Yeni Yasama Yılı Başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM 28. Dönem 4. Yasama Yılı Açılış Toplantısı’nda Terörsüz Türkiye aürecine ilişkin, "Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız; ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan, Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz. Şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki, onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir. Hedefimiz, terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz" ifadelerini kullandı.
(ANKARA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM 28. Dönem 4. Yasama Yılı Açılış Toplantısı'nda Terörsüz Türkiye aürecine ilişkin, "Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız; ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan, Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz. Şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki, onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir. Hedefimiz, terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM 28. Dönem 4. Yasama Yılı Açılış Toplantısı'na katıldı. Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un konuşmasının ardından Genel Kurul Salonu'na girdi. CHP Grubu'nun katılmadığı toplantıda Erdoğan AK Parti ve MHP Grubu tarafından ayakta alkışlandı. İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Erdoğan, şöyle konuştu:
Erdoğan, geçtiğimiz sene MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis açılışında DEM Partililerle tokalaşmasını hatırlatarak, "Aynı gün, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, gerek Meclis Genel Kurulu'nda nazik tavrıyla, gerekse Meclis dışında yaptığı ufuk açıcı beyanatlarıyla, iktidar ve muhalefetiyle, terörsüz bir Türkiye'nin inşası için düşüncelerini paylaştı" dedi. Terörsüz Türkiye'ye ilişkin konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geride bıraktığımız 1 yıl içinde, terörsüz Türkiye hedefimize yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldı, önemli mesafeler alındı. Bu vesileyle, engin siyasi tecrübesi, birikimi ve dirayetiyle terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli'ye bir kez de huzurlarınızda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi ifade ediyorum.
Aynı şekilde, bu 1 yıllık süreçte, yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye'nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum. Son nefesine kadar terör duvarının yıkılması, ülkemizin her karışında barış ve kardeşliğin egemen olması için ter döken İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder'i de burada rahmetle anıyorum.
Geride bıraktığımız 1 yıl içinde, terör örgütü saldırılarını durdurmuş, kendisini feshettiğini açıklamış, sembolik bir törenle silahlarını yakmıştır. 1984'ten bu yana hem on binlerce can kaybına, hem de 2 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açan terör belası, böylece bitme noktasına gelmiştir.
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz"
Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız; ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan, Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz.
Bu meyanda, bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle, zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa, hepsi müsterih olsunlar. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki, onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir. Hedefimiz, terörün bitmesi, kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz. Terörsüz Türkiye idealimizin en önemli merkezi, hiç kuşku yok ki burası, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir.
"Bu komisyon da göstermiştir ki, silahla çözüm olmaz, sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz"
Meclis çatısı altında, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileriyle çalışmalarına başlamış, şu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır. Komisyon, çalışmalarını tamamladığında, şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır.
Komisyonda dile getirilen önerilerin istişare ve uzlaşma neticesinde hayata geçirilmesi bir sonraki aşamayı teşkil edecektir. Burada mühim olan, Türkiye'nin yerli, milli, çözüm odaklı siyasi partilerinin böyle hayati bir mesele için yük alması, aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi, istişareler yapmasıdır. Bu, ülkemiz demokrasisi adına, umutlarımızı büyüten çok müstesna bir kazanımdır. Bu komisyon da göstermiştir ki, silahla çözüm olmaz, sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Her şey, saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir.
Komisyonun toplanıp, her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesi, Türkiye'nin zararına değil, hiç tartışmasız yararınadır. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonumuz işte bu olgunluğu sergilemiş, Türkiye'nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olmuştur. Bu vesileyle, komisyonumuzun değerli üyelerine, çalışanlarına da teşekkür ediyor, bundan sonraki oturumlarında başarılar diliyorum.
"Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de zor günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır"
Türkiye, oluşan bu huzur ve güvenlik iklimini en güçlü şekilde muhafaza edecektir. 86 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye, enerjisini terörle mücadele için değil, refah için seferber edecektir. Her alanda elde edilen başarılar, Terörsüz Türkiye ortamında pekişecek, kuvvetlenecek, inşallah yeni atılımlara fırsat oluşturacaktır. Şu hususun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum: Türkiye'nin güvenliği ile yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır.
Türkiye, Türkiye içindeki Kürtlerin anavatanı olduğu kadar, Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir; zor günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır. Bu, yüzyıllardır olduğu gibi, bugün de yarın da böyledir; inşallah hiçbir zaman değişmeyecektir.
"Türkiye, Suriye'de bir 'dejavü' yaşanmasına izin vermeyecektir"
Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin, bir takım terör örgütlerinin baskılarıyla, Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı bir takım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye'nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de, Suriye'nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız. Gerek Suriye'nin toprak bütünlüğünü temin etmek, gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla, diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız.
Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa, Türkiye'nin pozisyonu da, politikası da bellidir. Türkiye, Suriye'de bir 'dejavü' yaşanmasına izin vermeyecektir. Bu ilkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dahil Suriye halkının aleyhine değil, tam tersine onların lehinedir; bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum: Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri… Etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız.
"Yıl başına kadar, toplam 453 bin bağımsız bölümü hak sahibi ailelerimize teslim etmek için çalışıyoruz"
86 milyonun yüreğini yakan 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmaya devam ediyoruz. Hayatını kaybeden ve her birini rahmetle andığımız vatandaşlarımızı geri getiremesek de, afetin izlerini silmeyi hamdolsun başardık. Şu anda, 3 bin 481 şantiyemizde on binlerce mimar, mühendis ve işçi kardeşimiz gece-gündüz demeden çalışmalarını sürdürüyor. 6 Eylül tarihinde Malatya'da 304 bininci yuvamızın anahtarlarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah önümüzdeki ay 350 bininci konutumuzun kurasını çekiyoruz.
Yıl başına kadar, toplam 453 bin bağımsız bölümü hak sahibi ailelerimize teslim etmek için canla başla çalışıyoruz. Yeni evlerine kavuşan vatandaşlarımızın hanelerinde gönül huzuruyla, sağlık ve afiyetle oturmalarını temenni ediyorum. Tam bir seferberlik ruhuyla yürüttüğümüz imar sürecinde yalnızca konut ve iş yerleriyle sınırlı kalmadık.
"Deprem bölgemiz için kamu olarak güncel rakamlarla 3,6 trilyon lira, yani yaklaşık 90 milyar dolarlık harcama yaptık"
Ecdat yadigarı emanetlerin her birinin üzerine titriyor; aslına uygun şekilde yaşatmak için azami gayret sarf ediyoruz. Bugüne kadar deprem bölgemiz için kamu olarak güncel rakamlarla 3,6 trilyon lira, yani yaklaşık 90 milyar dolarlık harcama yaptık. Burada, ekonomiye dair bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Önceliğimiz, halkımızın hayat pahalılığı sorununu kalıcı olarak çözmektir. Ağustos ayında, son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek, önemli bir dönüm noktasına ulaştık.
Enflasyonu, bu yılın sonunda yüzde 30'un altında, 2026 yılında ise yüzde 20'nin altına indirmeyi hedefliyoruz. Bütçe açığımızın milli gelire oranını bu yıl yüzde 3,6'ya; 2026'da ise yüzde 3,5'e indirmeyi öngörüyoruz. Ağustos ayında yıllık bazda ihracatımız 269 milyar doları aştı. Altın ithalatının yüksek düzeyde seyretmesine rağmen, dış dengemiz hızla iyileşti. 2025 yılını milli gelire oranla sadece yüzde 1,4'lük bir cari açıkla kapatmayı ümit ediyoruz.
"Rezerv yeterliliği noktasında da tarihi başarılara imza attık"
Dış kaynaklara erişim noktasında da çok ciddi kazanımlar elde ettik. Gerek bankacılık, gerekse reel sektörümüz için finansmana erişim hem kolaylaştı, hem de maliyetler belirgin şekilde geriledi. Dış borcumuzun milli gelire oranı son 14 yılın en düşük seviyesine indi. Öte yandan, rezerv yeterliliği noktasında da tarihi başarılara imza attık. Merkez Bankamızın brüt rezervleri 179 milyar dolara ulaştı. Programımızın etkisiyle risk primimiz ve borçlanma maliyetlerimiz geriledi; Türk lirasına olan güven her geçen gün artmaya başladı.
Küresel ekonomideki belirsizliklere, ticaret ortaklarımızdaki düşük büyüme oranlarına rağmen Türkiye ekonomisi, hamdolsun, büyümesini sürdürdü. 2025'in ilk yarısında yıllık büyümemiz yüzde 3,6 olarak gerçekleşirken, milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Üretim cephesinde ise, zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç, tüm sektörlerde katma değer artışı kaydettik. İmalat sanayimiz son 12 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi.
"Kamuda şeffaflığı, hesap verebilirliği ve verimliliği daha da pekiştireceğiz"
İşsizlik oranımız tam 28 aydır tek hanelerde seyrediyor. Bir başka güzel gelişmeyi, bir başka rekor seviyeyi turizmde gördük. 2025 yılında ilk 6 ayda 25,8 milyar dolar gelirle tüm zamanların ilk 6 aylık gelir rekorunu kırdık. 2025 yıl sonunda 64 milyar dolar turizm gelirine emin adımlarla ilerliyoruz. 2026 senesi, Türkiye ekonomisinde adeta bir reform yılı olacak. Sanayiden teknolojiye, tarımdan enerjiye, ekonomimizin tüm alanlarında büyük bir dönüşüm başlatıyoruz. Yerel yönetimlerde mali disiplini güçlendirecek adımları da devreye alarak kamuda şeffaflığı, hesap verebilirliği ve verimliliği daha da pekiştireceğiz.
