Yeni Müfredatta Felsefe, Düşünme ve Mantığa Ağırlık Verilmeli"
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koray Karabekiroğlu, "Çocuk nasıl düşüneceğini, nasıl problem çözeceğini öğrenmeli.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koray Karabekiroğlu, "Çocuk nasıl düşüneceğini, nasıl problem çözeceğini öğrenmeli. Somut, net bir strateji ortaya koyabilme becerisi geliştirmek aslında çok basit bir şey gibi gözükür ama bunun eğitimini çok küçük yaşlarda vermek lazım." dedi.
Karabekiroğlu, AA muhabirine, eğitim sistemi ve Milli Eğitim Bakanlığınca yürütülen yeni müfredat taslağı çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Çocuğun sağlıklı ve mutlu bir birey olmasının doğru eğitim almasından geçtiğine işaret eden Karabekiroğlu, ruh sağlığında okuldaki doğru yaklaşımların büyük payı bulunduğunu söyledi.
Türkiye'de eğitim sisteminin yenilenmeye ihtiyacı olduğunu belirten Karabekiroğlu, "Eğitim sisteminde çocuklarımız temel teknikleri öğrenmeli. Çocuk nasıl düşüneceğini, nasıl problem çözeceğini öğrenmeli. Somut, net bir strateji ortaya koyabilme becerisi geliştirmek aslında çok basit bir şey gibi gözükür ama bunun eğitimini çok küçük yaşlarda vermek lazım." diye konuştu.
Karabekiroğlu, öğrencilerin sorunların çözümünü deneyimleyerek, bizzat yaparak öğrenmelerinin gelecekte çok daha büyük problemleri çözecek öz güvene sahip olmalarını sağlayacağını vurgulayarak, çözüm yollarını tek tek deneyen, bu beceriyi kazanan bir çocuğun bunu hayatının her alanına yansıtma şansı bulacağını vurguladı.
"Çocukların küçük yaştan itibaren felsefe, düşünme, mantık bilgilerine ihtiyacı olur. Böyle yetişen çocuklar iyi bir siyasetçi de doktor da olabilecektir." diyen Prof. Dr. Karabekiroğlu, şunları kaydetti:
"Çocukların temelde her şeyi sağlıklı düşünmeyi öğrenmesi lazım. Finlandiya modeli eğitim sisteminin temel mantığı da yaparak öğrenme. Çocuklarımız son zamanlarda çok fazla dışarı çıkmıyor. İnsanlarla ilişki içine girmiyorlar. Okulda geçirecekleri 5-6 saatin yarısını belki açık alanda, bir park ortamında olduğu gibi etkileşim içinde geçirseler, sosyal becerileri, öz güvenleri ve girişimcilikleri artar. Aynı zamanda sporun ve hareketin getirdiği beyin gelişimini, dikkati ve öğrenmeyi sağlayacak aktivitelerle mutluluk ve yeterlilik duygusu kazanılır. Çocuklara düşünmeyi, sağlıklı okumayı, hareket etmeyi, sokakta, doğada, hayatın içinde zaman geçirmeyi öğretmek gerekiyor. Bunu sağlarsak, eğitim sistemimize çok iyi adapte edersek, bütün bunları yapan çocuk araştırmayı da öğrenir. Bizim tıp fakültesi eğitim sistemimizde de bu var. Probleme dayalı, öğrenci odaklı bir eğitim sistemi. Bunu ilkokullara da yansıtmamız, erkenden başlamamızın çok büyük faydasını görürüz."