş gibi bir hemşehrilik ilişkisi bir devre ilişkisiyle yapıldığı bir sürece bu ve buna benzer onlarca dilekçeyi ilgili makamlara verilmeye devam edilecektir."
"MECLİS'İ GÖREVE DAVET EDİYORUZ. HAYIR OYUYLA İKTİDAR ŞUNU SÖYLÜYOR"
Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, önergenin reddedilmesi üzerine söz alarak "Kocaman bir ülkede bir başsavcı mektup yazıyor. Meclis'i göreve davet ediyoruz. Hayır oyuyla iktidar şunu söylüyor. 'Yargı rüşvetle işlemeye devam etsin. Biz baskıyla yargıyı işletelim' diyorlar. Bunun başka bir izahı yok" dedi.