"Hakimiyeti, imtiyazlıların elinden aldık, asıl sahibi olan millete teslim ettik"
Bizler, hepimiz burada, her seçimde sandıkları demokrasimizin bayram yerine çeviren on milyonların takdir ve teveccühüyle bulunuyoruz. Türkiye'de tek bir meşruiyet kaynağı vardır; o da aziz milletimizin tertemiz iradesidir. Biz siyaset sahnesine ilk çıktığımızdan beri 'meşruiyetin kaynağı millettir"dedik ve millet egemenliğini çok güçlü şekilde tesis etmeye çalıştık. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımız boyunca girdiğimiz tüm mücadeleleri daima sandıktan çıkan iradeden aldığımız icazet ve yetkiyle yürüttük.
Bakınız, bu ülkede, bir dönem egemenlik kağıt üzerinde millete ait olsa da, hakikatte sermayenin, medyanın ve mütegallibenin tasallutu altındaydı. Vesayetin kılıcı, yıllarca milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti. Hakimiyeti, imtiyazlıların elinden aldık, asıl sahibi olan millete teslim ettik. Bunun için gerçekten çok çalıştık, çok mücadele verdik; çok ciddi bedeller ödedik, nice saldırıları göğüslemek zorunda kaldık. Ama sonuçta Türkiye'de milletin iradesini her alanda egemen kıldık.
Şunu bugün bir kez daha açık açık söylüyorum: Türkiye'de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Türkiye'de, siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündelik hayatta, milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur. İnşallah hiçbir zaman da olmayacaktır. Egemenliğin kaynağı milletin iradesidir; millet de bu iradesini yürütmede seçilmiş Cumhurbaşkanı, yasamada milletvekilleri aracılığıyla kullanır.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma imkanlarıyla Türkiye Yüzyılımızın inşasını sürdüreceğiz"
Bazı muhalefet aktörlerinin belli periyotlarla, özellikle ortaya dökülen kimi skandalları perdelemek için gündeme getirdiği suni tartışmalar, milletimizin 14-28 Mayıs seçimlerinde ortaya koyduğu iradeye saygısızlıktır; milletin bizatihi kendisine yapılmış büyük bir hürmetsizliktir. Milletimiz, Cumhurbaşkanlığında şahsımıza, Meclis'te sizlere 5 yıllık yetki vermiştir. Aziz milletimizden sandıkta aldığımız bu yetkiyi, inşallah sonuna kadar en güzel, en verimli şekilde kullanacağız.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma, bunları uygulama imkanlarıyla Türkiye Yüzyılımızın inşasını sürdüreceğiz. Yasama organımızın siz kıymetli üyelerinin sergileyeceği hassasiyet, yürütme olarak bize bu çabalarımızda güç ve moral aşılayacaktır. Son 23 yılda, sizlerin de destekleriyle alınan büyük mesafeyi, Türkiye Yüzyılına yakışacak ve Türkiye'ye dar gelmeyecek yeni bir anayasa ile taçlandırma arzumuza da sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum.
"Öksüzün, yetimin, işçinin, çiftçinin, emeklinin, esnafın hakkına el uzatana zerre miskal merhamet göstermeyiz"
Şunu Yüce Meclisin ve ekranları başında bizleri takip eden kardeşlerimizin bilmesini istirham ediyorum: Biz, Türkiye'nin imkanlarını, potansiyelini, zenginliklerini daha da artırmak için koşturuyoruz. Biz, Türkiye'nin kaynaklarını, yine Türkiye'nin ihtiyaçları için, bu ülkenin 86 milyon vatandaşı için, gençleri ve geleceği için seferber ediyoruz. Türkiye merkezli düşünen, üreten, çalışan herkesi de, bu mücadelede yol arkadaşı olarak görüyoruz. Bu millet için çalışan, çabalayan, söz söyleyen, siyaset yapan kim varsa, aynı hedefe doğru beraberce yol almaktan mutluluk duyarız. Ama öksüzün, yetimin, işçinin, çiftçinin, emeklinin, tüccarın, sanayicinin, esnafın hakkına el uzatana da zerre miskal merhamet göstermeyiz. Bu konudaki tavizsiz duruşumuzu muhafaza etmekte kararlıyız."
Erdoğan, konuşmasının ardından DEM Parti, MHP, İYİ Parti ve Yeni Yol Grupları ile tokalaşarak Genel Kurul salonundan ayrıldı.






























