Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Yeni Anayasa Çalışmaları

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Esin Işık - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, yeni anayasa çalışmalarında, ilk üç maddenin özünde bir değişiklik olmayacağını belirterek, "Lehe olan, güçlendiren değişiklikler yapılabilir, zayıflatan değişiklikleri çok doğru bulmam" dedi.

Esin Işık - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, yeni anayasa çalışmalarında, ilk üç maddenin özünde bir değişiklik olmayacağını belirterek, "Lehe olan, güçlendiren değişiklikler yapılabilir, zayıflatan değişiklikleri çok doğru bulmam" dedi.

Kuzu, AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtladı. Kuzu, "değişmez maddeler" meselesinin, anayasanın asli değil tali bir meselesi olduğunu söyledi. Sorunun buradan kaynaklandığının zannedildiğini ifade eden Kuzu, "Halbuki sorun değişmez maddelerin değişmezliğinden değil, bunların yanlış yorumundan kaynaklanıyor. Türkiye'deki mesele bu. Mesela din ve vicdan özgürlüğünün temeli laikliktir. Adam laikliği böyle yorumlamıyor. Din ve vicdan özgürlüğünü ne kadar kısma imkanları varsa, bunu sonuna kadar kullanıyor, laikliği böyle koruduğunu zannediyor" dedi.

Kuzu, laikliğin bu olmadığını, "inanan, inanmayan arasındaki meselede herkesin hukukunu, hakkını gözetmek olduğunu" vurguladı. Din kurallarının devlet işlerinin dışında tutulduğunu anımsatan Kuzu, "Ama şu da değil laiklik; 'Yani din ne dedi- Şunu dedi. Laik devlet, tam tersini yaparsa laik olur', böyle bir şey yok. 'O zaman siz demek ki bu kuralları toplumu mutlu etmek için getirmediniz' derler adama. Aynı laikliği nasıl oluyor da Avrupa daha rahat uygularken, biz kötü uyguluyoruz" diye konuştu.

-"Meselenin temelinde yorum sorunu var"-

Konuyu, "üniversitelerde başörtü yasağı" örneğiyle anlatan Kuzu, şöyle devam etti:

"Türkiye'de çok yaşanan bir olay. Üniversitelerde başörtüsü yasağı Anayasa Mahkemesi, Danıştay'ın kararlarında vardı. Çok yanlış yorumlanıyordu bu kararlar. Diyordu ki, 'Anadolu'daki kızlarımız başlarını örf adet, gelenek görenek nedeniyle takıyorlar. Ama üniversiteye giden bir kızımızın başörtü takmasının nedeni sırf Cumhuriyeti yıkmaktır.' Şimdi bunu laiklikle nasıl izah edersin- Şimdi onu başörtüden çıkardın, sakallı biri sakalını çıkaramaz. Çünkü komünistlerin de sakalı var, Müslüman'ın da sakalı var. Onu ayıramazsın. Onun dışında sakalı bıyığı yoksa ne yapacaksın- İşin daha zor. Nasıl bileceksin adamın kalbinden ne geçtiğini. Dolayısıyla adamın kuralında mantık yok.

Biz laikliği Fransa'dan aldık. Fransa bugün fersah fersah önde özgürlük lehine yorumluyor. Ama ilk çıktığı zaman 13 binden fazla kiliseyi yakmış, yıkmışlar, binlerce papazı doğramışlar. Hala bizimkiler o 'laisizm' dediğimiz laiklikçiliğin ta Fransa'daki durumunu bugün uygulamaya çalışıyorlar. Ters tepiyor tabi."

Kuzu, sadece laiklikte değil, bütün diğer ilkelerde de durumun böyle olduğunu savunarak, demokratik devlet, hukuk devleti gibi diğer ilkelere bakıldığı zaman da aynı şeyin görüldüğünü söyledi.

Türkiye'deki meselenin temelinde yorum sorununun bulunduğuna işaret eden Kuzu, "Konuyu böyle algılarsak o zaman bence mesele kalmaz. Yani değişmez maddeye adam bu haliyle niye değişsin desin durup dururken. Zaten insanlarda bunu istiyor. Öteki maddeler bakımından da aynı şeyleri söyleyebiliriz. Zannediliyor ki bu maddelerden kaynaklanıyor. Maddenin kendisinin değişmezliği sorun çıkarmıyor. Batı ülkelerinin hiçbirinde, mesela üniversitelerinde başörtü yasağı yok. Onlar da laik ülkeler" şeklinde konuştu.

-"Başlangıç bölümü özgürlüğe vurgu yapmalı"-

Kuzu, ilk 3 maddenin özünü değiştirmeyen ufak tefek rötuşlar olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Ama bunun dışında asıl maddenin özüyle alakalı bir sorun yok, sorun bunun yorumundan kaynaklanıyor. Dediğim gibi özüne ilişkin bir değişiklik olmaz. Mesela daha güçlendirmek için koyabilirsin. 'İnsan haklarına saygılı devlet' diyor bu. Halbuki 1961 Anayasası'nda 'insan haklarına dayanan devlet' diyor. Bu daha güçlü, insan hakları vurgusu daha güçlü. Bunu değiştirirsin. Varsayalım dört parti de bu işe böyle bakıyor. 'İnsan haklarına dayanan devlet' diye bakıyor. Dolayısıyla lehe olan değişiklikler, güçlendiren değişiklikler yapılabilir. Zayıflatan değişiklikleri ben çok doğru bulmam."

Anayasanın başlangıç bölümünün çok kötü yazıldığını, adeta darbeyi haklı kılan bir muhtevaya büründürüldüğünü ifade eden Kuzu, "Askeri kesim kendini haklı çıkarmak için buralara bel bağlamış. Bu artık kaldırılmalı. Başlangıç bölümü çok anayasada yok. Konacaksa daha kısa ama özgürlüğe vurgu yapan bir metin olmalı. Olacaksa böyle olur. Onun dışında aman aman bir sorun çıkacağını zannetmiyorum" dedi.

-Akil insanlar-

Kuzu, "akil insanlar heyeti" tartışmalarına ilişkin de "İlk defa karşılaştığımız şeyler. Bugüne kadar böyle bir şey oldu mu, olmadı mı- Yasaya gerek var mı yok mu- Maksat böyle bir şeye ihtiyaç varsa, ona bir şekilde formül bulunur" diye konuştu.

Akil insanların nerede çalışacağı konusunda da Kuzu, "Nerede bulunduğu çok önemli değil. O akil insanların getireceği rapor önemli. Bir şekilde yapılır bu yani. Bunlar tali konular" dedi.

Yayıncı: Kudret Topçu - TBMM

Kaynak: AA / Güncel
title