Yemen'de Meşru Yönetimin Kızıldeniz'deki Yeni Hedefi: Hudeyde
KEMALİ - Yemen'de yaklaşık iki yıldır Husiler ve devrik Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih güçlerinin kontrolündeki Taiz'in batı sahilinin, bir ay süren çatışmalardan sonra geri alınmasının ardından yeni hedefin El-Hudeyde olduğu belirtiliyor.
ZEKERİYA EL-KEMALİ - Yemen'de yaklaşık iki yıldır Husiler ve devrik Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih güçlerinin kontrolündeki Taiz'in batı sahilinin, bir ay süren çatışmalardan sonra geri alınmasının ardından yeni hedefin El-Hudeyde olduğu belirtiliyor.
Meşru yönetimin başkent olarak tayin ettiği Aden'den "Altın Mızrak" operasyonları kapsamında 7 Ocak'ta gelen hükümet güçleri, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin desteğiyle, operasyonun ikinci aşamasında Husilerin Kızıldeniz sahilindeki son kalesi Hudeyde iline doğru ilerliyor.
Operasyonun ilk aşamasında hükümet güçleri stratejik öneme sahip Zubab ve Muha kentlerini geri alarak, uluslararası deniz yolu olan Babul Mendeb Boğazı'nda güvenliği sağladı.
Yemen'deki meşru yönetim, Hudeyde'nin Afrika kıtasından yapılan silah kaçakçılığının kilit noktası olduğunu belirtirken bölge, Husiler nezdinde de askeri güç kaynağı. Sahili ellerinde bulunduran yönetim karşıtları, koalisyona ait savaş gemilerini buradan hedef alıyor. Son olarak ocak ayında Husilerin, Suudi Arabistan savaş gemisine saldırısı sonucu gemi mürettebatından 2 asker hayatını kaybetmişti.
Askeri kaynaklar, Taiz sahil şeridinin Husiler'den temizlenmesinin ardından, hükümet güçlerinin sahilin iç bölgelerine operasyon düzenleyeceğini ve bunların başında, halen Husilerin kontrolünde olan Halid Bin Velid Kampı'nın geldiğini ifade ediyor.
Kara savaşından uzak olmasına rağmen son haftalarda koalisyon uçaklarının, hükümet güçlerinin harekat başlatacağı Hudeyde'de bulunan Halid bin Velid Kampı'nı, El-Hamili ve Huha bölgelerini hedef alması operasyona hazırlık olarak nitelendiriliyor. Hava saldırıları sonucu da Husilerin kaybettikleri bölgelere gönderdikleri "takviye güç ve konvoyları" etkisiz hale getirdiği ifade ediliyor.
Altın Mızrak Operasyonu'nun ilk aşaması olan Zubab ve Muha kentlerinin alınması yaklaşık 2 ay sürmüştü. Gerek koalisyon güçlerine, gerekse hükümet güçlerine askeri açıdan maliyeti büyük oldu. Operasyonlarda aralarında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) askerlerinin de olduğu onlarca asker ölürken, 44 binden fazla kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.
"İkinci aşamanın maliyeti daha az olacak"
Uzmanlar ise ilk aşamanın aksine Hudeyde'ye yapılacak ikinci aşamanın daha az bir maliyete mal olacağını belirtiyor.
AA muhabirine konuşan yazar ve siyasi uzman Abdullah Duveble, "Hudeyde'nin merkezine kadar Huha kenti ve bazı balıkçı köyleri dışında sivil yerleşim yerleri bulunmadığı için Hudeyde sahilinin geri alınması daha kolay olacaktır." dedi.
Duveble, 17 bin 509 kilometrekare alana sahip, yaklaşık 2 milyon 800 bin kişinin yaşadığı Hudeyde'deki operasyonun kolaylığına vurgu yaparak, "Kurtarılan Muha kenti ile Hudeyde merkezinin uzaklığı 170 kilometre. Aralarını ise kısa bir süre önce kurtarılan Ez-Zehari kesiyor. Zehari'nin Hudeyde kent merkezine uzaklığı ise sadece 30 kilometre." diye konuştu.
Hükümet güçlerinin yeni operasyon için büyük miktarda askeri teçhizata ihtiyacı olduğunu dile getiren Duveble, bu anlamda Husilerin ellerindeki füzeleri etkisiz hale getirmek için hava savunma sistemine de gerek duyulduğunu aktardı.
Duveble, "Hükümet güçleri etrafı açık olan sahil bölgelerinde, sürekli açık hedef olacak" diyerek, Husilerin ayrıca hükümet güçlerinin ilerleyişini önlemek amacıyla mayın döşeme yöntemini kullandığını hatırlattı.
Hükümet güçlerinin ilerleyişindeki en büyük engel: İnsani kriz
Öte yandan, hükümet güçlerinin ilerlemesinin önündeki en büyük engelin insani durum olduğu belirtiliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından daha önce yapılan birçok açıklamada, sahil bölgelerinde şiddetlenen çatışmalar ve bu çatışmaların Hudeyde Limanı'na taşınmasından endişe duyulduğu belirtilmiş, zaten kötü olan insani durumun daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüşeceğine vurgu yapılmıştı.
Ekonomik Enformasyon Merkezi Başkanı Mustafa Nasr da konuya dair, "Hükümet güçlerinin kontrolündeki Mukalla ve Aden limanlarında son zamanlarda iyileşme görülüyor. Bunun yanı sıra kara limanlarının da varlığı, Hudeyde Limanı'nın kapatılması halinde oluşacak boşluğu kapatabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Nasr, hükümetin liman stratejisiyle ilgili şunları söyledi:
"Hükümetin Hudeyde Limanı'nı kurtarmadan ve gıda krizini çözmeden önce, Aden Limanı'nın kapasitesini güçlendirmesi lazım. Yardım malzemelerinin taşınması için taşıma sorunlarını çözmesi şart. BM'nin Hudeyde Limanı ile ilgili açıklamaları hükümet güçlerine baskı niteliğinde. Ancak hükümet, yardım kuruluşları ve tüccarlar ile koordineli çalışırsa durum BM'nin söylediği gibi kötü olmaz."
BM Yemen İnsani Yardım Koordinatörü Jamie McGoldrick geçen hafta, başkent Sana ve diğer bölgelere yardımın ulaştırıldığı Husilerin kontrolündeki Hudeyde Limanı'na çatışmaların yaklaştırılmaması çağrısında bulunmuştu.
McGoldrick, "Batı sahili boyunca artan çatışmalar, deniz ve hava yoluyla gerçekleşen bombardıman ve Hudeyde Limanı'ndan acil yardım malzemelerinin girişindeki kısıtlama, 17 milyon Yemenlinin yemek sıkıntısı çekmesine neden oluyor. Zorunlu olan gıda ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar." demişti.