Yerel Demokrasi Vurgusu: Kayyum Atamaları Demokratikleşmeyi Engelliyor
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda DEM Parti Grup Sözcüsü Saruhan Oluç, yerel demokrasinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak kayyum atamalarının egemenliği tehdit ettiğini belirtti. Oluç, yeni anayasa tartışmalarında merkeziyetçilikten ziyade yerel demokrasinin ön planda tutulması gerektiğini ifade etti.
Haber: Eren Cesur
(TBMM) - TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Dem Parti Grup Sözcüsü Saruhan Oluç, "Yerel demokrasisi güçlü olmayan bir demokrasi güçlü değildir. Kayyumlar yoluyla egemenlik tesis ediliyorsa egemenlik kayıtsız şartsız kayyumun oluyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Merkezdeki bazı yetkilerin yerele devredilmesi gerekiyor. Yeni anayasa tartışmalarında merkeziyetçilikten çok yerel demokrasinin güçlendirilmesi sağlanabilirse gerçekten önemli bir adım atılmış olur" dedi.
AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay'ın bütçeleri üzerine görüşmeler sürüyor.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un da katıldığı komisyonda, muhalefet milletvekilleri bütçe üzerine konuşuyor. DEM Parti Grup Sözcüsü ve Antalya Milletvekili Saruhan Oluç, şunları söyledi:
"Burada yasamayı, merkezi demokrasiyi ne kadar mükemmel hale getirirsek getirelim yerel demokrasi böyle tahrip edilirse kayyum atamalarıyla, seçim hukukunun tahrip edilmesiyle biz yerel demokrasisi güçlü olmayan, yerelden demokrasinin merkeze doğru yükseldiği bir ülkede yaşayamazsak toplumda da demokratikleşme olmaz. Bu kayyum ataması meselesinin Meclis irade ve yasada yapılacak değişiklikle sona ermesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir kanun teklifiyle bu değişebilir. Yeter ki bu konuda Meclis'teki grupların siyasi iradesi olsun. Zaten sorun buradan kaynaklanmaktadır. Ahmet Özer'in tutuklanmasını ve yerine kayyum atanmasını en sert biçimde protesto ettiğimizi ifade etmek istiyorum.
"Kuvvetler birliği yargı üzerinde tahakküm kuruyor"
Anayasa 1982 yılında kabul edildiğinden bu yana değişmesini gerektiğini söyleyenlerden biriyim. İktidara gelen partilerin hepsi bu konuda sözler verdiği halde Türkiye'de bu anayasa değişikliği gerçek anlamda yapılamadı. Bu anayasanın demokratik olmayan ruhu bir türlü değiştirilemedi. Yeni anayasa yapılması konusunda bizim yaklaşımımız, eğer samimi ve güven verici adımlar atılır, bir yeni bir toplumsal sözleşme yapma imkanı olursa elimizden geleni yapmak isteriz. Kuvvetler ayrılığı meselesi demokrasinin en temel meselelerinden bir tanesidir. Hangi sistemin var olduğu buna bakarak tespit edilir. Başkanlık sisteminde de önemli olan şey, bu sistemin demokratik olup olmamasıdır, kuvvetler ayrılığı ilkesinin olup olmamasıdır. Kuvvetler birliği demokrasi getirmez. Başkanlık sistemi tartışması sürdürülecekse o zaman nasıl demokratik olacağını tartışmamız gerekiyor. Yargı eliyle siyaset dizayn ediliyor. Kuvvetler birliği yargı üzerinde tahakküm kuruyor.
Maalesef Türkiye'de hukukun üstünlüğü büyük şekilde tahrip edilmiştir. Hukukun üstünlüğü yeniden tesis edilmelidir. Bağımsız ve tarafsız yargının gerçekten işleyebilmesinin bütün imkanları sağlanmalıdır. Türkiye'de bugün denge denetleme mekanizmaları da ortadan kaldırılmıştır. Görüntüde vardır ama işlevsizdir.
"Kayyumlar yoluyla egemenlik tesis ediliyorsa egemenlik kayıtsız şartsız kayyumun oluyor"
Yerel demokrasisi güçlü olmayan bir demokrasi güçlü değildir. Kayyumlar yoluyla egemenlik tesis ediliyorsa, egemenlik kayıtsız şartsız kayyumun oluyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Temel meselelerden bir tanesi merkezi vesayettir yerel yönetimlerin üzerinde. Merkezi vesayetin değişmesi gerekiyor. Bütün yetkilerin tek merkezde toplandığı bir sistem tarafından layıkıyla yönetilmesi mümkün değil. Merkezdeki bazı yetkilerin yerele devredilmesi gerekiyor. Yeni anayasa tartışmalarında merkeziyetçilikten çok yerel demokrasinin güçlendirilmesi sağlanabilirse gerçekten önemli bir adım atılmış olur. Toplumun geniş kesimlerinin anayasa tartışmalarına katılabilmesinin yolu Türkiye'de demokratik politik bir iklimin sağlanmasıdır. Bu sağlanmadığı müddetçe bu konuda demokratik bir politik iklime ulaşamayız."